Paylaş
‘Sözde’ demokrasiyi getirme uğruna girişilen Irak Savaşı, ne ABD eski Başkanı George W. Bush’a yaradı ne de İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’e. Binlerce kişinin katledildiği savaş sonrası bozulan politik dengeler, Amerikan ve İngiliz halkının, değişimi şiddetle ‘ istemesiyle’ yapılanmaya başladı. Önce, Amerikan halkı isyan etti. Sonra da İngiliz. İngiltere tam bir haftadır heyecan içinde. Gelecekleri için sandık başına giden İngilizler, 13 yıllık İşci Partisi iktidarına ‘ son’ verdi.
Sandıktan, hiç bir parti hükümeti kuracak çoğunluğu çıkaramayınca, meclis ‘ askıda’ kaldı. Ve, günler süren sancılı bekleyiş sonrası, İngiltere 2’ci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk koalisyon hükümetini gördü..
Şimdi, İngiltere’de Muhafazakarlar ve LibDem(Liberal Demokratlar) zamanı.
Muhafazakar Parti Lideri ve Başbakan David Cameron ve LDP Lideri Başbakan Yardımcısı Nick Clegg, şu günlerde dünya politikasının ‘çiçeği burnunda’ çifti. Başbakanlık Konutu 10 Downing Sokağı’nın bahçesinde verdikleri ortak basın toplantısı, bu ‘ ilişkinin’ başarılı olacağı sinyallerini verdi. Ülkeyi, nasıl iyi yöneteceklerini vurgulayan iki politikacı durmadan şakalaştı. Koalisyon Hükümetini’nin izleyeceği yolu açıklarken, İngiliz halkına ‘ çok şey’ vaat ettiklerini farketmediler.
İngiliz basını, Cameron-Clegg işbirliğini desteklerken bir yandan da ti’ye almadan duramadı. İngiltere, işsizliğin en fazla hissedildiği ülkelerden biri. İstatistikler, 10.7 milyon İngiliz’in işsiz olduğunu gösterirken, 1994 yılından bu yana işsizlik oranının rekor seviyede olduğu anlaşılıyor. Hal böyle olunca, İngiliz basını da halkın sesinden ayar yapıp, çiçeği burnunda Cameron-Clegg ikilisi için ‘ Bize güneş ışığı getirin’ demekten geri kalmıyor.
Seçimler bitti. Bir haftadır süren politik pazarlıklar bitti. İşçi Partisi devri bitti. ‘ Make History- Tarih Yapalım’ sloganıyla, ‘ Modern Sosyal Demokrasi’ ve ‘ Üçüncü Yol’ kavramlarını politikalarının çatısı altına alan, çok sesli bir İngiltere yaratmak isteyen İşci Partisi, yaşadığı seçim hezimetiyle bir kenara çekildi.
- - - -
İngiltere’nin politik tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Tüm dünyada esen değişim rüzgarları Britanya Adası’nı da vurdu. David Cameron ve Nick Clegg ikilisine çok iş düşüyor. Bekleyip görmek lazım. Peki, seçimler öncesine şöyle bir uzanırsak ne hatırlayacağız? 2010 İngiltere seçimleri, ülke tarihinin en kritik seçimlerinden biriydi. Sayıları 150’ye yakın milletvekili aday olmayacaklarını açıklarken, geçen yıl patlak veren harcama skandalının ardından pek çok milletvekilinin de siyaset dışı kalması bekleniyordu.
İşte tam da bu nedenle, koalisyon ihtimalini düşünen parti liderleri kendi kumarlarını oynadı. Seçim kampanyalarında en rahat ve kendinden emin gözüken ise Muhafazakar Lideri David Cameron oldu.
David Cameron’un danışmanları, sanırım, ABD Başkanı Barack Obama’nın seçim stratejisini örnek almıştı. Neden mi? Çünkü, seçimler öncesi ‘ politikacı eşine destek olan mükemmel eş ve anne’ rolü, önce halkın kalbine oradan da sandıklara işledi. David Cameron’un eşi, seçim öncesi hamile olduğunu duyurdu. Sonra da, evinin kapılarını medyaya açtı. Aristokrat ailenin iyi eğitimli, özgüvenli oğlu, Muhafazakarlar’ın Lideri, karizmatik Tony Blair’in gençliği David Cameron’u mutfakta eşine yardım ederken, yemek yaparken gördük..
- - -
Bu da bir şey mi!!!
Oxford Üniversitesi mezunu David Cameron ve eşi Samantha’yı, hükümet kurulduktan sonra çok daha mahrem pozlarda yakaladık. İngiltere’nin ‘Yeni Başbakanı ve First Lady’si’, Sun gazetesine verdikleri pozlarda, dudak dudağa öpüşüyordu.
- - -
Değişim rüzgarları, dünya politikasının meşhur çiftlerine de yeni kodlar getirdi.
Önümüzdeki günlerde, çok, daha çok Obamalar, Sarkozyler ve Cameronlar imzalı ‘ kamera önü flörtleri’ göreceğiz. Hazır olun.
Paylaş