Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Yerinden kalkamamak, üstüne üstlük evde kilitli kalmak…

Merhabalar sevgili okurlar.

Haberin Devamı


Geçtiğimiz Cuma günü bankaya giderek gerçekleştirmem gereken bazı işlemleri tamamladıktan sonra biraz da alışveriş edip eve döndüğümde saat 17.30’u gösteriyordu. Aynı apartmanın giriş katında oturan kızıma kapıdan uğradıktan sonra dördüncü katta bulunan kendi daireme çıktım. Kızımın yardımcısı da bana refakat etti. Ancak kendisi aşağı kata geri döndüğünde, ne yazık ki, kapıyı açıp içeri girmeyi başaramadı.

 

Daire kapılarımızı iki yıl kadar önce, güvenliğimizi arttırmak amacıyla, önde gelen çelik kapı markalarından biri ile değiştirmiştik. Kapılarımız için verilmiş olan 7 yıllık kilit garantisinin dolmasına 5 yıllık bir süre daha vardı. Bu yüzden, kapının açılmadığını öğrenince, ancak anahtarın bozulmuş olabileceğini düşünerek kızımın evine ait olan yedek anahtarları da kendi yardımcımla aşağı gönderdim. Fakat uzun uzun uğraştıkları halde, bu anahtarlarla da bir çözüme ulaşılamadı. O sırada apartmana giren komşularımızdan Mühendis Eren Bey duruma el koydu ve bir çilingir çağırdı. Ama kendinden çok emin olarak gelen çilingir bile verdiği iki saatlik uğraşa rağmen kapıyı açmayı başaramadı. Sonunda da, sorunun kilitten değil kapı mekanizmasından kaynaklandığını söyleyerek malzeme temin etmek üzere dükkânına döndü. Ben de o arada önce kapıyı satın aldığımız bayiye, ardından da üretici firmaya ulaşmaya çalıştım. Ancak saat 20.30’u geçtiğinden, başarılı olamadım.

 

Haberin Devamı

Bu arada hava karardı. Kızım oturduğu yerden kendi kendine kalkamadığı için ışıklarını yakamadı. Bense yukarıda elim kolum bağlı, hiçbir şey yapamadan kapının açılıp kızımın akşam yemeğine gelebilmesini bekliyordum. Kısa bir süre sonra çilingir geri döndü ve yeniden çalışmaya başladı. Aradan bir saat geçti, iki saat geçti… kapı bir türlü açılamıyordu. Camdan eve girme olanaklarını araştırdılar ancak tüm camlarda cumbalı demirler vardı. Yani böyle bir olanak yok sayılırdı.

 

Haberin Devamı

Arada kızımı telefonla arayıp en azından sesini duymuş oluyordum. Bana sürekli olarak “Anne sen yemeğini ye, beni bekleme diyordu.” Ancak hangi anne çocuğunun karnı açken yemek yemeği düşünebilir ki? Kapının açılması için beklediğimiz her dakika, bir saat kadar uzun geliyordu bana; hal böyle olunca da, vakit bir türlü geçmek bilmiyordu.

 

Sonunda, saatler 22.00’yi gösterdiğinde kapı yerinden çıkartılabildi. İlk iş olarak kızımın evindeki ışıklar yakıldı. Ardından kapıyı geri takma işlemlerine başlandı. Gecenin sonunda çilingir bizden kapı ve kilit tamir bedeli olarak 800 TL aldı ve bize açılır-kapanır durumda bir kapı bıraktı.

 

Akşam yemeğine oturabildiğimizde saatler 23.00’e yaklaşmıştı. Kızım, yemekte yaşadığı bu deneyimi anlatırken, isteği dışında kilit altında geçen beş-altı saatin ona tüm ömrünü bu şekilde geçirmek durumunda kalanları düşündürdüğünü; kendisi üç-beş saatlik bir esarete bile dayanamazken, onların yıllar boyunca nasıl bu şekilde yaşayabildiklerini anlamakta güçlük çektiğini söyledi.

 

 

Haberin Devamı

Yaşadığımız bu olay hem kızımı, hem de beni çok korkutmuştu. Bizim gibi bir engellinin hazırlıksız olarak evde kilitli kalmasının ne kadar ürkütücü ve dayanılmaz bir durum olduğunu, istemeden de olsa, çok iyi anlamıştık. Aslında, zaman zaman bizim de evde yalnız kalmadığımız zamanlar olmuyor değil. Ama böyle durumlarda bilgisayarımız ya da tabletimiz, okuduğumuz kitap ve telefonlarımız yanımızda bulunuyor. Güneşin battığı ve ışıkların yakılmaya başlandığı saatlerde ise yalnız olmamaya çalışıyoruz.

 

Şimdi, engelsiz okurlarıma seslenmek istiyorum. Lütfen sağlıklı olduğunuz sürece, bizim yaşadığımız bu sorunu deneyimlemek zorunda kalmayacağınızı bilin ve bundan mutluluk duyun. Sizin belki de mutluluk verici olarak adlandırmayacağınız bu durumun biz engelliler için bulunmaz bir nimet olduğunu unutmayın.

 

*****

 

Haberin Devamı

Geçtiğimiz Cumartesi günü gazetelerin hemen hepsinde Belçikalı Paralimpik atlet Marieke Vervoort’un, fikrini değiştirecek bir gelişme olmaması durumunda, Rio Olimpiyatları’ndan sonra ötenazi ile yaşamına son vermeyi düşündüğünü bildiren haberler yer alıyordu. 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda el pedallı bisiklet ile 100 metre yarışında altın madalya kazanan 37 yaşındaki paralimpik atlet tedavisi olanaksız ve ilerleyici bir hastalık, Progresif Musküler Atrofi, ile yaşıyor.  Öncelikle bacak kaslarını etkileyen bu hastalık her geçen gün daha da artan ağrılarla kişiyi giderek güçten düşürüyor. Sabredilmez ağrılar çektiği için bazı günler on dakikadan daha fazla uyuyamadığını ifade eden Vervoort’un artık ölmek istiyor oluşu sanırım pek de haksız görülemez. Ancak böyle bir durumda bile, insan yüzünü hayatında var olan güzelliklere doğru çevirdiğinde mutlaka yaşanacak bir sebep bulabileceğini bilmeli. Umarım, paralimpik atlet Marieke Vervoort da fikrini değiştirecek gelişmenin kendi başarılarında saklı olduğunu fark eder ve ötenazi kararından vazgeçer.

 

Haberin Devamı

Engelli olmak ve yaşamını engelle sürdürmek gerçekten çok zor. Bunu başarabilmenin tek yolu ise engelimizi kabul edip onunla savaşmayı değil onunla yaşamayı öğrenmeye çalışmak. Bunu başarabilirsek eğer, engelimize takılıp kalmaktan da kurtulabiliriz.

 

*****        

 

Okurlarımdan gelen sorular üzerine, “Engelli raporu ile ÖTV'siz araç satın almak” başlıklı bir önceki yazımla ilgili bazı hususları açığa kavuşturmak istiyorum.

 

Ne yazık ki şimdilik, engellilik derecesi % 90’ın altında kalanlardan yalnızca ortopedik engelliler ÖTV istisnasından yararlanabiliyor. Bunun için de taşıtın özel tertibatlı olması ve engelli birey tarafından bizzat kullanılabilmesi gerekiyor. Ayrıca, % 90 oranlı engelli raporu ile yurtiçinden alınan araçlar üzerindeki kullanım kısıtlaması 17 Nisan 2015 tarihi itibarıyla kaldırılmış bulunuyor. Yani, bu araçları artık herkes kullanabiliyor. Yurt dışından getirilen ÖTV'siz araçlar üzerindeki kullanım kısıtlaması ise aynen devam ediyor.

 

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…

 

Yazarın Tüm Yazıları