Paylaş
Engelli çocuğu ve yakını olan çalışanları istihdamda koruyacak önlemleri almak devletimizin görevleri arasında. Özellikle engelli çocuğu olan annelerin çocuklarına bakmak için istifa ediyor olmaları, ülkemizde kadın istihdam oranını aşağı çeken etkenlerden biri.
Engelli çocuk anneleri gönderdikleri mektuplarda çeşitli sorunlardan dem vuruyorlar. Onlar açısından, özellikle serebral palsili çocuklara yemek yedirilmesi sırasında yemeğin akciğerlere kaçması büyük risk. Bakıcılar bu konuda cesaretsiz ve bu çocukların yedirilmeleri için anneye ihtiyaç var. Yaşı büyük olan engelli çocuklar eğer tuvalet kontrolleri yoksa bakıcılardan utanıyor ve yine anneye ihtiyaç duyuyorlar. Çocuğun özel eğitime götürülmesi ise başlı başına sorun. Çünkü; çocuğun özel eğitime bizzat anne tarafından götürülüp getirilmesi, öğretmeni ile her ders öncesi ve sonrası görüşülmesi çok önemli. Eğitimin etkin olması için ailenin çocuğun yanında olması bir zorunluluk. Engelli çocuğu olan çalışanın nöbet tutuyor olması da başlı başına ayrı bir sorun.
Yakınlarının hem bakımları hem de özel eğitimleri için çalışan anne ve babaların izine ihtiyaçları var. Bu izinler hakkında yapılan ilk düzenleme 2010 yılındaki Başbakanlık Genelgesi. 30 Ocak 2010 tarihli bu genelgenin 3. maddesinde “Kamu çalışanlarının kanunen bakmakla yükümlü olduğu engelli aile bireyinin bakıma muhtaç olduğunun ilgili mevzuatına göre alınmış geçerli engelli sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi kaydıyla bu durumdaki personele; engelli aile ferdinin günlük bakımı için izin kullanımında gerekli kolaylık sağlanacak ve personel mesai saatleri dışındaki nöbet görevinden ve gece vardiyasından muaf tutulacaktır,” denilmekte. Ancak bu genelge birçok kurumda amirler tarafından görmezden gelinmekte ve önemsenmemekte. Yasal bir düzenleme olmaması, genelgenin bu konuda yetersiz kalmasına neden oluyor. Birçok çalışan bu genelgeyi gerekçe göstererek kurumlarına dava açmış ve kazanmış bulunuyor. Ancak kurumu ile mahkemede karşı karşıya kalmak bir yana, davayı kazanmış olmasına rağmen aynı kurumda çalışmaya devam ediyor olmak bile çalışan için büyük sorun. Bunun yanı sıra engelli yakını olan personeline bu genelgeye göre izin veren, personeline karşı hassas olan kurumlar da yok değil. Ama bunlar şimdilik bir istisna. Bu gibi kurumların sayısının artması en büyük dileğimiz.
Engelli çocuğu ya da yakını olan çalışana izin veren kurumların bir kısmında ise, çalışan sürekli gözetim altında kalmakta. İzinli oldukları saatler hesaplanıp, hafta sonu mesaisine çağırılarak, çalışmadıkları süreleri tamamlamaları istenmekte. İzin kullananlar çalışma arkadaşları arasında sürekli izin isteyen, çalışmayan, kadroyu boşuna dolduran kişiler olarak görülmekte ve dışlanmakta. Engelli bir çocuğa sahip olmanın maddi ve manevi zorluğunu yaşayan aileler bir de iş yerlerinde bu nedenle mobbinge uğramakta. Anne ve babalara izin verilmektense, kurum değiştirmeleri ya da istifa etmeleri beklenmekte. Bu konuda genelgenin etkisiz kalması aileleri mağdur ediyor.
Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Temel İlkeler” başlıklı 5. maddesinin (g) fıkrasında yer alan “Ailelerin, özel eğitim sürecinin her boyutuna aktif olarak katılımları ve eğitimleri sağlanır” ifadesi ailenin özel eğitim sürecinde engelli çocuklarının yanında olmasının sağlanmasına dair yol gösterici nitelikte. Çalışanlar arasında engelli çocuğu özel eğitime devam eden anne babalar için bir düzenleme yapmanın eşitliği bozacağına dair inanç, bu izinlerde ailelerin sorun yaşamasının temel nedenlerinden biri. Oysa Anayasa’ya 2010 Referandumu ile ilave edilen “Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz,” cümlesi ailelerin ve düzenleme yapacak kurumların en önemli dayanağı olmalı.
Başbakanlık Genelgesi’nde sözü geçen “bakıma muhtaç olan” ibaresinin ağır engellilik olduğu artık bilinmekte. Engelli sağlık raporunda “ağır engelli” ibaresi olan yakını bulunanların günlük izinlerinde kolaylık sağlayacak ve nöbet tutmamalarının önünü açacak bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bu düzenlemenin yasa ile sağlanması ve kanımca yasanın sadece kamu çalışanları için değil, işçi-memur ayrımı yapmadan her çalışan için geçerli kılınması esas olmalı.
Türk Silahlı Kuvvetleri geçen yıl Şubat ayında çıkarttığı bir yönetmelikle engelli yakını olan personelini hem eğitim hem de bakım izni konusunda rahatlatmış ve birçok kuruma örnek teşkil edecek düzenlemelere imza atmış bulunuyor. Özel eğitime devam eden çocuğu olan personele haftalık sekiz saat eğitim izni veriliyor. Ayrıca eşi, çocuğu, vasisi olmak ve aynı çatı altında yaşamak şartı ile kardeşi ve yine aynı hanede yaşamak şartı ile anne-babaları ağır engelli olan personele günlük bir saat bakım izni veriliyor. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ağır engelli eş ve çocuğu olan personel nöbetten muaf tutuluyor.
Engelli yakını olanlar için düzenleme yapan diğer bir kurum ise Emniyet Genel Müdürlüğü. Ağır engelli yakını olan personel mesai saatleri dışındaki ek görev ve nöbet hizmetlerinden muaf tutuluyor. Ayrıca, bu personele günlük izinlerde de kolaylık sağlanıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün personelinin moral ve motivasyonlarını yükseltecek önlemler alması dileriz tüm kurumlara örnek olur. Tüm çalışanları rahatlatacak girişim ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bu soruna sahip çıkması olacaktır. Bakanlığın yasal düzenleme için gerekli hassasiyeti göstereceğini, bana ulaşan ve bu sorunun bir an önce çözülmesini bekleyen aileler adına umuyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
NOT: Sivil Memurlar Sendikası (SİME-SEN) Engelliler Komisyon Başkanı ve GATA Engelli Danışma ve Koordinasyon Birimi’nde görevli Yüksek Hemşire Ayşe Sarı’ya bu yazıda kullandığım bilgiler için teşekkür ediyorum.
Paylaş