Paylaş
Türkiye’nin en köklü yüksek öğrenim kurumlarından olan İstanbul Üniversitesi; evrensel tasarım ilkesinden hareketle, herkesin eşit olanaklara sahip olarak öğrenim gördüğü, çalıştığı ve hizmet aldığı bir üniversite olarak, engellilik alanında yurtiçi ve yurtdışındaki farklı disiplin ve sektörlerdeki kuruluşlarla bilimsel iş birlikleri oluşturarak yürütüyor akademik çalışmalarını.
Üniversite; “engellilik” konusuna verdiği önemi 2003 yılında temellerini attığı, 2014’te de oluşumunu tamamladığı İstanbul Üniversitesi (İÜ) Engelliler Uygulama ve Araştırma (ENUYGAR) Merkezi ile ispatlamış bulunuyor. Merkez’ in amacı; “disiplinler arası bir yaklaşımla engelliliğin hak temelli tanıtılması, korunması ve bu hakların uygulanması ve geliştirilmesi açılarından ulusal ve uluslararası alanda kuramsal ve uygulamaya yönelik araştırmalar yapma, bilgi ve belge toplama, izleme, iş birliği yapma, bilgi ağı oluşturma ve akademik faaliyetlerde bulunma” olarak belirlenmiş durumda.
Merkez’ in ağırlık verdiği çalışmalar arasında; toplumda engelli farkındalığının geliştirilmesi (EBE-Engelsiz Bilinç Eğitimleri-2012-2015), Türk İşaret Dili Kurslarının açılması (2011-2013), İstanbul İli Bölgesel Engelsiz Üniversite Toplantıları (2014 yılından beri devam ediyor), Mimari ve Bilişim Erişilebilirliğinin Yaygınlaştırılması Çalışmaları (toplantılar, farkındalık ve lobi çalışmaları), Türkiye’de disiplinler arası engellilik araştırmalarının öne çıkarılması çalışmaları (Birinci Engellilik Araştırmaları Kongresi 2016), Dünden Bugüne Engellilik Araştırmaları Konferansı (2018) sayılabilir.
İstanbul Üniversitesi’nde, engellilikle ilgili araştırma ve uygulamaların disiplinler arası akademik düzeyde yürütülmesini sağlamak üzere Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde “Engellilik Araştırmaları Tezli Yüksek Lisans Programı” oluşturulmuş ve program 2017-2018 eğitim yılında uygulamaya konulmuş bulunuyor. Üçüncü yılını tamamlamış olan Yüksek Lisans Programı’ na, 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı başvuru süreci halen devam ediyor.
“Engellilik Araştırmaları” engellilik deneyiminin büyüme ve gelişmeyi, öğrenme sürecini, benlik gelişimini, ilişkileri nasıl şekillendirdiğini; temel hak ve özgürlüklerin kullanımını nasıl etkilediğini irdeleyen yeni bir disiplinler arası bilim alanı.
Dünyada “Engelli Hakları Hareketi” 1970’li yılların başlarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere’de başladı. Engelli aktivistleri kendileri adına karar alma hakkını savunarak önemli bir toplumsal farkındalık yarattılar ve zamanla güçlendiler. Bakım kurumları ve hastanelerden çıkarak başkalarına bağımlı olmak yerine özerk yaşam alanları oluşturmak için “Bağımsız Yaşam Merkezleri” kurdular.
1970’li yılların sonlarında Engelli Hakları Hareketi’ nin akademik yönü olarak başlayan “Engellilik Araştırmaları”; disiplinler arası bir araştırma ve çalışma alanı olarak, hızla Amerika ve Avrupa’ya yayıldı. 1980’li yıllardan itibaren İngiltere, ABD, Kanada, Avrupa ve Avustralya’daki üniversitelerde çok sayıda yüksek lisans ve doktora programları oluşturuldu.
Toplumun engellilik olgusuna ve engeli olan bireylere bakış açısı, tarih boyunca belirli bir süreç izlemiş bulunuyor. İlk zamanlarda toplum engelli bireyleri tecrit etme ve dışlama eğilimindeyken, sağlık bilimindeki gelişmelerin ortaya çıkmasıyla “hasta” ve “tedavi olması gereken kişiler” olarak algılamaya başlamış durumda. Ülkemizde bazı toplum kesimlerinde halen geçerli olan algı ise, engelliliğin “trajik” ve “acınacak” bir durum olduğu.
Günümüzde, bedensel farklılıklara sahip kişilere gereksinimlerine uygun toplumsal ve çevresel destek hizmetlerinin sağlanmasını temel insan hakkı kabul eden “hak temelli tutum” öne çıkmakta. Bedensel farklara sahip bireyleri -diğer bir deyimle sakat bireylerin- ihtiyaç duydukları özel destekler göz ardı edilmediğinde, toplumdaki “engelli” algısı da değişecek.
Ülkemizde 5378 sayılı “Engelliler Hakkında Kanun” un çıkmasından sonra, engellilik alanında önemli kazanımlar elde edilmiş; teknolojik gelişmelerle birlikte günlük yaşamı kolaylaştıran uygulamalar artmış bulunuyor. Buna rağmen pek çok konuda sorunlar devam ediyor.
İstanbul Üniversitesi; engellilik ile ilgili sağlığa, eğitime, hukuksal ve sosyal haklara, istihdama erişimle ilgili temel verilerin bilimsel düzeyde ortaya konulmasının, konu ile ilgili olarak oluşturulacak sosyal politikalara ve dolayısıyla toplumsal kalkınmaya katkı sağlayacağına inanarak açmış bulunuyor “Engellilik Araştırmaları Tezli Yüksek Lisans Programı” nı.
Söz konusu programı tamamlayanlar üniversitelerde, sivil toplum kuruluşlarında, sosyal hizmet kurumlarında, belediyelerde bakım, rehabilitasyon ve özel eğitim merkezlerinde, yaşlı ve engelli hizmetleri genel müdürlüklerinde görev yapabilecekler.
Ve bu arkadaşlar, eminim ki, bilimsel yaklaşımları sayesinde topluma ‘engelin kişide değil, kişiye sunulan şartlarda’ olduğunu anlatmayı başaracaklar.
Umarım bu çok özel ve çok önemli eğitimden yararlanmak isteyenlerin sayıları giderek artar ve bu artış da toplumdaki ‘engelli algısı’ nın değişimi hızlandırır.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş