Paylaş
Günlük yaşamımı idame ettirme konusunda Türkmenistanlı tatlı bir kız yardımcı oluyor bana. Bazılarınız hatırlayacaktır, ameliyatımdan sonra “Mercan” başlığı altında bir yazı kaleme almıştım kendisi ile ilgili olarak. Mercan Aralık 2013’den beri yanımda; önce oturma sonra da çalışma izni aldık ona. 2014 Haziran ayından beri sigortalı olarak çalışıyor, o tarihten bu yana kendisi için hem sağlık hem de emeklilik haklarını kapsayan sigorta primi yatırılıyor. Mercan'ın, üzerinde TC kimlik numarasına denk gelen yabancı kimlik numarasının yazılı olduğu bir kimlik kartı da var. Bu kartın arka yüzünde de şahsıma ait bilgiler yer alıyor.
Bir süre önce Mercan'ın dişi ağrıdı. Bu yüzden 2015 in Aralık ayında T.C. Sağlık Bakanlığı Merkezi Hekim Randevu Sistemi’ne girerek Mercan adına Göztepe Ağız Ve Diş Sağlığı Merkezi’nden randevu aldık. Randevu günü geldiğinde bir yakınımız Mercan’ı hastaneye götürdü. Ancak orada adres kayıt sistemine kayıtlı olmadığı için muayene olamayacağı, Kadıköy Nüfus Müdürlüğü’nden kayıt yaptırması gerektiği söylendi. Mercan o gün, Türkiye’deki sosyal güvenlik ve sağlık sistemine güveni kırılmış olarak, üzüntü içinde geri döndü. Mercan’ı hemen apartman görevlisi ile birlikte muhtarlığa gönderdim; muhtar sistemin değiştiğini, önce benim refakatimde Nüfus Müdürlüğü'ne gidilmesi gerektiğini, muhtarlığa ise sonradan gelineceğini söyledi.
Ertesi gün Mercan'ı bu kez de Nüfus Müdürlüğü'ne gönderdim. Geçirdiğim büyük ameliyattan dolayı hâlâ sokağa çıkamıyordum. Bu yüzden ben gidemediğim için kızım gitti. Ve tabii ki önünde bol merdiven olan nüfus müdürlüğü binasına giremedi. O, kış soğuğunda, kaldırımda beklerken ona eşlik eden yakınımız Mercan ile birlikte yukarıya çıkıp konuyu aktarmış. Kızımın yanına, kaldırıma, bir görevli inmiş. Benim değil de kızımın orada olduğunu anladığında işlemi yapamayacağını, mutlaka benim gitmem gerektiğini söylemiş. Kızım, kira kontratımızın zaten kendi üzerine olduğunu, yani aynı adreste bulunduğumuzu anlatmış. Benim büyük bir ameliyat geçirdiğimi, ancak ambulansla gelebileceğimi, istediklerinin gerçekten bu mu olduğunu sormuş. Belli ki görevli böyle bir durumu tahmin etmemiş, bir şeyler yapmaya çalışacağını söyleyerek tekrar yukarı çıkmış. Bir süre sonra başka bir görevli elinde kâğıtlarla gelmiş, bir şekilde Mercan'ın kaydının halledildiği belirtilmiş. Kızım, görevli, Mercan ve yakınımız kaldırım üzerinde vedalaştıktan sonra oradan ayrılmışlar.
Nüfus Müdürlüğü’nden aldığımız kâğıtla birlikte bir kez daha muhtara gidildi; muhtar da elimize bir kâğıt verdikten sonra artık sorun çözülmüştü. İç rahatlığıyla bir kez daha randevu aldık. Randevu günü geldiğinde Mercan tekrar hastaneye gitti. Hastanede yine aynı yanıtı aldı: Nüfus Müdürlüğü’nde kaydı olmadığı için muayene olamıyordu.
Şimdi, üçüncü randevuyu almadan önce üç soruma yanıt arıyorum. Eğer sağlık kurumunda Mercan'ın kaydı görünmüyorsa, nasıl oluyor da merkezi randevu sistemi Mercan’a randevu verebiliyor? Prim tahakkuku yaparken Mercan’ı tanıyan SGK sistemi nasıl oluyor da hastaneye geldiğinde Mercan’ı tanımıyor? Mercan 20 aydır primleri ödendiği halde neden hâlâ muayene olamıyor?
Ben bu işin peşini bırakmayacağım, fakat daha da önemli olduğunu düşündüğüm bir meseleyi daha sizlerle paylaşmak istiyorum. 15 Kasım 2013 tarihli yazımda “Kadıköy İlçe Nüfus Müdürlüğü acilen taşınmalıdır” demiştim. Hepimizin bildiği gibi, Türkiye'de nüfus ve vatandaşlık işleri İçişleri Bakanlığına bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. Bu amaçla, her ilde bir il nüfus ve vatandaşlık müdürlüğü; her ilçede de bir nüfus müdürlüğü bulunuyor. O yazıda da söylediğim gibi: Nüfus müdürlüğü bir vatandaş için belki de en önemli resmi daire. Doğum, ölüm, evlenme, boşanma, askerlik, kayıt düzeltme, soybağı, evlat edinme gibi kişisel hal değişiklikleri işlemlerinin tümü nüfus müdürlüklerinin görev alanına giriyor. Bu işlemlerin çoğu vatandaşın nüfus müdürlüğüne şahsen gitmesini gerektiriyor. Takdir edersiniz ki, tüm vatandaşlarımız genç ve sağlıklı değil. Hal böyle olunca, nüfus müdürlüklerinin erişilebilir binalarda yer almaları da kaçınılmaz bir koşul oluyor. Ancak Kadıköy Nüfus Müdürlüğü hiçbir şekilde erişilebilir değil; hatta yakınında bir katlı otopark olmasa, ulaşmak bile mümkün değil.
Bu konuyla ilgili ilk yazımı 9 Eylül 2011 tarihinde, eşini kaybettikten sonra vukuatlı nüfus örneği için Nüfus Müdürlüğü'ne gittiğim zaman yazmıştım. O zaman da ben işlemler yapılıncaya kadar sokakta beklemiş, gerekli imzaları sokakta atmıştım. Her iki yazıda da ifade etmiş olduğum gibi bir devlet resmi belgeleri vermek için vatandaşı şahsen karşısında görmek istiyorsa, o belgeyi veren kurumu herkes için erişilebilir duruma getirmek zorundadır. Yok eğer getiremiyorsa, o zaman da hizmeti engelli ya da ilgili kuruma erişmesi mümkün olmayan vatandaşın ayağına getirmelidir.
Halen 2016 yılının içerisindeyiz. Ben bu konuyu 2011 yılından beri dile getiriyorum, değişen hiçbir şey yok. Acaba bazı şeylerin değişmesi için ne yapmalıyız? Sesimizi ilgililere ve yetkililere nasıl duyurabiliriz? Acaba bizim mi sesimiz yeterince çıkmıyor? Yoksa onlar mı duymuyor?
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş