Paylaş
Obezite, genel olarak, bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranla aşırı artması ve vücut ağırlığı-boy uzunluğu dengesinin bozulması anlamına geliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise obeziteyi, vücutta sağlığı bozacak ölçüde –aşırı- yağ birikmesi olarak tanımlıyor. Bu rahatsızlık, günümüzde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor.
Hepimizin bildiği gibi beslenme; yaşam için anne karnında başlayan ve ölüme dek devam eden vazgeçilmez bir ihtiyaç. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması, gerekli besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesine bağlı. Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek anlamına gelmiyor. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için alınan enerjiyle harcanan enerjinin dengede tutulması gerekiyor.
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının % 15-18’ini, kadınlarda ise % 20-25’ini yağ dokusu oluşturuyor. Bu oranın erkeklerde % 25’in, kadınlarda ise % 30’un üstüne çıkması obeziteye neden oluyor. Yani, alınan günlük enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanıyor ve obezite yol açıyor.
Obezitenin hesaplanmasında boy ve kilo değeri üzerinden yapılan Vücut Kitle İndeksi (VKİ) – Body Mass Index (BMI) oranları kullanılıyor. Vücut kitle indeksi kilogram olarak ağırlığın metre cinsinden boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle elde ediliyor. Vücut kitle indeksi (beden kitle indeksi) hesaplama değeri 30’un üzerinde olan kişi obez, 40’ın üzerinde olan kişi ise morbid obez olarak kabul ediliyor.
Düzensiz ve dengesiz beslenme, fast food tarzı yiyecek tüketimi ve spor yapmamak kilo almaya ve bazı hayati organların da yağlanmasına sebep oluyor. Uzun açlık sonrası kontrolsüz yemek yemek, karbonhidrat içerikli yiyecekleri ve şekerli içecekleri çok tüketmek obeziteye neden olan beslenme hatalarından bazıları. Anne ve babanın her ikisi birden kilolu ise obezite görülme ihtimali % 80. Ayrıca; şeker hastalığı, tiroit bezi hastalıkları, böbrek üstü hastalıkları gibi bazı hormonal sebepler obezite nedenleri arasında yer alabiliyor. Yağlanmanın önüne geçmek için çocukluk çağından başlayarak sağlıklı beslenme düzeni ve hareketli yaşam tarzının benimsenmesi gerekiyor.
Obezite dünyada özellikle gelişmiş ülkelerin en önemli sağlık sorunlarından biri. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 1,9 milyar kişi fazla kilolu ve bunların 600 milyonu da obez.
Türkiye’de de durum çok farklı değil: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 yılı Vücut Kitle indeksi Araştırması’na göre; ülkemizde her 100 kişiden 20’si yani her beş kişiden biri fazla kilolu, diğer bir deyişle obez. Türkiye’de obezite 2008 yılında yapılan araştırmaya kıyasla % 31,1 oranında artmış durumda. Obezite oranları erkeklerde % 15,3, kadınlarda ise % 24,5.
Dünyada giderek yaygınlaşan, yaşam kalitesini ve süresini anlamlı derecede etkileyen obezite tedavi edilebilen bir hastalık. Obezite tedavisinde diyet eşliğinde egzersiz veya cerrahi yöntemler uygulanıyor. Uzmanlar kişiye uygun tedavi yöntemini belirleyerek kişinin sağlıklı kiloya ulaşmasını ve bu kiloyu korumasını amaçlıyorlar.
Çağın hastalığı obezitenin insanları yaşlandırdığını söyleyen Obezite Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tufan Ergenç, bilimsel çalışmalara göre obezite hastalarının beyin yaşının, hastanın esas yaşından en az on yıl daha yaşlı olduğunu ifade ediyor.
Tufan Ergenç, ayrıca, obezitenin vücuda birden fazla zararı olduğunu söylüyor. Hastaların tansiyon yüksekliği, kalp hastalıkları, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem problemleri, beynin hızlı yaşlanması ve kanser gibi hastalıklara maruz kalabileceklerine değiniyor. Op. Ergenç, çağımızın hastalığı obezitenin vücutta önemli tahribatlar yaratırken cildi de yaşlandırdığını söylüyor.
Ergenç, yaşam kalitesinin arttırılması için vücut sağlığını bozacak ölçüde biriken aşırı ve anormal yağ birikintisinden kurtulmanın önemini vurguluyor ve hastalara kilolarından cerrahi yöntemle kurtulmalarını öneriyor.
Dr. Ergenç, obezite cerrahisinde hastanın kilo vermesi için gıda alımları ya da besin emilimleri veya her ikisinin birden azaltılmasını hedeflediklerini söylüyor. Ameliyat sonrasında hastanın kilo verme hızının oldukça yüksek olduğuna değinen Ergenç; “Kaybedilen kilonun geri alınmaması için hastalarımızın doktor ve diyetisyenlerle işbirliği içinde diyet ve spor yaparak sağlıklı bir yaşam sürmeleri gerekiyor.” diyor.
İlerleyen teknolojinin obezite ameliyatları üzerinde de etkili olduğunu dile getiren Op. Dr. Tufan Ergenç; “Artık kapalı yani laparoskopik yöntemle yapılan obezite ameliyatları sonrası, hasta günlük yaşamına çok kısa sürede dönebiliyor. Hastalarımız hem obeziteden hem de obezitenin yan etkisi olan diğer hastalıklardan kurtulmuş oluyorlar.” diyor.
Obezite hastalarının geçirdikleri cerrahi müdahalenin ardından daha sağlıklı bir yaşam sürdürdüklerini biliyorum. Zira bu gibi hastalarla şahsen tanıştım ve neler yaşadıklarına şahit oldum. Umarım, çok yakın bir gelecekte tüm obezite hastaları ameliyat olma olanağı bulur ve daha sağlıklı bir yaşam şansına kavuşabilir.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş