Paylaş
Günümüzün en önemli uzay bilimcisi ve fizikçisi Stephen Hawking’in sıradışı hayat öyküsü başarılarla doludur. 8 Ocak 1942’de İngiltere’nin Oxford şehrinde dünyaya gelen Hawking oldukça normal bir çocukluk geçirmiş. St Albans okulundan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etmiş. Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematik okumak istemiş. Fakat okulun matematik bölümü olmadığından, onun yerine fizik öğrenimi görmeye başlamış. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirilmiş. Hawking daha sonra Kozmoloji (Evrenbilim) çalışmak üzere Cambridge'e gitmiş.
Gençliğinde Oxford Koleji kürek takımında yer alan ve binicilikle uğraşan Hawwking’in hastalığının ilk belirtileri, Cambridge Üniversitesi öğrencisi iken dengesini kaybederek merdivenlerden düşmesi ile ortaya çıkmış. Yapılan testler sonucunda, hastalığına MNS (Motor Neurone Disease) ya da aynı zamanda “Lou Gehrig Hastalığı” olarak bilinen ALS (Amyotrophic Lateral Sclerosis) teşhisi konmuş ve ancak 2-3 yıl daha yaşayabileceği belirtilmiş.
Hawking, hastalığının iyi huylu seyri sayesinde, ALS hastası olup da 10 yılın üzerinde yaşayabilen ender kişilerden biridir. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç etmekle birlikte beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking’i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum etmiş, ancak çalışmalarına devam etmekten alıkoyamamıştır. Görelilik kuramı ile kuvantum mekaniğinden yararlanarak kara deliklerin özelliklerini kuramsal olarak ortaya koyan İngiliz astrofizikçi, bilimin popülerleşmesi için de özel bir çaba göstermiş; birçok TV programına katılarak görüşlerini daha geniş kitlelere aktarmaya çalışmıştır. Stephen Hawking, ayrıca, yazdığı çocuk kitaplarıyla çocukların hayal dünyasını genişletmiş ve onları evrenbilime yanaştırmıştır.
Ünlü bilim adamı 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. 40 dile çevrilmiş bulunan kitapları, evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik lâboratuvarını geliştirecek kadar çok satmıştır. Hawking'e asıl şöhreti getiren ilk kitabı “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” bir fenomen haline gelmiş ve satışı milyonlara ulaşmıştır. İlk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran son kitabı “Ceviz Kabuğundaki Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir. Kitabın, Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman'ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalıştığı ifade ediliyor. Okurlar bu kitabı bir bilimsel eser olarak algılayabilecekleri gibi, rahatlıkla, bir bilim–kurgu romanı gibi de değerlendirebilirler.
Hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturan Hawking, 12 onur derecesinin sahibidir. 1982'de Britanya İmparatorluğu Nişanı ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi (N.A.S.) üyesidir.
Zorluklar ve başarılarla dolu yaşamına kısaca değindiğimiz dünyaca ünlü İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking, dün 70 yaşına girdi. Katılamadığı, onuruna düzenlenen konferansı internet üzerinden yapılan canlı yayınla izledi. Umarım, arkadaşlarının; "Stephen bizi dinliyorsan, hepimiz doğum gününü kutluyoruz" diyen sesleri onu sevindirmiştir. “Mutlu Yıllar” Stephen Hawking…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş