Paylaş
Dün gece Kandil’di. Aziz Peygamberimiz’in bütün insanlığı temsilen Cenab-ı Hak’kın yüksek huzuruna kabulü anlamına gelen Miraç Gecesi’ydi.
Miraç, Arapça’da; merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarına geliyor. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Miraç Kandili dolayısıyla yayınladığı mesajda, Miraç’ın bizim için yüceliş ve yükseliş olduğunu söyledi. Beşeriyetin insanlığa, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine, kulun Allah’a yükselişini ifade eden Miraç değerlerinin insanlığa yüce ufuklar kazandıran değerler olduğunun altını çizdi. “Üzülerek ifade ediyorum ki bugün hem birey, hem toplum, hem İslâm âlemi, hem de insanlık âlemi olarak Miraç değerlerine her zamankinden daha fazla muhtacız” diyen Sayın Görmez; Miraç Kandili vesilesiyle üzerinde ağır sorumluluklar taşıyanlar başta olmak üzere istisnasız bütün müminleri kendilerine düşen tüm görev ve sorumlulukları bir kez daha hatırlamaya davet etti.
Bu yapıcı ve birleştirici mesajın ardından, bugün aldığım bir e-postayı paylaşmak istiyorum sizlerle.
"Bugün, evden çıktım ve Karacaahmet Cemevi'nin önünden bir taksi çevirdim. Şoför yanıma yanaşınca, ‘Alevi’ysen hiç almayayım, Kadıköy’deki mitinginize adam taşıyamam." dedi. Dondum kaldım. Kutuplaşmanın geldiği vahim nokta yine. Kandil günü yaşadığım diyaloga bakın. Allah birlik beraberliğimizi tesis etsin yeniden inşallah ülke olarak. Bu mübarek günde en çok ettiğim dua bu.
(Not: Taksiciye Aleviymişim numarası yapıp tepki verdim tabi ki. Çarptım kapısını gitti.)"
Okuyucumun anlattığı, hiçbir zaman yaşanmaması gereken bir olay. Hele ki bir Kandil gününde… Bir taksi şoförü her müşteriye aynı hizmeti sunmak zorunda. Hiçbir şoför müşterileri mezheplerine göre kabul etme hakkına sahip değil. Keşke okurum bu şoförü şikâyet etmiş olsaydı. Böylelikle, bu gibi olayların azalması yönünde bir katkı vermiş olabilirdi.
Evet, Diyanet İşleri Başkanımız’ın da söylediği gibi, artık unuttuğumuz değerlerimizi hatırlama zamanı. Eskiden Kandil günleri dargınların barışmasına, düşmanların dost olmasına vesile olurdu. Kimse kimseyi dışlamazdı. Ben o günleri çok özlüyorum…
İstiyorum ki herkes birbirini sevsin, herkes birbiri için en iyiyi ve en güzeli istesin. Taksi şoförleri müşteriler arasında ayırım yapmasın. Herkesin günahı da sevabı da kendisine ait olsun; hiç kimse birbirini bu nedenle yargılamasın. Medeniyet düzeyimizi ve ahlâki değerlerimizi alçaltmamak kaydı ile, herkes istediği gibi giyinsin. Başımızın tacı olan para değil, güzel ahlâk olsun. İnsana “insan” olarak bakılsın. Ne engelli-engelsiz, ne Türk-Kürt, ne de Sünni-Alevi ayrımcılığı yapılsın. Aslında, hiçbir konuda ayrımcılık yapılmasın.
Ben de, bana e-posta gönderen okuruma benzer şekilde, bu isteklerimin kabulü için dua ettim dün gece. Umarım hepimizin duaları kabul olunur…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş