Paylaş
Bu günlerde pek konuşulmuyor olmasına karşın, dünyanın en büyük sorunlardan biri de kadına uygulanan şiddet ve kadın cinayetleri.
Hemen hemen her gün her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor. Resmi rakamlara göre sadece Türkiye’de 2011 Ocak- 2019 Ağustos tarihleri arasında 2636 kadın cinayeti işlendi. Birleşmiş Milletler’ in yayınladığı rapora göre, 2017 yılında dünyada 87 bin kadın öldürüldü. Bu cinayetlerin %58’i kurbanların tanıdıkları tarafından işlendi. BM raporunda Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yayımladığı bir rapora da atıfta bulunuluyor. Bu rapora göre sınırlı bir eğitim görmüş, çocukluğunda istismara uğramış, annesinin aile içi şiddete maruz kalmasına şahit olmuş, aşırı alkol tüketen, şiddet kullanılmasını normalleştiren davranışlar sergileyen ve kadınlar üzerinde hak görme anlayışına sahip erkeklerin şiddete başvurması çok daha büyük olasılık.
Çoğu kadın cinayeti genellikle herkesin gözü önünde yaşanıyor. Bu cinayetlerin kurbanları genellikle daha önce suç duyurusunda bulunmuş, yardım talep etmiş kadınlardan oluşuyor. Sanırım, cezaların yeterince caydırıcı olmaması katillerin işini kolaylaştırıyor.
Pek çok ülke, ülkemizde olduğu kadar dünyanın da gündeminde olan, kadın cinayetlerini önlemek amacıyla önemli adımlar atmaya çalışıyor. Ancak bazı ülkeler kadınlar için hâlâ çok tehlikeli; bu açıdan dünyanın en tehlikeli ülkesi ise Senegal. Senegal’de kadınların
%87’si şiddet görüyor. Güney Afrika’da da her gün üç kadın eşi tarafından öldürülüyor. Her gün dört kadının öldürüldüğü Brezilya ise kadın cinayetlerinde beşinci sırada yer alıyor.
Kadına karşı şiddet batılı devletler için de önemli bir problem. Kanada’da her on kadından üçü şiddet görüyor. Avrupa’da şiddetin en yoğun olduğu ülke Almanya. Almanya’da son üç yılda kadına karşı şiddet %10 artmış durumda. Fransa’da ise 2019’da yaşanan 101 kadın cinayetinin ardından hükümet aile içi şiddetin önlenmesine yönelik tedbirler üzerinde çalışıyor. Fransa’da 2019 Mart ayında Julie Douib adlı bir kadın kendisine şiddet uyguladığı için ayrılmış olduğu eski eşi Bruno Garcias tarafından, kolundan ve göğsünden vurularak öldürüldü. Oysa ki Julie eşinin ona uyguladığı şiddeti onlarca kere polise bildirmiş, ancak Bruno Garcias hiçbir şikâyetin ardından tutuklanmamıştı. Polis, eşi kendisini vurmadan 48 saat önce karakola başvurarak ruhsatlı silahı bulunan eşinin onu vurmasından korktuğunu bildiren Julie ’ye; “Üzgünüm hanımefendi ancak eşinizin ruhsatını silahını size doğrultmadığı sürece elinden alamam.” cevabını vermişti.
Kadın cinayetlerine karşı etkili adımlar atan ülkelerde cinayetlerin azalması ümit verici. Bunun örneklerinden biri de İtalya. 2018 yılında 120 kadın cinayeti işlenen İtalya’da kadına karşı şiddetin cezası iki kat arttırılarak 15 yıla çıkartıldı. Bu karardan sonra cinayetlerin sayısı yarıya düştü. İspanya’da ise aile içi şiddet 2003 yılından beri sadece kadınları ilgilendiren bir sorun olarak değil “milli mesele” olarak değerlendiriliyor. Bu ülkede de uygulanan politikalar sayesinde, kadın cinayetleri azalmış; 2003 yılında 71 kadın öldürülürken bu sayı 2018’de 47’ye düşmüş bulunuyor.
Türkiye’ye gelecek olursak kadın cinayetleri konusunun henüz tam bir çözüme kavuşmamış olduğunu görüyoruz. Daha birkaç gün önce Fındıklı Sabancı Öğretmen Evinde görev yapan Gamze Pala, arkadaşlık teklifini reddettiği gerekçesiyle, Savaş Dalançıkar tarafından sırtından vurularak ve boğazı bıçakla kesilerek öldürüldü. Dalançıkar’, ifadesinde; Gamze Pala’ya âşık olduğunu ancak aşkına karşılık bulamadığını, reddedilmeyi kabul edemediği için de öldürdüğünü söyledi.
11 Şubat 2015’te tecavüz girişimine direndiği için minibüste öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan cinayeti ülkede büyük öfke yarattı ve gösterilere yol açtı. Bu gösterilerde kadına karşı şiddetle ilgili daha güçlü tedbirlerin alınması istendi.
Kadın cinayetlerinin kurbanlarından biri de Nurcan Arslan. Nurcan 30 Ocak 2016’da arkadaşlık teklifini reddetmiş olduğu Abdullah Melih Barış tarafından, ruhsatsız bir tabanca ile vurularak öldürüldü. Vücuduna on kurşun isabet eden Nurcan Arslan, ne yazık ki yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Sanık Barış’a verilen müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından, iyi hal indirimi uygulanarak, bozuldu. Nurcan Arslan’ın ailesinin sanığa uygulanan iyi hal indirimini kabul etmeyerek karara itiraz etmesi üzerine dava halen görülmeye devam ediliyor. Sanık, psikolojik sorunları bulunduğunu, Adli Tıp Kurumu’nun verdiği “sağlam raporu” nun gerçeği yansıtmadığını söyleyerek kendini savunmaya çalışıyor. Mahkeme heyeti, bugün, Nurcan Arslan davasına konu olan tanıkların dinlenmesi için yeniden toplanıyor.
Umarım önümüzdeki yıllarda, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde, gerekli politikaların uygulanması sonucunda kadına yönelik şiddetin giderek azalıp sona ermesi sağlanır...
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile….
Paylaş