Paylaş
Merhabalar sevgili okurlar.
İstanbul’da Amerika Birleşik Devletlerinde bile az rastlanacak standartta bir hastanemiz olduğunu biliyor musunuz? Yaşamımızın en temel gereksinimleri olan eğitim ve sağlık alanlarında gerçekleştirdiği projelerle Türkiye’nin daha hızlı gelişmesine destek olmayı; tüm faaliyetlerinde “en iyiye” örnek olarak, sürdürülebilir ve tekrarlanabilir modellerle Türkiye’ye fayda sağlamayı amaçlayan Vehbi Koç Vakfı’nın eseri bu hastane.
Vehbi Koç Vakfı’nın 1993 yılında kurduğu Koç Üniversitesi, “Bir ‘Mükemmeliyet Merkezi’ olma misyonuyla, yetenekli gençler ile değerli bilim insanlarını bir araya getirerek, bilime evrensel düzeyde katkıda bulunmayı amaçlıyor.” Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, ilk öğrencileriyle 2010 – 2011 eğitim yılında öğretim yaşamına katılmış bulunuyor. “Yenilikçi anlayışı ve dinamik kadrosuyla üst düzeyde klinik tıp anlayışına sahip doktorlar yetiştirmeyi amaçlayan” bu fakültenin araştırma ve eğitim hastanesi, “Koç Üniversitesi Hastanesi”.
Türkiye’deki en büyük projelerden biri olan Sağlık Bilimleri Kampüsü inşaatının temeli 2012 yılında atılmış ve ilk etabı Eylül 2014’te tamamlanmış. Koç Üniversitesi Hastanesi; “Kuzey Amerika standartlarında 24 yatak kapasiteli 8 servis ile toplamda 192 tek kişilik hasta odası, 12 ameliyathane, 55 yatak kapasiteli (16 genel, 16 çocuk, 8 kalp cerrahisi ve 15 yeni doğan) yoğun bakım ünitesi, 14 kemik iliği transplantasyon yatağı ve 49 yataklı anestezi girişim ve ameliyat öncesi ve sonrası bakım ünitesi ile” bu tarihte hizmete açılmış. Aynı tarihte Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Dördüncü, Beşinci ve Altıncı Sınıf Öğrencileri de öğrenimlerini bu Kampüs’te sürdürmeye başlamışlar. 220.000 m2’lik kullanım alanlı kompleksin Mayıs 2016’da tamamlanması planlanıyor. Sağlık Bilimleri Kampüsü; “hastane grubu, eğitim ve araştırma alanları, ileri düzey simülasyon ve uygulama merkezi, oditoryum, sınıflar ve sosyal alanlar”ı kapsayacak şekilde tasarlanmış bulunuyor. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin eğitim ve hastane yatırımı Amerikan Hastanesi’nin geliri ile karşılanıyor.
Koç Üniversitesi’nde başlatılan araştırma projesinden 9 Ekim tarihli yazımda söz etmiştim sizlere. “Fasiyo Skapulo Humeral Musküler Distrofi (FSHD) Hastalığının Moleküler Düzeyde Tanısının Konulması” adını taşıyan bu projenin bir deneği olarak, kan vermek üzere gittim ilk kez Koç Üniversitesi Hastanesi’ne. O gün, hiç ummadığım kadar yüksek standartta bir hastane ve konusundaki bilgi düzeyi tartışılamayacak yükseklikte bir ekiple karşılaştım. Birbirleriyle koordineli çalışan böyle bir ekibe Türkiye’de hiçbir hastanede rastlamamıştım o güne dek.
Hastaneyi ikinci ziyaretimde, benim için bir “konsey” toplanmıştı. Pek çok değerli hekimden oluşan bu konsey, katılmış olduğum araştırma çalışmasından bağımsız olarak, bir ameliyat önerdi bana. Benim fotoğraflarımı görmüş olanlarınız üst bedenimin ne derecede eğrilmiş olduğunu bileceklerdir. Oturduğum zaman nerede ise ikiye katlanmış gibi oluyorum. Bu durum beni çok zorluyor. Hem iç organlarım kötü anlamda etkiliyor hem de şiddetli ağrılara neden oluyor eğri duruşum. Bana önerilen ameliyat ile omurgam sabitlenecek ve ben yeniden dik oturabileceğim. Tabii ki çok kolay bir ameliyat değil bu; o yüzden, hemen o gün veremedim bu ameliyatı kabul edip etmeme konusundaki kararımı.
Bir süre düşündükten sonra, Tanrı’nın bana yaşamımı kolaylaştıracak bir fırsat sunduğuna inandım ve önerilen bu ameliyatı olmaya karar verdim. Geçtiğimiz Pazartesi günü, ameliyat için gerekli tetkiklerin ve hazırlıkların yapılabilmesi amacıyla Koç Üniversitesi Hastanesi’ne yattım. Hastanede kaldığım üç günlük süre içinde tüm kontrollerim yapıldı. Kasım ayı içerisinde gerçekleşecek ameliyat öncesi yapmam gerekenler belirlendi. Ve ben, Çarşamba akşamı evime döndüm.
Vehbi Koç, "Sermaye bulunur, makine alınır, teknoloji transfer edilir; fakat iyi eğitilmiş insan gücü yoksa netice almak zordur..." sözleri ile eğitimli gençlerin yetişmesine ne derece önem verdiğini ifade etmiş zamanında. Hastanede yattığım süre içinde pek çok öğrenci ziyaretime geldi. İnanın hepsi de Koç Üniversitesi’nin hedeflediği gibi, lider karakterli ve sorunlara çözümler üretme becerisine sahip gençlerdi. Günü geldiğinde hepsinin birbirinden değerli hekimler olacağına eminim. Onları ve onları bugünlere getiren hocalarını çok sevdim… Bana verdikleri emek için teşekkür ediyorum hepsine…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş