Paylaş
Napoli’de bir kafe.
İşe gidenler sabah kahvelerini içmek için uğruyorlar. Kapıdan bir adam giriyor, ”İki kahve, biri askıya” diyor.
Bardaki adam müşteriye bir kahve veriyor, arkasındaki duvara bir kağıt yapıştırıyor.
İki dakika sonra bir başka müşteri geliyor. O da “iki kahve, biri askıya” diyor.
Kahveci bir kahve veriyor. Duvara bir kağıt yapıştırıyor.
Sonra bir başkası geliyor.
O üç kahve istiyor. Ama ikisi askıya...
Kahveci bir kahve veriyor, duvara iki kağıt yapıştırıyor.
Aradan iki dakika geçiyor, içeri gariban kılıklı bir adam giriyor.
“Bir kahve” diyor, “askıdan”.Kahveci kahveyi veriyor, duvara yapıştırdığı kağıtlardan birini alıp atıyor.
Yıllar önce bir gazetede okumuştum bu hikayeyi ve çok etkilenmiştim. İnsanların ihtiyaçlarının yalnızca temel ihtiyaçlardan ibaret olmadığı bundan güzel anlatılamazdı. Çoğu kişi maddi olanaksızlık içindekilere yardım ederken yalnızca onların temel ihtiyaçlarını gerçek ihtiyaç olarak görüyor. Oysa ki insanca yaşamak ve kişiliğimizi geliştirebilmek adına başka ihtiyaçlarımız da var. Tıpkı çayımızı ya da kahvemizi, arada sırada da, olsa bir kafede içebilmek gibi...
Bu hikayeyi neden hatırlattığımı merak ediyorsunuzdur. Şimdiye değin, çoğunlukla, engellilerin yaşadıkları genel zorluklardan söz ettim yazılarımda. Bugün ise daha farklı, belki de genel olmayan bir ihtiyacımızı anlatmaya çalışacağım.
İngiltere’deki Leeds Üniversitesi bünyesindeki Ortaçağ Çalışmaları Enstitüsü 1994 yılından bu yana her sene Uluslararası Ortaçağ Kongresi’ne ev sahipliği yapıyor. Avrupa’nın bu alandaki en büyük akademik etkinliği olan bu kongreye her yıl kırktan fazla ülkeden 1.600 araştırmacı katılıyor. Nüfusu 750.000 civarında olan bir kent için az misafir değil. Bu 1.600 misafir arasında engelli, yaşlı, hamile, geçici sakatlıklar yaşayanlar gibi özel ihtiyaçları olan kişiler bulunması kaçınılmaz olsa gerek.
Kongre yönetimi daha tebliğ çağrısından başlayarak “erişim” konusunda katılımcıları bilgilendirmeyi ihmal etmemiş. Tebliğ sunmak isteyenlerin başvurularıyla birlikte her türlü özel gereksinimleri konusunda bilgi vermeleri istenmiş ki geldiklerinde hiç rahatsızlık çekmesinler.
Katılımcılar üniversitenin yurdunda ya da yakındaki dört yıldızlı tarihi otelde konaklıyorlar. Her ikisinin de giriş katlarında engelliler için düzenlenmiş odalar mevcut. Bu odalarda tekerlekli sandalye kullananların erişimine uygun banyolar ve gardroplar, işitme engelliler için özel yangın alarmı ve altyazı televizyon yayını, görme engelliler için renk ve doku farklarıyla özel düzenlemeler bulunuyor. Otelin girişlerine rampalar ve otomatik açılan kapılar, iç mekânlara ise asansör ve liftler konulmuş. Otelin bir bölümü 1625 yılından kalma bir malikane; burası da engellilere uygun hale getirilmiş. Ancak otel yönetimi binanın tarihi eser olması sebebiyle bazı kısımlarına tekerlekli sandalye ile ulaşmanın mümkün olmadığını da belirtmiş.
Üniversite merkezi de tarihi bir bina, bu yüzden bazı kısımlarında erişim sorunu mevcut. Kongre yönetimi bunu da çözmüş, gerek duyduğunu belirten katılımcıların oturumları erişilebilir odalara alınıyor. Ayrıca görme ve işitme engellilerin rehber köpeklerine de bütün kapılar açık.
Kongre iki ayrı mekânda gerçekleştiğinden düzenleyiciler bir de ulaşım sistemi düşünmüşler. İki tesis aslında birbirine yürüyüş mesafesinde. Yine de otel ile üniversite merkezi arasında engellilere uygun bir minibüs işliyor. Bu araca doğrudan tekerlekli sandalye ile girilebiliyor. Kendi aracıyla gelmeyi tercih edenler için ise engelli parkı mevcut.
Bizim ülkemizde de, bin kişilik olmasa bile, oldukça büyük çaplı kongreler düzenleniyor. Geçenlerde 74 yaşındaki dayım benzer bir kongreye katıldı. Yaşına bakmayın, kendisi Amerika’nın önde gelen bir üniversitesinde öğretim görevlisi. Halâ her gün koşuya çıkar; yani engelli değil, sadece biraz yaşlı. Kongrenin gerçekleştirildiği üniversitenin engebeli zemininde öğle yemeğinden dönerken düşmüş, kongrenin devamına katılamadı. Aynı şekilde katılımcıların birkaçı daha sakatlanmış. Benim kızım tarih doktoru; geçen sene Van’da bir kongreye katılmaya niyetlendi. Erişim konusunda kongre düzenleyicilerinden bilgi almaya uğraştı ama “siz gelin yardım ederiz”in ötesine geçemediğinden, tebliği kabul edildiği halde, katılmaya cesaret edemedi.
Kızım şimdi Leeds’deki kongreye katılmaya niyetli, cesaret edememek için sebep bulamadı. Umarım yakın gelecekte kendi ülkemizdeki kongrelere de aynı iç rahatlığıyla başvurabilir. Dayıma gelince, o da inşallah bir sonraki kongreye gelirken tekrar düşmekten korkmaz...
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş