Paylaş
6 Mayıs ve 9 Mayıs 2016 tarihli yazılarımda Sağlık Bakanlığı’nın “Evde Sağlık Hizmetleri” uygulamasından söz etmiştim sizlere. Fizyoterapi hizmetinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verildiğini öğrenmiş, Belediye’ye müracaat etmiş ve sonuçlardan sizleri haberdar edeceğimi söylemiştim.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi uygunluk tespiti için bir görevli gönderdi ve hem benim hem de kızımın durumu tespit edildi. Ardından bir doktor ekibi gelerek fizyoterapi gerektiren rahatsızlığımızı gördü ve onay verdi. Sonra da bir fizyoterapist bizi ziyaret ederek yapmamız gereken hareketleri gösterdi. Ertesi hafta tekrar gelerek verdiği hareketlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etti. Kendisinden Belediye’nin -hasta yoğunluğu nedeniyle- her hastaya ancak birkaç kez gidildiğini, yapılması gerekenlerin hasta yakınlarına öğretildiğini, sonradan kontrol amaçlı ziyaretler gerçekleştirildiğini öğrendim. Ben şahsen verilen hizmetten yararlandığımı söylemek isterim.
İki hafta önce bağırsaklarımdaki rahatsızlık nedeniyle ameliyatımın yapıldığı Koç Üniversitesi Hastanesi’ne gittim. Orada bağırsaklarımın tomografisi çekildi. Ayrıca benden bazı kan testleri istendi. Laboratuvar saatleri geçtiğinden testler orada yapılamadı. Ertesi gün Sağlık Bakanlığı’nın “Evde Sağlık Hizmetleri” birimini aradım ve konuyu kendilerine aktardım. Birkaç gün içinde beni aradılar ve kan alımı için evime bir doktor ekibi yönlendirdiler. Kanım canım hiç acımadan alındı. Ancak doktor hanım benden istenen testlerden birinin yapılıp yapılamayacağı konusunda tereddütlüydü. Bu yüzden bana sonuçları internette görebileceğim bir protokol numarası veremedi. Birkaç gün sonra kendisini aramamı ve protokol numarasını almamı istedi.
Söylenen günde kendisini aradım, ancak ulaşamadım. Telefona çıkan görevliye durumu anlattım. Bu görevliden bilgi alan doktor hanım beni geri aradı ve protokol numarasına ulaşamadığını söyledi. Ama sonuçları, görevi olmadığı halde, beni mağdur etmemek için bir e-posta ekinde gönderdi. Fakat bu kez de gönderilen eki ne açabildim ne de kayıt edebildim. Mecburen “Evde Sağlık Hizmetleri” birimini tekrar aradım. Doktor hanımın bir ay süreyle başka bir yerde görevlendirildiğini söylediler. Durumu tekrar kendilerine aktardım ve kan testinin sonuçlarına nasıl ulaşabileceğimi sordum. “Bir yakınınız gelip buradan alacak” dediler. Bunu yapabilecek bir yakınım olmadığını söyledim. Bir kızım olduğunu ancak onun da benimle aynı hastalığı taşıdığını, var olan tek kız kardeşimin ise ancak yardımla yürüyebildiğini anlattım. Sanırım bu söylediklerim doktor hanıma iletildi. Zira kendisi beni tekrar aradı. Ona, Sağlık Bakanlığı’nın çok güzel bir hizmete imza atmış olduğunu, ancak prosedürdeki aksaklıkların bu hizmete gölge düşürdüğünü ifade ettim. Evde sağlık hizmeti verilen bazı hastaların, tıpkı benim gibi evrak takibi yapacak bir yakınları olmayabilir. Ama bu sorun, bence, kolaylıkla halledilebilir. Örneğin; yakını olmayan hastaların raporları, bedeli hasta tarafından ödenmek kaydıyla, kurye ile gönderilebilir. Ayrıca, protokol numarasına ulaşılsa bile hastanın evinde bilgisayar ve internet olmayabilir. Bu nedenle Devlet, önce herkesin evine bir bilgisayar ve internet bağlantısı götürmeden, verdiği hizmetin takibinin internet kanalıyla yapılmasını istememeli.
Doktor Hanım sonuçları bir kez de telefon kanalıyla yolladı. Bu defa sonuçlar biraz daha okunur durumdaydı. Doktor hanıma kendi inisiyatifi ile yaptığı yardımlardan ötürü çok teşekkür ediyorum. Ancak sonuçta elimde yazılı bir rapor yok. Sağlık Bakanlığı’nın kan vermek için hastaneye gidemeyen hastaların sonuçlarını kendilerine iletebilmek için daha gerçekçi bir yöntem geliştirebileceğinden eminim. Umarım yetkililer ve ilgililer bir kez de hastaların gözünden bakabilirler bu konuya…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş