Paylaş
Benim hastalığımın genel adı, musküler distrofi. Ne yazık ki, bu gibi kas hastalıklarının kesin bir tedavisi yok. Yalnızca düzenli fizyoterapi hastalığın ilerlemesini geciktiriyor ve hastanın kullanılabilir durumdaki kaslarını biraz daha uzun bir süre kullanabilmesini sağlıyor. Böylece, hastanın yaşam kalitesi bir nebze olsun arttırılmış oluyor.
Tek tedavi yöntemi fizyoterapi ya da fizik tedavi olan hastalık, tabii ki, yalnızca benimki değil. Benzer pek çok hastalık var. Ancak, Hükümet’in 18 Şubat 2015 tarih 29271 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’inden sonra bu tedaviye ulaşabilmek hiç de kolay değil.
Söz konusu Tebliğ ile tedavi seans sayıları kısıtlanmış, pek çok hastalık ise ödeme kapsamından çıkarılmış bulunuyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ uyarınca, Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının Kurum’ca bedelinin karşılanması için;
- 30 seansa kadar olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimince,
- 31-60 seansa kadar olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için en az bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin yer aldığı sağlık kurumu sağlık kurulunca (ayakta tedavilerde resmi sağlık kurulunca),
- 60 seans üzeri olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için en az bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin yer aldığı üçüncü basamak sağlık kurumu (Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri) sağlık kurulunca,sağlık raporu düzenlenmesi gerekmekte.
Türkiye'de fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmeti veren kurumların kapasitesi, hastaların gerçek ihtiyacını karşılamaya yetmiyor. Hastalar SGK veya Devlet hastanelerinde tedavi görebilmek için uzun süre beklemek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle, pek çok hasta sıkıntıya girerek katkı payı ödemeyi ve anlaşmalı kurumlarda tedavi görmeyi tercih ediyor. Ancak, 18 Şubat’ta yayınlanan Tebliğ ile ayaktan teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kurumlarında tedavi görmek iyice zorlaştı. Hastalar tedavilerini devam ettirmek için gereken raporu alabilmek için resmi sağlık kurumlarında bazen günlerce muayene ve değerlendirme sırası beklemekte, uzatma istemleri ise tedavilerinin resmi sağlık kurumunda devamı halinde kabul görmekte.
Ben ve kızım fizyoterapi tedavilerimizi katkı payımızı ödeyerek özel bir sağlık kurumunda devam ettirmeyi seçmiş bulunuyoruz. Bu nedenle bizim de tedavimizi devam ettirebilmek için yeniden rapor almamız gerekti. Bizden raporumuzu Ümraniye Devlet Hastanesi’nden almamız istendi. Önce 182’yi arayarak randevu istedik. On beş gün öncesinden 30.03.2015 tarihi için Fizik Tedavi bölümünden ikimizin adına arka arkaya iki randevu (14:30 ve 14:50) aldık. Bizi oraya götürecek vasıtayı ve yanımızda gelecek refakatçileri ayarlayıp randevu gününü beklemeye başladık.
Nihayet 30 Mart günü geldi ve biz güç belâ Ümraniye Devlet Hastanesi’ne ulaştık. Ek binada yerleşik Fizik Tedavi Bölümü’nü, zor da olsa, bulduk. İşlemler için kimliklerimizi uzattık ve hoş bir sürprizle karşılaştık. Ekranda yalnızca kızımın randevusu görünüyordu. Sekreter Hanım durumumuza üzülüp bize yardımcı olmak istedi ve ekranda konuyu araştırdı. Sonuçta benim randevumun Fatih Sultan Mehmet Hastanesi Cildiye Bölümü için verilmiş olduğunu gördü. Yapılabilecek bir şey yoktu. Sekreter Hanım, doktorun uygun görürse kaşeli bir kâğıt vermek suretiyle randevuyu onaylayabileceğini söyledi.
Doktor oldukça anlayışlıydı. Hastaneye ne kadar zor şartlarda ulaşmış olduğumuzu fark etti ve kaşeli kâğıdı verdi. Böylece ben de kurul muayenesine hak kazanmış oldum. Raporlarımızın çıktılarını almak üzere Kurul Bankosu’na gittiğimizde elimize iki küçük kâğıt tutuşturdular. Bunlara göre kızım 29 Nisan'da yeniden Heyet'e girecek, bense Çemberlitaş İl Sağlık Müdürlüğü'ne gidecektim. Tekrar anlattık isteneni. Memurlardan birisi itiraz etti: “Bizim verdiğimiz raporla özele gidemezsiniz...” dedi. “Kimin verdiği raporla gideriz?” diye sorduk, “Biz Medula'ya giremeyiz.” cevabını aldık. “Burası devlet hastanesi değil mi? Siz giremezseniz kim girebilir? Söyleyin oraya gidelim.” dedik ve o memurdan yanıt alamadık. Bu arada diğer memur çıktıları verdi. İmzalar ve kaşeler tamamlandı 30 seanslı tedavi için rapor alınmış oldu.
Kızımın ve benim üzerlerinde hastalığımızın ilerleyici ve iyileşmez olduğu belirtilmiş raporlarımız var. Bizi ve bizim gibi diğer hastaları tekrar tekrar Heyet'e sokmak; hem bizlere eziyet etmek hem de doktorlara gereksiz iş yüklemek neden? Benim aklım fazla dolambaçlı çalışmaz. Acaba onun için mi anlayamıyorum?
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş