1985 yılında İstanbul’da kurulan Türkiye Yayıncılar Birliği, ülkemizin en eski yayıncı birliği. Türkiye’de yayıncılık sektöründe faaliyet gösteren yayıncıları ve yayın dağıtımcılarını temsil eden Birlik, halen 400’ ün üzerinde üyeye sahip bulunuyor. Birliğin başlıca amaçları:
Yayıncılık mesleğini geliştirmek, kaliteli basılı yayın yapılmasını sağlamak
Mesleki sorunlara çözümler üretmek, bu amaçla ilgili bakanlıklar ve resmi/sivil tüm kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak
Kamuoyunu ve üyelerini aydınlatmak, üyelerinin ve yayıncıların haklarını korumak ve desteklemek
Kardeş kuruluşu YAYBİR (Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği) aracılığı ile korsan yayıncılıkla mücadele etmek
Düşünce ve ifadeleri söz, yazı, resim ve başka yollarla açıklama ve yayımlama özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına çalışmak
Kültür, edebiyat ve sanatın geliştirilmesi ve yayılmasına yardımcı olmak
Ülkemizin uluslararası boyutta büyük bir yayıncılık merkezi haline getirilmesi için çaba göstermek
Kitap okumanın yaygınlaştırılması ile toplumsal ve bilimsel araştırmanın özendirilmesine çalışmak
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin iki yılda bir düzenlediği Türkiye Yayıncılık Kurultayı’ nın on birincisi 5-6 Haziran 2024 tarihlerinde Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Kurultay’ da iki gün boyunca; kamu desteği ve mevzuat, yapay zekânın yayıncılığa etkisi, okuma kültürü bağlamında yeni eğitim müfredatı, kültürel ifadelerin çeşitliliği bağlamında yazma ve yayınlama özgürlüğü, günümüzde okurun ve okuma alışkanlıklarının değişimi, e-ticaret ve çoklu satış kanalları gibi önemli başlıklar tartışıldı. Kore Yayıncılar Birliği Başkanı Chulho Yoon, başarılı bir yayıncılık örneği olarak Kore yayıncılık sektörünün gelişimiyle ilgili bilgi ve deneyimlerini sektörle paylaştı. İlk kez profesyonel buluşmaların da gerçekleştiği Kurultay’ da baskı, kâğıt, dijital platform ve sektöre yönelik teknolojik çözüm firmaları yayıncılarla bir araya gelerek sunumlar yaptılar.
Haberin Devamı
Kurultay’ da -özetle- aşağıdaki konularda görüş birliğine varıldı:
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) değişiklik taslağı, özellikle dijital korsanlığa karşı düzenlemeleri önceleyen haliyle gündeme alınarak yasallaşmalı; telif hakkıyla korunan eserlerden şahsi kullanım amaçlı çoğaltım yapılmasının karşılığındaki tazminat bedelleri (“copyright levy”ler) hak sahiplerine dağıtılmaya başlanmalıdır.
Fiziki kütüphaneler sayıca artırılmalı, tüm ülkeyi kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır.Kütüphaneler, kitap okumayı teşvik edecek yapıda okurun ihtiyacına yönelik olarak düzenlenmeli ve koleksiyonlarda bütçe ve yayın çeşitliliği artırılmalıdır. Kamusal alanda kütüphane ve kitaplık imkanları oluşturulmalı; cezaevleri, şehir hastaneleri gibi yapılar bu kapsama dahil edilmelidir ve kitap alım bütçeleri bu kapsamda genişletilmelidir. Yayıncılık çeviri destekleri, ilk kitap destekleri gibi teşvik ve destekler çoğaltılmalıdır.
Okuma kültürünü önceleyen ve derinlikli okumanın esas alındığı bir eğitim ve müfredat sistemi hayata geçirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı, yeni kabul edilen müfredatta okuma kültürünü önceleyerek öğretmenlerin, ebeveynlerin ve çocukların okuyacağı kitapları seçme hakkını gözetmelidir. Müfredatın oluşturulmasında, devlet kurumlarına olduğu kadar; yayıncılara, yazarlara, eğitimcilere de aynı oranda iş düşmektedir. Bütün ilgili kurum, kuruluş ve uzmanların bir arada çalışarak çocuklara ve gençlere ulaşmanın yeni yollarını aramaları gerekmektedir.
İmzacısı ve tarafı olduğumuz UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’ nin temel maddelerinden biri olan düşünce ve ifade özgürlüğüne her anlamda sahip çıkılmalıdır. Yazma ve yayınlama özgürlüğü, kapsayıcı ve çeşitliliğe sahip bir yayıncılık için temel koşuldur.
Kitabın biçimleri çeşitlendikçe (basılı kitap, e-kitap, sesli kitap) okuma eyleminin kendisi de çeşitlenmektedir. Farklı okuma biçimleri, okuma kulüpleri ve grupları aynı zamanda okurluğu da çeşitlendirmektedir. Sektörün gelişiminde yayın çeşitliliği ve tüm okurlara ulaşabilmek son derece önemlidir. Dijital yayıncılık dünyada büyüme trendinde olmaya devam etmektedir. Türkiye’de de yayıncılık sektörünü geliştirmek adına dijital imkanlar, yeni bir kanal ve yeni bir büyüme fırsatı olarak görülmelidir.
Türkiye Yayıncılık Sektörü, tüm dünyada devam eden değişimi yakından takip etmekte ve kendini, giderek artan ve çeşitlenen satış kanallarında, dinamik olarak gelişmektedir. Bu çerçevede Sektör’ ün, dijital pazarlamanın öne çıktığı global yapıya da uyumlanması gerekmektedir.
E-ticaret platformları ve satış kanalları, sektör paydaşlarıyla iş birlikleri geliştirerek kitabı bir kültür ürünü olarak teşvik edecek uygulama ve kampanyaları özendirmelidir.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin almış olduğu bu kararların tümüne katılıyorum. Ancak benim de kendilerinden naçizane bir önerim olacak. Öncelikle bilmeyenleriniz için tekrarlamak isterim: Ben bir kas hastasıyım. 45 yaşıma kadar 10 parmak daktilo yazabilirken, bugün ancak tek parmakla -o da Mouse ile- bilgisayar kullanabiliyorum.
Eskiden beni en iyi dinlendiren şey, kitap okumaktı. Ama artık sayfaları çeviremediğim için hiç kitap okuyamıyorum. Ve bir gazeteci olarak, bu eksiklik beni çok üzüyor. Acaba yayınevleri, benim gibi kollarını ve ellerini gerektiği gibi kullanamayanların da yararlanabilmeleri için, hiç olmazsa bazı kitapları bilgisayardan okunabilecek şekilde de sunamazlar mı satışa?
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...