Paylaş
Bilmem aramızdan kaç kişi hatırlıyor ama bundan tam bir yıl önce bugün 24 yaşında gencecik bir kadın eski kocası tarafından öldürüldü. Ne ilk kadın cinayetiydi bu ülkemizdeki, ne de son…
Oysaki Esra ve katili olan eski kocası Tolga birbirlerini severek evlenmişlerdi. Üstelik bu evliliği Esra’nın ailesinin karşı çıkmış olmasına rağmen gerçekleştirmişlerdi. Esra’nın ailesinin bu evliliğe karşı çıkmakta ne kadar haklı olduğu kısa süre içinde doğrulanmış, yeni evli çift hemen her konuda anlaşmazlık yaşamaya başlamıştı. Aralarına katılarak evliliklerini taçlandıran güzeller güzeli kızları bile bu anlaşmazlıkların sona ermesini sağlayamamış ve genç çiftin birlikteliği boşanma ile sonuçlanmıştı. Mahkeme küçük kızlarının velâyetini Esra’ya vermişti.
Esra, mahkeme sürecinde kızını da alarak baba evine dönmüştü. Ailesinin ifadesine göre, Ocak 2016’da ayrı yaşadığı kocası tarafından kaçırılmış ve yaklaşık bir, bir buçuk ay süre ile alıkoyulmuştu. Kocası tarafından tehdit edildiği için hakkında koruma kararı bulunuyordu. Buna rağmen Tolga’nın kızını görmesine izin verilmişti. Bu sebepten her pazar kızını almak üzere eski eşinin ailesinin evine geliyordu.
29 Mayıs 2016 Pazar günü Tolga yine kızını almak üzere üvey kardeşi Serdar ile birlikte Esra’nın Balıkesir’in Edremit ilçesindeki baba evine gitti. Esra çocuğu teslim etmek için apartmanın önüne çıktı. Ve eski kocası onu cebinden çıkardığı bıçakla yaralayarak kızını da aldı ve kardeşiyle birlikte kaçtı.
Esra ikisi kalbinden, biri de göğsünden olmak üzere üç bıçak darbesi almıştı. Hemen Edremit Devlet Hastanesi’ne götürüldüyse de yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı…
24 yaşında, hayata yeni başlaması gereken gencecik bir kadın ölmüş; henüz 25 yaşında olan genç bir baba katil olmuş; yirmi aylık bir bebek annesiz ve babasız kalmıştı.
Esra’nın annesi -polisin önerisi ile- olay sırasında cep telefonu ile bir çekim yapıyordu. Ancak böylesi bir durumla karşılaşabileceğini hiç mi hiç getirmemişti aklına.
Tolga olaydan üç gün sonra polise teslim oldu. Kaçarken yanında götürmüş olduğu kızı ise anneannesine teslim edildi. Tolga ve olayda kendisine yardım ettiği öne sürülen Serdar hakkında Burhaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. İlk dava 13 Ocak 2017’de görüldü. Sanık Tolga mahkemedeki ifadesinde boşandığı eşini tasarlayarak öldürmediğini öne sürdü ve “Ani bir öfke ile oldu. Tahrik indiriminden yararlanmak istiyorum.” dedi. Sanık Serdar ise kendisinin olayla bir ilgisi bulunmadığını söyleyerek suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme 29 Mart 2017 tarihine ertelendi.
Acaba neden kimse “20 aylık çocuğunu almaya giden bir babanın cebinde bıçak ne arıyor?” diye sormadı?
29 Mart’taki duruşmada da herhangi bir karar alınamadı ve mahkeme 24 Mayıs tarihine ertelendi. 24 Mayıs’ta Burhaniye Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, zanlıların indirimsiz cezalandırılmalarını istedi. Duruşmada ise, yine, herhangi bir karar alınmadı ve mahkeme 30 Haziran tarihine ertelendi.
Sanıklardan Tolga tutuklu, Serdar ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Konu, Gövem Ailesi adına Sinem Irgat tarafından takip ediliyor. Irgat, Esra Gövem davasının “emsal” teşkil etmesi için uğraştıklarını söylüyor.
kadincinayetleri.org adresli web sitesinde, 2010 yılından itibaren medyaya yansıyan kadın cinayetlerinin haritası çıkarılmış durumda. Site yetkilileri, Türkiye’de kadın cinayetleri konusundaki resmi verilere ulaşmanın çok zor olduğunu; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’na yapılan bilgi edinme başvurularının sonuçsuz kaldığını; bu yüzden çalışmalarının medyaya yansıyan kadın cinayetleriyle sınırlanmış bulunduğunu söylüyorlar.
Söz konusu sitede yer alan araştırma sonuçları, Türkiye’de 2010 yılından günümüze kadar 1675 kadının öldürüldüğünü gösteriyor. 695 kadın kocası, 112 kadın eski kocası, 50 kadın dini nikâhlı kocası tarafından öldürülmüş; 187 kadının katili ise erkek arkadaşı. 71 kadın babası, 71 kadın da erkek kardeşince katledilmiş. Bir akrabası tarafından öldürülen kadın sayısı 85, saldırıya uğrayarak öldürülen kadın sayısı ise 69. Bu kadınlardan 362’sinin niçin öldürüldükleri bilinmiyor. 290 kadın tartışma/kavga sonucunda, 139 kadın aldatılma şüphesiyle, 155 kadın boşanmak/ayrılmak istediği için, 110 kadın ise erkeğin barışma isteğini reddettiği için öldürülmüş. 90 kadın namus/töre cinayetine kurban gitmiş, 57 kadın da kıskançlık nedeniyle öldürülmüş. Cinsel saldırıya uğrayarak öldürülen kadın sayısı ise 43.
Biliyoruz ki, bu cinayetlere verilen cezalar caydırıcı değil. Nefsi müdafaa dışında hiçbir neden “cinayeti hafifletici sebep” sayılamaz. Kadın cinayetlerinin katillerine hiçbir şekilde ceza indirimi uygulanmamalıdır. Doğru olan bu cinayetlerin faillerinin ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması ve hiçbir aftan da yararlandırılmamasıdır.
Bir adam çocuğunu almaya giderken neden cebinde bıçak taşır? Cebinde bıçak taşıyan bir adamın tasarlayarak öldürmediğini öne sürüp, "Ani bir öfkeyle oldu. Tahrik indiriminden yararlanmak istiyorum." diyebilme hakkı olabilir mi?
Umarım 30 Haziran’daki duruşmada bu gerçek göz ardı edilmez. Ve umarım, 30 Haziran’da tüm kadın cinayeti davalarına emsal teşkil edebilecek bir karar çıkar…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Not: Bu yazının hazırlanmasında Sinem Irgat’ tan alınan bilgilerden ve kadincinayetleri.org adresli web sitesinden yararlanılmıştır.
Paylaş