Paylaş
4 Nisan tarihinde yayınlanan, otizm konulu, “Farkında mıyız?” başlıklı yazımın ardından aldığım bir e-postayı paylaşarak başlamak istiyorum bugün söyleyeceklerime.
Bu e-postayı gönderen sevgili okuyucum Nuray Şeker, şöyle yazıyor:
“Ben otizmzede annelerden biriyim. Masraflı özel dersler, konuşma terapisi, duyu terapisi, sosyalleşmesi için uğraşlar, spor yapması, yemek seçmesi… Bunların hepsi masraflı şeyler... Sevgili devletimiz karı koca memuruz diye destek vermiyor. Hadi onu da geçtim memur ailelerin (annelerin) ücretli izne ayrılabilmesi için refakat raporu gerekliymiş. Doktorumuza sordum, ‘yok öyle bir şey’ diyerek yazmadı tabii. Bu konuda bilginize ve yardımınıza ihtiyacım var.
Hindistan’da bile otizmli meleklerimiz tam gün eğitim alırken, canım ülkem bu kadar mı aciz? Onlar günde sekiz saat eğitim alıyor, bizim meleklerimiz ayda sekiz saat... Devede kulak...
Tohum Otizm Vakfı’nı aradım. Bursa başvuramıyorum bile, asgari ücretten fazla maaş aldığım için… Orada eğitim aldıramıyorum yıllık ücret 56 milyar TL olduğu için…
Allah bütün özel annelerin yardımcısı olsun. Sevgiler...”
Sevgili Nuray Şeker’in mesajı iki önemli konuyu birlikte barındırıyor içeriğinde. Birinci konu, zihinsel engellerin aşılmasının tek yolu olan eğitim. Otizm ve benzeri engel durumlarında tek tedavi yöntemi eğitim. Çoğu kez eğitimin ömür boyu sürdürülmesi gerekiyor. Bu çocuklar ilgi ve eğitimle inanılmaz ölçüde ilerleme kaydediyorlar. 15 yaşındaki Ayberk Aksu, bu ilerlemenin en güzel örneklerinden biri. (http://webtv.hurriyet.com.tr/3/57990/0/turkiye-nin-ilk-otistik-modeli)
İkinci konu ise, bir engellinin insanca yaşayabilmesi için ihtiyacı olan para. Engelli bir çocuk ya da yetişkin için, engelsiz bireylere oranla, her zaman daha fazla harcama yapılması gerekiyor. Bu konu ile ilgili olarak daha önce almış olduğum bir mesajı da bu vesile ile paylaşmak istiyorum sizlerle. Mesajın sahibi Nilgün Hanedar:
“Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Ben de sizin gibi kas hastası bir vatandaşım. Uzun yıllardır özel sektörde çalışmaktayım. Hastalığım sizin de bildiğiniz gibi ilerleyen bir hastalık; son yıllarda sabahları beni hazırlayıp işe gönderen yardımcım sayesinde çalışma hayatımı sürdürüyorum. Aynı işyerinde çalıştığım bir arkadaşla birlikte işe gidip geliyorum. Üç yıl sonra emeklilik hakkımı kazanacağım; fakat emekli olmaya çok korkuyorum. Zira sadece evde bakımımla ilgilenen yardımcının asgari ücreti ve sigortası 1.500 TL tutuyor. Emekli olunca evden hiç dışarı çıkmadığımı farz etsek oturduğum evin kirası, yakıt masrafı, elektrik faturası gibi giderler de günlük yaşamımı devam ettirebilmemi sağlayan yardımcımın masraflarına eklenince sadece hayatta kalmak için en az 2.500 TL'ye ihtiyacım var. Emekli olsam elime 1.200 TL'den fazla geçmeyecek. Devletimizin bu konuda, hayatı boyunca çalışıp vergisini ödemiş olan biz engellilere emekli olunca kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmemiz için önerdiği yol nedir? Fikir verebilirseniz sevinirim.”
Gördüğünüz gibi, durum hiç de içler açıcı değil. Devletimizin engellilerle ilgili yardım politikalarını gerçekçi bir şekilde gözden geçirmesi gerekiyor. Çalışıp ekonomiye katkıda bulunan, vergi ödeyen engelliler ya da engelli aileleri cezalandırılmamalı.
İki yıl kadar önce, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca düzenlenmiş, kas hastalıkları ile ilgili bir toplantıya katılmıştım. O toplantıya katılan kas hastaları arasında 50 yaşlarında emekli bir bayan vardı. Toplantıya tekerlekli sandalye ile katılmıştı. Yalnız yaşadığını, evinde duvarlara tutunarak yürüyebildiğini ancak elinde hiçbir şey taşıyamadığını anlattı. Yemeğini mutfakta ayakta yediğini söyledi. Emekli maaşı asgari ücretin üçte ikisinden fazla olduğu için yardım alamıyordu. Bu yüzden, yardımcı alabilmesi olanaksızdı. Aradan iki yıl geçti. Kas hastalıkları ne yazık ki tedavisi olmayan, ilerleyici hastalıklar. Kim bilir durumu nasıl şimdi o bayanın? Aslında o toplantıdan bu yana sık sık düşünüyorum bunu. “Ya benim gibi o da kendi kendine oturup kalkamıyorsa?” diyorum. Ben ancak iki yardımcı ile sürdürebiliyorum yaşamımı. Bunun maliyetinin ne olduğunu ise sizlerin takdirine bırakıyorum.
İşte bu yüzden, engellilerle ilgili yardım politikaları tekrar gözden geçirilmeli diyorum. Bütün ömrünü çalışarak geçirmiş engelliler, emekliliklerinde sefalete terk edilmemeli…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş