Paylaş
Tasarım endüstrisinde ırktan cinsiyete her kesişim noktasında kapsayıcılık için gittikçe büyüyen bir talep bulunuyor; ancak fiziksel engellere sahip kişiler potansiyel bir pazar olarak görülmüyor. Tasarımcılar erişilebilirliği dijital tasarım alanlarında bir öncelik haline getirmeye başlamış olsa da bütünsel tasarım kapsayıcılığını uygulamaya yeni başlayan pek çok tasarım sektörü -moda sektörü gibi- bulunuyor.
Engellilere yönelik moda tasarım uzmanı Stephanie Thomas, “Tüketici olarak değer vermediğiniz insanları göremezsiniz; göremediğiniz insanlar için tasarım yapmanız da mümkün değildir.” diyor ve tasarımcıları hedef pazarlarını yeniden gözden geçirmeye davet ediyor.
Tüm engelli bireylerin aynı olduğu ve aynı ürünlere ihtiyaç duyduğu fikrinin geçmişte kaldığını söyleyen Stephanie Thomas’ ın tasarımları, engelli müşterilerin benzersiz ihtiyaçları konusunda farkındalık kazandırmış bulunuyor. Tasarımın işleve göre uyarlanabileceğini savunan Thomas, “Oturan vücut tipine sahip bir bireyi (yani tekerlekli sandalye kullanıcısını) giydirme süreci, engellere sahip bireyler için tasarımın önemli bir kolu. Arka ceplerde perçin ve kalın dikiş kullanımı tekerlekli sandalye kullanıcılarında dayanılmaz vücut berelenmelerine neden oluyor; aynı zamanda giysi bedenlerinin kişinin sandalyeden başka bir yere geçişine uygun şekilde tasarlanması gerekiyor.” diyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya çapında yaşamını sürdüren 3,1 milyarın üzerinde engelli bireyin 8 trilyon dolar düzeyinde kümülatif harcanabilir geliri bulunuyor. Bu durumda tasarımcıların, fiziksel engellerle yaşayan müşterilerin yeni ürünler alacak parasının olmadığına yahut daha da kötüsü, alışverişe engeli bulunmayan müşteriler kadar ilgi duymadıklarına dair yaygın mitleri aşmaları gerekiyor.
Güney Afrikalı Moda Tasarımcısı Balini Naidoo, benzersiz bir Braille tanımlama sistemini giyim markasıyla bütünleştirerek görme engellilere yardımcı olmayı ve aynı zamanda tasarım dünyasında engellilik ile ilgili farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Modacı, “Balini” markalı ürünlerinde görme engelli bireylerin giysinin rengi, bedeni, yıkama talimatları ve stil tanımını anlamalarına yardımcı olacak Braille baskılı etiketler kullanıyor. “Kim olursa olsun herkes iyi görünmek ister.” diye düşünen tasarımcı; markasının görme engelli bireylerin kendi moda zevklerine göre seçim yapabilmelerinin onlara güven verdiğini düşünüyor.
Engellilere yönelik tasarım yapan diğer yenilikçi markalar ise oturan vücut tipleri için giysiler yaratan IZ Adaptive ve engelli kadınların da kullanabileceği evrensel tasarımlara imza atan Kintsugi Clothing. Kintsugi kelimesi Japonca’ da “kırık çanak çömleği altın yaldız kaplanarak tamir edilmiş şekliyle gören bir sanat formu ve felsefesi” anlamını taşıyor. Firma yöneticileri web sitelerinde şirketlerini tanıtırken; bir metafor olarak derin bir anlamı olan bu kelimenin bizlere yaşamımız süresince hem fiziksel hem duygusal olarak pek çok yara aldığımızı ancak bu yaraların bizi zayıflatıp çökertmediğini, aksine geliştirdiğini hatırlattığını söylüyorlar.
Tommy Hilfiger da bu “uyarlanabilirlik” hareketine katılarak, “Tommy Adaptive” markasının lansmanını yapmış bulunuyor. Markanın web sitesinde, yeni tasarımlarının arkasında yatan hedefler şöyle açıklanıyor: “Kendi kişisel deneyimleri ve Tommy’ nin otizmli çocuklarla olan geçmişinden ilham alan ekibimiz gerçekten işe yarayan çözümler ortaya koymak için tasarım sürecini yeniden gözden geçirdi.” Marka, giyinmeyi daha kolay hale getirmek üzere tek elle kapanan, geniş açıklıklara sahip ve oturma opsiyonu içeren giysileri ön plana çıkarıyor.
Ancak ne yazık ki bu ürünler henüz Türkiye pazarına girmiş değil.
Tüketicilerin yaşam kalitesini gerçekten kapsayıcı bir biçimde iyileştirmek için tüm alanlardaki tasarımcılar ve üreticilerin uyarlanabilirlik talebine duyarlı olmaları gerekiyor. Bu büyüyen talebe karşılık vermek için, yenilikçi tasarımcıların kalıpların dışında düşünmeleri ve daha önce kimsenin üzerinde çalışmadığı teknolojiler, ürünler ya da fikirler yaratmaları gerekiyor. Tasarımcılar; teknoloji ve tasarımın mevcut durumunun ne olduğuna bakıp gelecek için tasarlamak yerine, alternatif bir yol seçebilirler. Bu yol da “yapılmamışı keşfedip, daha önce kimsenin hayal etmediği bir gelecek yaratmak” olarak tanımlanabilir.
11 Mart 2014 tarihinde İTÜ Taşkışla Kampüsü’ nde “Engelli Bireyler İçin Giysi Tasarım Çalıştayı” gerçekleştirilmişti. Ben de bu Çalıştay’ ın izleyicileri arasındaydım ve 17 Mart 2014 tarih ve “Engelliler İçin Engelsiz Giysi Çalıştayı” başlıklı yazıma bu etkinliği konu almıştım. Söz konusu çalışma ile ilgili olarak İTÜ yetkilileriyle yapmış olduğum son görüşmede; ev tekstili konusunda Zorlu Grubu ile görüşülmeye başlandığını, hatta örnek ürün tasarlandığını ancak pandeminin süreci zora sokmuş olduğunu öğrendim. O günlerde beni çok heyecanlandırmış olan bu projenin yeniden gündeme gelmesini ve en kısa süre içinde somut bir sonuca ulaşmasını diliyorum.
Umarım çok uzak olmayan bir gelecekte Türkiye’ de de evrensel moda tasarımı yaygınlaşır ve biz engelliler hem kullanması kolay hem modaya uygun giysilere kavuşabiliriz.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş