Paylaş
Çoğunuzun bildiği gibi, iş hayatıma Türkiye İş Bankası A.Ş.’ nin bir bağlı kuruluşu olan Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş.’ nde başladım ben. İlk banka hesabımı Türkiye İş Bankası’nda açtım ve hâlâ aynı hesabı kullanıyorum. Demem o ki, İş Bankası her zaman hayatımın önemli bir parçası oldu.
Yıllar geçtikçe kas hastalığım da ilerledi. Vücudumun şekli iyice bozuldu; omuzlarım kalçama değer oldu. Bu durum arkama dayanmama engel oluyor, eğri büğrü oturmaktan sürekli belim ve sırtım ağrıyordu. Sonra bir gün, bir mucize oldu. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’ nin bir toplantısında Prof. Dr. Hülya Kayserili ile tanıştım. Kendisi hem Koç Üniversite Akademik Kadrosu’ nda yer alıyor hem de yeni kurulan Koç Üniversitesi Hastanesi’ nde görev yapıyordu. Beni hastaneye davet etti ve ben orada, geçireceğim bir omurga operasyonu sonucunda yeniden dik oturabileceğimi öğrendim.
Hiç tereddüt etmeden önerilen ameliyatı oldum ve dimdik bir vücuda kavuştum. Ameliyatım, geçen yıl, Avrupa’da saygın bir tıp dergisinde yayımlandı. Zira bu ameliyat benim yaşımda ve benim durumumda bir kas hastasına dünyada ilk kez yapılıyordu.
O günlerden sonra Koç Üniversitesi Hastanesi de hayatımın önemli bir parçası haline geldi. Bir süre önce, yaşamımda büyük yer tutan bu iki kurumun -Koç Üniversitesi ve Türkiye İş Bankası- iş birliği ile bir Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma ve Uygulama Merkezi kurulduğunu öğrendiğimde gidip görmek ve öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.
21. Yüzyılın ilk salgını olan İnfluenza A HIN1’i yaşarken 2010 yılında kurulan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından üç ana zorlu araştırma alanı belirlenmiş. Ortaya çıkan enfeksiyonlar bu üç büyük zorlu alandan biri imiş. Bu karar ile 2015 yılında tamamlanan hastane binasının yapımına Biyogüvenlik Seviye (BSL-3) laboratuvarı da dahil edilmiş.
Ortaya çıkan virüslerin yanı sıra küresel bir halk sağlığı sorunu haline gelen antimikrobiyal direncin giderek artmasıyla, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Birimi bu alanı da araştırma gündemine almış.
2019 yılı sonunda başlayan 21. Yüzyılın ikinci salgını Covid-19 pandemisinin beklenmedik bir morbidite (tıp dilinde hastalık) ve mortalite (ölüm) ile yayılması, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye katkı sağlama çabalarını hızlandırmış. Konu ile ilgilenen çekirdek ekip araştırma kapasitesini artırmak için çalışmalarını sürdürürken, Türkiye İş Bankası ekibe 25 milyon TL. hibe ve paha biçilmez motivasyon desteği sunmuş. Bu yüksek motivasyon; ekibin araştırma, eğitim ve bilgiyi yayma kapasitesine hız kazandırmış.Koç Üniversitesi-İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KUISCID) kurulduğu günden bu yana enfeksiyon hastalıklarını anlamak, tedavi etmek ve önlemek üzerine geniş kapsamlı bilimsel araştırmalar yürütüyor. Ve bunu yaparken, laboratuvar ve klinik düzeyde bulgular arasında bir köprü oluşturmayı hedefliyor. Merkez çok farklı disiplinleri bir araya getiren, hasta başındaki işlemlerden (sahadan) laboratuvar çalışmalarına uzanan çok yönlü bir yapıya sahip. Merkez’in Direktörü, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ender Ergönül, yeni enfeksiyonların dünyanın zorlu bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylüyor. Profesör Ergönül; Nobel ödüllerinin üçte birinden fazlasının enfeksiyonlar ve bağışıklık alanında veriliyor oluşunun, konunun bilimsel gelişimdeki önemini gösterdiğini ifade ediyor. Görüşmemiz esnasında, ödüllü, kıdemli ve çok değerli bir doktor olan Profesör Ergönül’ ün ülkemiz için büyük bir şans olduğunu gördüm ve kendisini tanımaktan onur duydum.
Yaşamımda önemli yeri olan bu iki saygın kuruluşun iş birliği, inanıyorum ki; enfeksiyon hastalıklarının teşhisi ve tedavisi konularında yenilikçi çözümler üretilmesini sağlayacak. Ve yine inanıyorum ki, bu iş birliği diğer kurum ve kuruluşlar için de olumlu bir örnek olacak…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş