Dünyaya erişmek istemez misiniz?

Ufukta engelsiz erişim için tüm kapıları açacak yeni bir uygulama görülüyor. Seyahat eden engelliler bu uygulama sayesinde yaşadıkları pek çok sorunu geride bırakmış olacak.

İrlanda’lı Matt McCann, 2012 yılında Londra’ya bir seyahat yapmak istiyordu. Serebral Palsi’li olduğundan kalacağı yerleri özenle seçmek durumundaydı. Özellikle kullandığı tekerlekli yürüteç açısından erişilebilir bir otel olmalıydı konaklayacağı. Biraz araştırma yaptıktan sonra uygun bir otel buldu. Kendisi için en mükemmel konaklama mekânını seçtiğini düşünen Matt, otelin önüne geldiği zaman büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.

Otel, uzaktan-yakından, hiçbir şekilde internette belirtilen erişilebilirlikte değildi. Otelin ana girişi merdivenliydi. Bu yüzden içeri girip otel resepsiyonuna ulaşabilmesi oldukça zor oldu.  Odasına geldiğinde ise, kapı girişi dar olduğundan, tekerlekli yürüteciyle içeriye giremedi. Bunun çok önemli bir problem olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Matt ve arkadaşı

KC Grant otele ödemiş oldukları parayı geri istediler ve oradan gerçekten “erişilebilir” bir otel bulabilmek için ayrıldılar.

Bu deneyim Matt’i erişilebilirlikle ilgili bilgi eksikliğinin nasıl giderilebileceği konusunda düşünmeye yöneltti. Ona göre problem, otellerin “tekerlekli sandalye için erişilebilirlik” durumunu nasıl tanımladıkları ile ilgiliydi. Oteller genellikle kendilerini “tekerlekli sandalye için erişilebilir” olarak tanımladıklarında, özellikle ve yalnızca odaları temel alıyorlardı. Otelin dışı ya da restoranı ve barı gibi ortak kullanım alanları konusunda erişilebilirlik bilgisine nadiren rastlanabiliyordu. Otel sahipleri ya da yöneticileri ne düşünürlerse düşünsünler, bu alanlara erişim odalara erişim kadar önemliydi ve genellikle engelli bireylerin seyahat planlarında çok önemli rol oynuyordu. 

Matt McCann’in 2012 yılında Londra’da yaşadığı bu deneyim onu erişilebilirlik konusunda herkesin yararlanabileceği bir uygulama geliştirmeye yöneltti.

Bu otel “tekerlekli sandalye için erişilebilir” tanımının ne anlama geldiğini bilmiyordu. Ve Matt “Access Earth” (Dünyaya Eriş) uygulamasını geliştirdi.

Access Earth erişilebilir lokasyonların aranabildiği, bulunabildiği ve eklenebildiği bir web platformu. Access Earth kendisini; “Biz dünyanın erişilebilirlikle ilgili en erişilebilir platformuyuz” diye tanımlıyor. Bu Platform insanlara, ulaşmak istedikleri noktanın erişilebilirliği konusunda kaygı duymadan, farklı alanlarda ve yerlerde yeni maceralara yelken açabilme olanağı sağlamak istiyor. Bu isteğini de binaların ve diğer lokasyonların erişilebilirliği konusunda güvenilir ve güncel bilgi sunarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Amaç: dünyayı herkes için erişilebilir bir yer yapabilmek…

Access Earth henüz tamamlanmış değil. Uygulamanın tamamlanmış sitesinin ne zaman faaliyete geçeceğini görmek ya da uygulamaya erişilebilir bir lokasyon eklemek için siz de Access Earth’e kayıt olabilirsiniz. Ben kayıt oldum ve uygulamaya İstanbul için iki erişilebilir lokasyon ekledim: Caddebostan Kültür Merkezi ve Tepe Nautilus AVM. Bundan sonra da, vakit buldukça söz konusu web sitesine girip İstanbul’daki bildiğim erişilebilir mekânları uygulamaya eklemeye çalışacağım.

Haydi, gelin hepimiz katkı verelim erişilebilir bir dünya yaratabilmek için…

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…