Paylaş
Her yıl 24-28 Nisan tarihlerinde anılan “Aşı Haftası” nın amacı, her yaştan insanı hastalıklara karşı koruyabilmek için aşılanmayı teşvik etmek. Aşılama milyonlarca insanın yaşamını kurtaran en başarılı, etkili ve düşük maliyetli sağlık müdahalelerinden biri. Ancak günümüzde, hâlâ, dünyada yaklaşık yirmi milyon aşılanmamış veya eksik aşılı çocuk bulunuyor.
Dünya Aşı Haftası ilk kez 2012 yılında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bölgesinde 180’den fazla ülkenin katılımıyla eş zamanlı olarak benimsenmiş durumda. DSÖ’ nin tüm devlet temsilcilerinin katıldığı Dünya Sağlık Asamblesi’ nin Mayıs 2012 tarihli toplantısında; aşılanmanın yararları konusunda küresel ve yerel farkındalığa yol açması, toplumun aşılama hizmetlerini kabulünü ve talebini artırması, politik kararlılığın geliştirilmesi, aşıların bireylere ulaştırılması için ek fırsat sağlaması ve sonuç olarak aşılanma kapsayıcılığının artırılmasına katkıda bulunacağı gerekçeleriyle, Nisan ayının son haftasının Aşı Haftası olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı.
Dünya Aşı Haftası’ nın nihai amacı, daha fazla insanın aşı ile önlenebilir hastalıklardan korunmasının, daha mutlu ve sağlıklı yaşam sürdürmelerinin sağlanması. Bağışıklama, birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemli bir bileşeni ve tartışılmaz bir insan hakkı. Aşılama sayesinde her yıl milyonlarca hayat kurtarılıyor ve bu bağlamda en başarılı maliyet etkin sağlık müdahalelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bağışıklama ile her yıl difteri, tetanos, boğmaca, grip ve kızamık gibi hastalıklardan 2-3 milyon yaşam kaybı önleniyor. Dünya genelinde, Çocuk Felci virüsüne bağlı vakalar, 1988'den bu yana, %99'un üzerinde bir düşüş göstererek, 125’ten fazla ülkede tahmini 350.000 vakadan 2023 yılında sadece iki ülkede 10 vakaya gerilemiş durumda. Kızamık aşılamasıyla 2000-2021 yılları arasında 56 milyon ölüm önlenmiş; Kızamıkçık vaka sayılarında da %97 azalma sağlanmış; 2000 yılında 102 ülkeden 670.894 kızamıkçık vakası bildirilmişken, 2018 yılında 151 ülkeden yalnızca 14.621 vaka bildirilmiş bulunuyor.
İnsanlık tarihinde büyük salgınlara ve ölümlere yol açan pek çok hastalık, günümüzde; aşılamanın bir zaferi ve aşının gücü olarak, artık görülmüyor. Örneğin çiçek hastalığı 1977 yılından itibaren, aşılama sayesinde tamamen yok edilmiş durumda. Hastalık etkeninin yok edilmesi üzerine, çiçek aşısı uygulamalarına ihtiyaç kalmadığından, 1987 yılında aşılaması tüm dünyada durdurulmuş bulunuyor.
Yine çok önemli bir çocukluk çağı bulaşıcı hastalığı olan Poliomiyelit (çocuk felci) hastalığına karşı dünya genelinde yaygın aşılama çalışmaları yapılmış ve hastalık yok edilme aşamasına gelmiş durumda. Ülkemizde son polio vakası 26 Kasım 1998 tarihinde görülmüş, daha sonraki yıllarda Poliomiyelit vakası tespit edilmemiş bulunuyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi, 21 Haziran 2002’de Poliodan Arındırılmış Bölge Sertifikası almış durumda.
Ülkemiz’ de, 1981 yılında “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” başlatılmış olup program kapsamında; çocukluk çağı aşılama takvimimizde 13 hastalığa (boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, verem, çocuk felci, suçiçeği, hepatit A, hepatit B ile S. pneumoniae ve H.influenzae tip b’ye bağlı invaziv hastalıklara karşı aşı uygulaması yapılıyor. Bu aşılar ülkemizdeki tüm çocuklarımıza ve risk grubunda olan erişkinlere ücretsiz olarak uygulanıyor. Aşılama takvimini tamamlayan bir çocuk; difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği ve aşı ile önlenebilen hastalıklarla oluşan karaciğer iltihabı, karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanserinden, yaygın verem hastalığından, menenjitten, zatürreden, orta kulak iltihabından ve tüm bu hastalıklar sonucu oluşabilecek engellilik durumlarından ve hatta ölümlerden korunuyor.
Ülkemiz’ de uygulanmakta olan bebeklik ve çocukluk dönemi aşı takvimi, Bağışıklama Bilimsel Danışma Kurulu'nun tavsiyeleri doğrultusunda ve dünyadaki bilimsel gelişmeler takip edilerek oluşturuluyor. Ulaştığımız yüksek aşılama oranları ile birlikte, aşılama programımızda yer alan tüm aşı ile önlenebilir hastalıklarda önemli düşüşler sağlanmış durumda. Örneğin Ülkemiz’ de, 2002 yılından bu yana yürütülmekte olan kızamık eliminasyon programı kapsamında gerçekleştirilen yoğun aşılama çalışmaları ile kızamık vaka sayılarında önemli bir azalma kaydedilmiş bulunuyor. Ancak, halen dünyada kızamık virüsü dolaşımı devam ediyor. 2009 yılından itibaren de özellikle Doğu Avrupa’ dan başlayarak Batı Avrupa ülkelerine sirayet eden büyük kızamık salgınları yaşanmış olup halen de yaşanmaya devam ediyor. Bu nedenle, virüs dolaşımının devamlılığında rol oynayabilecek olan aşısız veya eksik aşılı tüm çocukların kızamık içeren aşı ile aşılanmaları son derece önemli.
Ülkemizde her yıl yaklaşık 1.200.000 bebeğe aşı uygulaması başlatılmış bulunuyor. Uygulanan aşılar, DSÖ tarafından onaylanan İyi Üretim Prosedürleri kurallarına uygun üretilmiş ve uluslararası referans laboratuvarlarında test edilmiş aşılar. Ayrıca, aşılar teslim alınıp kullanıma sunulmadan önce, Ulusal Referans Laboratuvarlarımız’ da da test edilerek uygunluğu kanıtlanıyor. Aşılar üretim aşamasından başlayıp, aşılanacak kişiye ulaştırılana kadar; tüm sağlık kuruluşlarında soğuk zincir kuralları ve elektronik takip sistemi içerisinde, uygun ısı aralığında korunuyor. Aşı buzdolapları ve soğuk hava depolarının ısıları elektronik ortamda anlık olarak takip ediliyor ve soğuk zincir kırılmaları engelleniyor.
Son yıllarda, dünyada toplumlar arasında ortaya çıkan bebeklik ve çocukluk çağı aşılarını reddetme ve aşı tereddüdü; dinî, politik veya coğrafi gerekçelerden bağımsız olarak, giderek artıyor. Aşılanmamış veya eksik aşılı kişiler nedeniyle; küresel dolanımın artması, göçler, savaşlar vb. sonucu, aşı ile önlenebilen bulaşıcı hastalıkların görülme riski yükseliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ nün öngördüğü on küresel sağlık tehdidinden birisinin “aşı reddi/tereddütü” olduğu bildiriliyor. Bu kapsamda tüm dünyada çeşitli adımlar atılıyor ve önlemler alınıyor.
Ülkemizde 12.12.2019 tarih ve 2019-1 (27) sayılı Yönetim Kurulu Toplantısı Kararı ile kurulan Türkiye Aşı Enstitüsü, çalışmalarını Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı bünyesinde sürdürüyor. Türkiye Aşı Enstitüsü, ülkemiz ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla; başta bulaşıcı hastalıklar olmak üzere birçok hastalığa karşı aşı geliştirilmesine yönelik her türlü araştırma, geliştirme, endüstriyel üretim ve test çalışmaları ile ilgili strateji geliştirme, alt yapı oluşturma, destek ve koordinasyon faaliyetlerinden sorumlu.
Türkiye Aşı Enstitüsü, bu alandaki bilimsel, teknolojik ve sosyolojik gelişmelerin ışığında; öncelikli alanların belirlenmesi ve güncellenmesi, aşı teknolojisi ile ilgili projelerin oluşturulması ve mali destek sağlanması ile AR-GE faaliyetleri tamamlanan aşıların ticarileşmesi amacıyla kamu ve özel girişimlerin desteklenmesine yönelik faaliyetleri yürütmekle görevlendirilmiş durumda. İlave olarak, aşı üretiminin ülkemizde gerçekleştirilmesi ile aşı alanında bağımsızlığın sağlanması amacıyla; çok disiplinli uzmanlığa sahip araştırma ekiplerinin kurulması ve kamu ile özel sektörün ihtiyaç duyduğu uzman personelin yetiştirilmesi faaliyetlerinin koordine edilmesinden sorumlu.
Türkiye Aşı Enstitüsü, gelecekte ortaya çıkabilecek yeni salgınlara daha hızlı yanıt vermek ve hali hazırda tedavisi bulunmayan hastalıklara karşı yeni aşı stratejileri geliştirmek amacıyla, aşı Ar-Ge araştırmalarının devamlılığı esasını amaçlıyor. Bu bağlamda, COVID-19 pandemisi sebebiyle ülkemizde toplum sağlığının korunması amacıyla; yerli kaynaklarla aşı geliştirilmesi, üretilmesi ve sürecin koordine edilmesi Türkiye Aşı Enstitüsü’ nün öncelikli hedeflerinden biri haline gelmiş bulunuyor. COVID-19 pandemisi ile aşı geliştirilmesine yönelik yapılan Ar-Ge ve pre-klinik çalışmalar kadar, geliştirilen aşı adaylarının endüstriyel ölçekte üretimi de önemli olup, bu amaç doğrultusunda, Türkiye Aşı Enstitüsü yerli COVID-19 aşılarının klinik çalışmalarının yürütülmesinde, klinik çalışmalar için gerekli dozların üretilmesinde, kullanım onayı aldıktan sonra seri üretimlerinin sağlanmasında aktif rol alıyor.
Yakın geçmişte içinden geçtiğimiz zorlu süreç, “Aşılara Umut Bağlama” nın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya koymuş bulunuyor. Ne de olsa, eninde sonunda, Covid-19 pandemisinin de üstesinden aşılar sayesinde geldik….
Aşılama hizmetleri her çocuğun hakkı, yüksek aşılama oranlarına ulaşmak başta birinci basamak sağlık hizmetleri ve güçlü sağlık uygulamalarını gerektiriyor. Yaşamın başlangıcında sağlık hizmetlerine erişim için en erken temas noktası olan rutin aşılama hizmetleri, her çocuğa hayatının en erken döneminden yaşlanıncaya kadar sağlıklı bir yaşam şansı sunuyor.
Bağışıklama, hayata sağlıklı bir başlangıç sağlıyor ve yaşam beklentisini iyileştiriyor; meslek nedeniyle ya da kronik hastalıklar gibi risk altındaki bireyler için koruma sağlıyor; bireyleri koruduğu gibi, hastalıkların yayılmasını önleyerek aşılanmamış bireylerin de korunmasını sağlıyor. Aşılanma herkes için daha sağlıklı, daha güvenli ve daha müreffeh bir dünya yaratıyor…
Lütfen çocuklarınız, yakınlarınız, tüm sevdikleriniz ve en başta da kendiniz için aşılanma durumunuzu kontrol ediniz, aşılanınız ve hastalıklardan korununuz.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş