Paylaş
Çoğunuzun bildiği gibi, geçtiğimiz Mayıs ayında hayat arkadaşımı yitirdim. Sevdiğini kaybetmek çok acı veriyor insana. Ama bu acı ne kadar büyük olursa olsun, aldığımız nefesi durdurmaya yetmiyor. Nefes alıp vermeye devam ettiğimiz sürece de kendimizi dünya işlerinden soyutlamamız mümkün olmuyor. Yalnızca bir süre için erteleyebiliyor insan, yapılması gerekenleri. Ama yalnızca bir süre için, sonsuza kadar değil… Ben de, erteleyebildiğim kadar erteledikten sonra bu sevimsiz işleri, nihayet karar verdim bir ucundan başlamaya.
Yakın bir arkadaşımdan bana bir gün ayırmasını rica ettim ve geçtiğimiz Pazartesi gününü bu işlere ayırdık. O gün yapılacak en önemli işim Kadıköy Nüfus Müdürlüğü’nden “vukuatlı nüfus sureti” çıkarılmasıydı. Bu iş için Nüfus Müdürlüğü’ne şahsen müracaat edilmesi gerekiyor. Kadıköy İlçe Nüfus Müdürlüğü, Kadıköy’ün Osmanağa semtinde, Halitağa Caddesi Nakil Sokak’ta, bitişik nizam bir apartmanda yerleşik. Müdürlüğe ulaşmak için geçilen sokaklar oldukça dar ama iş muhiti olması nedeniyle de çok kalabalık. Yani trafik yoğun. Biz mecburen binanın önünde durduk. Ben araçtan ininceye, yani indirilinceye, kadar bütün sokak tıkandı. Neyse ki kimse kornaya basmadı. Binanın önünde neredeyse elli santime yaklaşan yükseklikte bir kaldırım vardı; binanın girişinde ise yaklaşık on basamak dik merdiven… Bekleme kuyruğu merdivenlerin dışına taşıyordu. Ben, birkaç kişinin yardımı ile ancak kaldırıma kadar çıkabildim. Evrakları arkadaşıma verdim ve ilgililerden benim için ricada bulunmasını istedim. Ben de kaldırımda, sandalyemde oturarak beklemeye koyuldum. Beklerken gireni çıkanı izledim. İçerde bir üst kata çıkan dönemeçli bir merdiven gözleniyordu, hani şu dupleks dairelerde rastlanan tarzdaki merdivenlerden. Giren çıkan arasında yüzü gülen tek bir kişi bile göremedim. Gelelim arkadaşıma; yetkiliye durumumu anlatmış. Herkes yalan söyler ya bu memlekette, yani herkesin yalancı olduğu varsayılır, önce pek inanmamışlar. Sonra gelip beni gördüler ve de işlemimi beni yukarıya çıkmaya zorlamadan yaptılar.
Ben, öncelikle, yetkililerin her şeye rağmen bana göstermiş oldukları kolaylık için teşekkür ediyorum. Ama bir ülkenin en çok ziyaret edilen resmi dairelerinden birinin pek çok kişi için erişilebilir olmaması çok acı. Bu ülkenin bütün vatandaşları genç ve sağlıklı değil. Aralarında benim gibi engelli olanlar, yaşlandığı için merdiven çıkamayanlar ya da geçici sakatlıklar yaşayanlar da var. Bir devlet bazı belgeleri vermek için vatandaşını şahsen karşısında görmek istiyorsa, o vakit o belgeyi veren kurumu da herkes için erişilebilir duruma getirmek zorundadır. Merak ettim ve işlemimin hangi katta yapıldığını sordum arkadaşıma. İşlemin alt katta yaptırılıp üst katta –yani o döner merdivenlerden çıkarak- onaylattırıldığını söyledi. Varın siz düşünün gerisini…
O günkü ikinci durağımız, Nüfus Dairesi’ne çok yakın olan Türk Telekom’du. Üzerinde beklediğim kaldırımdan yine birkaç kişinin yardımı ile indikten sonra, trafiğin arasından bir yol bulup ulaşmaya çalıştık Telekom binasına. Neyse ki binanın ünündeki kaldırımda rampa vardı, zorlanmadan çıktık ve binaya girdik. Evdeki iki telefondan birini kapattıracak diğerini ise üzerime geçirecektim. Danışmadaki görevli yardımcı oldu bize ve bekletmeden başlattılar işlemlerimi. Devir işlemi alt katta, kapatma işlemi üst katta yapılıyormuş. Binada asansör olmadığı için, benim her iki işlemimi de alt katta gerçekleştirdiler. Oradan oldukça memnun bir şekilde ayrılmak üzereyken bina girişindeki rampanın park eden bir araç tarafından kapatılmış olduğunu gördük. Yine birkaç kişi yardıma geldi ve kaldırımdan indirilmemi sağladı. Ben araca binerken, yani bindirilirken, yine yol tıkandı…
“Sanat ve gerçek sanatçılar engel tanımaz…” demiştim, bir önceki iki yazımda; şimdi de, “Devletimiz engel tanımıyor” diyorum. Engelimizi tanımamakla bizi de tanımamış, yani yok saymış oluyor. Eğer bu söylediğim gerçek olmamış olsaydı, Kadıköy Nüfus Müdürlüğü şimdiki binasında yerleşik olur muydu hiç?
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş