Paylaş
Jessica Grono iki çocuk annesi bir özel eğitim öğretmeni. Kendisi de Serebral Palsili olan Jessica’nın yazılarına ara sıra bazı bloglarda rastlıyorum. Kendi deneyimlerinden ve uzmanlık alanından yola çıkarak annelere ve babalara, öğretmenlere ve bazen de öğrencilere tavsiyelerde bulunarak farkındalık yaratmaya çabalıyor.
Jessica 1980 yılında ilkokula başladığında engelli çocukların hepsinin diğer çocuklardan uzak bir sınıfta toplandıklarını, dersleri orada gördüklerini, diğer çocukların “moralini bozmamaları” için okulun yemekhanesine bile alınmadıklarını anlatmış bir yazısında. Ancak 11 yaşına geldiğinde akranı olan diğer öğrencilerle aynı sınıfta eğitim almaya başlayabilmiş. Daha önce engelli arkadaşı olmayan öğrenciler ve kimi zaman da öğretmenler Jessica’nın durumunu yadırgayıp başlarda ondan uzak durmuşlar. Jessica küsmemiş ve eğitim hayatını başarıyla tamamlamış.
Yaz tatilinin sonuna yaklaşıp okul hazırlıklarına başladığımız şu günlerde Jessica’nın bir yazısı özellikle dikkatimi çekti. “Okullar açılırken, çocuklarınızla engellilik hakkında konuşun lütfen” diyor Jessica. Velilere; engellilik durumunun korkutucu ya da utanılacak bir şey olmadığını, engelli çocukların sadece bazı şeyleri biraz daha farklı yaptıklarını, onlarla arkadaş olmakta hiçbir sakınca bulunmadığını çocuklarına anlatmalarını öneriyor.
Jessica, kendi çocukluğunda sınıf arkadaşları tarafından dışlanmanın ona verdiği üzüntüyü şöyle dile getiriyor:
“Doğum günü partisine, engelli çocuklar da dâhil olmak üzere, herkesi davet etmeyi unutmayın lütfen. Sınıf arkadaşlarım okulda hafta sonu gittikleri doğum günü partisi hakkında keyifle konuşurlarken benim için acırdı; zira o partilere hiç davet edilmezdim. Ve Serebral Palsili olduğum için davet edilmediğimi bilirdim.”
Peki, çocuklara engellilik durumunu nasıl anlatacağız? Bu konuda uzmanların yazdıklarını okuyabilirsiniz. Ben de sizlerle iki deneyimli annenin konu ile ilgili önerilerini paylaşmak istiyorum:
Pınar ve Melike, yurtdışında yaşayan, şehir ve bölge planlama diplomalı, mekânsal teknoloji uzmanı iki anne. “Çocuklarının daha güzel bir dünyada yaşayabilmeleri için değişim” isteğiyle yola çıkan bu iki genç hanım, ‘onlineanne.com’ adlı blogda çeşitli konularda, özellikle de farklılıklara saygı gösterilmesi ve özel ihtiyacı olan bireylerin seslerinin duyulması gibi konularda deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşıyorlar.
Pınar ve Melike, çocuklara engellilik durumunu anlatmanın bir yolunun, farklılıklarımız ve benzerliklerimiz üzerinde konuşmak olduğunu belirtiyorlar. “Yani, çocuğunuza; herkesin farklı yetenek ve özellikleri olduğunu, bu yetenek ve özelliklerin bizi başkalarından ayırarak benzersiz kıldığını anlatabilirsiniz. Farklılıklarımız olsa da, hepimizin başkaları tarafından anlaşılmayı istediğimizi hatırlatabilirsiniz.” diyorlar.
Pınar ve Melike’nin diğer bir önerisi de “başkasının yerinde olma durumunu” çocuklara deneterek anlatmak: örneğin, ince motor becerilerinin gelişmemiş olmasını anlatmak için elinde bahçe eldiveni ile vida sıktırtmak ya da masa kurmak gibi basit bir görevi başka bir dilde söyleyerek konuşma-anlama yeteneklerinin olmadığı durumları anlamalarını sağlamak. Aslında bu gibi aktiviteler sadece engellilere yönelik farkındalık sağlamakla kalmayacak, kendisini başkasının yerine koyabilmeyi öğrenen bir çocuk hayatı boyunca geniş bir bakış açısına sahip olacak ve her türlü farklılıkla bir arada yaşayabilme yetisi kazanacaktır.
Bir de, çocuğunuzun engelli kişiler ya da engellilik durumu hakkında soru sormasına izin verin lütfen. Pek çok kişinin sandığının aksine, sormak ayıp değildir. Esas ayıp olan ve inciten, yok saymaktır. Bir çocuk engelli sınıf arkadaşının durumu hakkında bilgi sahibi oldukça, çeşitli korkularından da kurtulacaktır. Arkadaşının engelinin kendisine bulaşmayacağını öğrenecek, oynayabileceği oyunları keşfedecek, bir dost kazanacaktır.
Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği 7 Temmuz 2018’de Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikte kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları, yani özel eğitim ihtiyacı olan çocukların akranlarıyla beraber tam zamanlı ya da yarı zamanlı eğitim alması teşvik edilmekte. İlk ve orta öğretim okullarında özel eğitim sınıflarında eğitim söz konusu olduğu durumlarda, “bu sınıfların ders, teneffüs, yemek ve diğer etkinlik saatleri bakımından bünyesinde açıldığı okulda uygulanan programa” uymaları öngörülüyor.
Teknolojide, fiziksel çevrede ve toplumsal yaşamda izlenen gelişmeler engelli çocukların akranlarıyla beraber okumalarının önündeki engelleri büyük oranda ortadan kaldırmış bulunuyor. Önyargıların yarattığı engellerin ortadan kaldırılması ise biz yetişkinlere ve velilere düşüyor…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş