Paylaş
Otizm Spektrum Bozukluğu, “Doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılık” olarak tanımlanıyor. Otizme dair belirtiler, genellikle, üç yaştan önce ortaya çıkıyor. Ancak bu belirtiler bazı çocuklarda gelişim basamaklarının erken dönemlerinde görülürken, bazılarında ise normal seyreden gelişim sürecinde zamanla ortaya çıkan gerileme veya aksaklıklar ile fark ediliyor.
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi’ nin (Centers for Disease Control and Prevention) son verilerine göre, doğan her 54 çocuktan biri otizm tanısı alıyor ve otizm erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla yaklaşık dört kat daha fazla görülüyor. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyerek bireyin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm; bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor.
Bireyin doğumundan başlayan ve yaşamı boyunca etken olan otizm zaten başlı başına yönetimi zor bir süreç iken, toplumla olan hatalı/yanlış etkileşim ve iletişimler bu süreci daha da zorlaştırıyor. Bu yüzden, otizmli bireyler ve ailelerinin sosyal uyumlarını sağlayabilmek için yapılacak farkındalık çalışmalarında; kavrama ait toplumsal algı düzeyinin bilinirliği ve eksik/hatalı fikir ve görüşlerin saptanmış olması büyük önem taşıyor.
13 Nisan 2016 tarih, 2016/8 sayılı ‘Yüksek Planlama Kurulu Kararı’ ve 3 Aralık 2016 tarih, 29907 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan ‘Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı’ nda (2016-2019); otizmli bireylerin sunulan hizmetlerden diğer bireylerle eşit olarak yararlanmalarını sağlamak ve toplumsal yaşamın her alanına bağımsız olarak katılımlarını kolaylaştırmak amacıyla belirlenen altı öncelikten ilki ‘farkındalık çalışmaları ve kurumlar arası iş birliği’. Bu doğrultuda, Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Doç. Dr. S. Serhat Serter tarafından bilimsel bir araştırma projesi tasarlanmış bulunuyor. Türkiye’ nin otizm konusunda önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olan Otizm Dernekleri Federasyonu (ODFED) iş birliği ile gerçekleştirilen proje çalışmaları kapsamında, farklı şehirlerde yaşayan yaklaşık 100 otizmli birey ve ailesine ulaşılarak sosyal hayatta uzak ya da yakın ilişkilerde oldukları insanlar ile yaşadıkları sorunlara ait bilgiler toplanıyor. Proje kapsamında elde edilecek verilerin işlenerek otizmli birey ve ailelerinin sosyal uyumlanmalarında yaşadıkları sorunların analiz edilmesi ve bu anlamda yapılacak başkaca önemli çalışmalara taban oluşturulması amaçlanıyor.
Söz konusu çalışma ile, herhangi bir özellikli durumu olsun/olmasın, her bireyin doğuştan gelen ve/veya sonradan kazanılan davranışsal farklılıklarının olduğu vurgulanmak isteniyor. Bu nedenle, Dr. Serter tarafından tasarlanmış olan bu bilimsel araştırma çalışması; otizmli bireylerin sosyal uyum ve toplumsal kabullerinde, sahip oldukları farklılıklar sebebiyle yaşadıkları sorunları fark ettirebilmek amacıyla “Bu da Benim Farkım” sloganı ile kampanyalaştırılmış bulunuyor.
“Bu da Benim Farkım” projesi ile ülkemizde, “Otizm” kavramının sosyolojik yansımalarına ilişkin bireysel, ailesel ve toplumsal bilgi, bilinç ve tutuma yönelik bir ölçümleme yapılması; konuya, taleplere veya ihtiyaçlara yönelik farkındalığın artırılması ve otizmli bireylerin tercihli yalnız kalma isteklerine yönelik yanlış algının düzeltilmesine katkı verilmesi amaçlanıyor. Katılımcılar, konu ile ilgili olarak hazırlanan ankete www.budabenimfarkim.org adresinden katılarak hem kendi bilinç ve tutumlarını ölçümleyebilecek hem de site aracılığı ile eksikliğini hissettikleri bilgileri edinebilecekler.
Pandemi döneminde otizmli bireylerle yapılan çalışmalar; Covid-19 süreci ile birlikte artan stereotipler, saldırganlık, aşırı duyarlılık, davranış sorunları, uyku ve iştah değişikliklerinin olduğu bir klinik tablo sergiliyor. Pandemi sonrası normalleşme sürecine geçildiği zaman, otizmli bireylerin sosyal hayata daha kolay uyumlanabilmeleri için birlikte var oldukları toplumun diğer üyelerinin de çabası ve desteği gerekecek. “Bu da Benim Farkım” projesi, birlikte yaşam sürecine geçişteki pratiklere destek verecek olması açısından büyük önem taşıyor.
Projeye toplumun tüm kesimlerinden kişilerin katılımı; otizmli bireylerin farklılıklarının kabulüne yönelik doğru algı bilincinin yaygınlaştırılmasını, otizmli bireylerin ve ailelerinin yaşadıkları dışlanma/etiketlenme gibi temel sorunların hafifletilmesini sağlayacak.
Söz konusu çalışma ile ilk günden binlerce kişiye ulaşılmış durumda. Ancak kampanyaya otizmli bireyler ve ailelerinin yaşadıkları dışlanma/etiketlenme sorununa birlikte çözüm üretmek isteyecek on binlerce kişinin daha katılımı bekleniyor.
Ben, kendi adıma, bu kampanyaya katıldım. Umarım Sizler de beni takip edersiniz…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile…
Paylaş