Paylaş
Merhabalar sevgili okurlar.
Bildiğiniz gibi, engelli aylığı ve evde bakım ücretlerini düzenleyen 2022 ve 2828 sayılı yasalarda 2013 yılında yapılan değişikliklere göre artık ihtiyaç sahibi bireylere kendi gelirlerine bakılarak değil, aile ve akrabalarının toplam gelirleri ölçü alınarak yardım yapılıyor.
Sivil Toplum Kuruluşları’nın yüzbinlerce kişinin mağduriyetine neden olan bu uygulamanın düzeltilmesi yolunda gösterdikleri yoğun çaba, ne yazık ki, bugüne kadar olumlu bir sonuç getirmedi. 164 Engelli Sivil Toplum Kuruluşu’nca hazırlanmış olan yeni bir yasa tasarısı 2015 yılı başlarında AKP, CHP, MHP ve HDP Grup Başkan Vekilleri’ne ve farklı siyasi partilerden çok sayıda milletvekiline sunuldu. Önerilen yasa değişikliği teklifi, ayrıca, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı ile Yaşlı ve Engelli Genel Müdürü’ne de iletildi.
Beklenen yasa değişikliğinin Meclis’in gündeminde yer bulmaması üzerine; kanun değişikliğinin gerçekleşmesini sağlamak için, 28 Mart saat 13.00’ten 29 Mart saat 13.00’e kadar, 164 Engelli Sivil Toplum Kuruluşu önderliğinde “Uyumuyoruz! Uyarıyoruz!” sloganıyla Türkiye genelinde bir oturma eylemi gerçekleştirildi. Katılanların battaniyelerini kuşanıp 24 saat oturdukları bu eylemlerde engelli, yaşlı ve muhtaçların sorunları ve hakları tartışıldı.
2022 ve 2828 sayılı yasalarla ilgili olarak bugüne kadar yoğun bir şekilde gündeme getirilmiş bulunan değişiklik talepleri, sonunda, CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin tarafından Meclis gündemine taşındı. Sayın Engin, “1.7.1976 tarih ve 2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’da ve 24.5.1983 tarih ve 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Gerekçesi”ni 03.08.2015 tarihinde Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sundu.
CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan Kanun Teklifi 2022 ve 2828 sayılı kanunlarda yapılacak çeşitli değişikliklerle 2013 yılından bu yana yaşanan mağduriyetleri gidermeyi amaçlıyor. Kanun Teklifi, aylık alacak kişilerin tespitinde hane halkı toplam gelirinin değil, bireyin kendi eline geçen şahsi gelirinin dikkate alınmasını esas alıyor. 11 maddelik teklif ayrıca “nafaka bağlanmış veya nafaka bağlanması mümkün olanlar”a muhtaçlık aylığının verilmemesi şartını da kaldırıyor. Böylece miktarına bakılmaksızın salt nafaka alındığı için yaşanan hak mağduriyetlerini de önlemeyi amaçlıyor. Yapılan yeni değişiklik ile bu aylıklara hak kazanan yurttaşların bağımsız birer birey olduğu anlayışından yola çıkılmak isteniyor ve hak sahiplerini diğer aile bireylerine, birlikte yaşadığı kişilere bağımlı kılan düzenlemeden geri dönülmesi hedefleniyor.
Bu kanun teklifinin kabulü ile engelli ve yaşlı yurttaşların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri mümkün kılınmış; sosyal, toplumsal, ekonomik ve kültürel yaşama katılabilmelerinde önemli bir aşama kaydedilmiş olacak. Umarım çok uzun beklememiz gerekmez bunun için…
Dün fizyoterapiye giderken bir haber dinledim radyoda. İstanbul’da nefes darlığı çeken Suriyeli hamile bir kadına yapılan başarılı müdahaleden bahsediliyordu söz konusu haberde. Önce sezaryen ile doğumun gerçekleştirildiği, ardından başarılı bir bypass ameliyatı ile 23 yaşındaki genç annenin sağlığına kavuşturulduğu söyleniyordu. Annenin de bebeğinde sağlık durumlarının çok iyi olduğu bildiriliyordu. Bu ülkemiz açısından son derece sevindirici bir durum. Ama keşke Türk vatandaşları için de her şey bu kadar kolay olsa… Bakın birkaç gün önce nasıl bir mesaj aldım Facebook kanalı ile:
“Sağlık Bakanlığı'nın dikkatine yazılmıştır. Lütfen paylaşın. 30 Temmuz 2015 günü saat 17.00 civarında yanımda çalışan elemanım bir iş kazası neticesinde kolunu aşağıda gördüğünüz şekilde 3 yerinden kırdı.
Biz hemen arabamıza binip Antalya Tıp Fakültesi Hastanesine 10 dakika içerisinde giriş yaptık. Saat 21.00 e kadar bekletildik. Soru soracak muhatap bulamadık. Bu arada sinirlenmemek mümkün değildi tabii, dedik ki bari özel hastaneye gidelim. Özel Olimpos Hastanesini 3 kez aradık durumu izah ettik. Aldığımız cevap ‘hemen alın ve gelin’ oldu. Apar topar kalktık, Olimpos Hastanesine gittik. Acilden giriş yaptık, yeniden film çekildi. Acil doktoru hastanenin aynı zamanda ortağı olan ortopedist doktoru aradı. Gelmesi gerektiğini bildirince aldığı yanıtı bizzat kulaklarımla duydum: ‘ulaşamadım de, geri Tıp Fakültesine gönder’. Biz feryat figan koparsak da sonuç değişmeyince Yıldız Andeva Hastanesini aradık. Durumu bir kez de oraya anlattık, ‘bakın zaten canımız sıkkın, gelirsek olmaz diyecekseniz gelmeyelim’ dedik. Eleman, ‘ben ortopedistimizle görüşmeliyim’ dedi ve ekledi ‘film çekildi mi?’ ‘Evet’ dedik ‘çekildi’. Onun isteği üzerine bu fotoları ekrandan çekip verdiği telefon numarasına whatsap dan gönderdik. Aldığımız yanıt şaka gibi ‘ben burada çekilmeyen filme bakmam’ demiş doktor. ‘Tamam’ dedik, ‘gelelim orada çekin, orada çekilirse film, müdahale edecek misiniz?’ Eleman dedi ki: ‘ona garanti veremem, doktor filme bakıp ondan sonra karar verecek!’ Saat 22.00 civarında oradan ayrıldık. Şu an Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldik. Bir de burada deneyeceğiz şansımızı. Bu ülkede artık hayvan haklarını savunuyorum diye karşıma çıkmayın. Biz daha İnsan Hakkı'nı savunamıyoruz. Oturdum bir sinir yazdım olanları, lütfen paylaşın da sağlık sektöründe geldiğimiz muhteşemliği herkese duyuralım. Özellikle dua ediyorum, inşallah Bakanlıktan birileri görür ve gerekeni yapar...” Çağlayan Akçay
Ne kadar acı değil mi? Sigorta primlerini ödemiş olan bir işçi, kırık kolu ile hastane hastane dolaştırılıyor. Keşke radyoda sözü edilen Suriyeli hastaya gösterilen özen tüm hastalara gösterilebilse… Özellikle de primlerini ödeyerek Sosyal Güvenlik Kurumu’na katkıda bulunmuş olanlara…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş