Doğma büyüme Galatasaraylı’yım. Günahım kadar Fenerbahçeli değilim. Ama Fener’in hakkını Fener’e teslim etmek lazım.
Şampiyon olduğu için değil, artık global bir takım olduğu için. 25 milyona duyurulur, Amerika’da bir Fener taraftarı bulundu. Hem Amerikalı, hem de ölümüne Fenerli. Adı Nathan, "Fenerbahce Worldwide" diye blogu var. Bulan kişi bizim servisten Emre. Bu arada kimse dalga geçtiğimi sanmasın. Ben ömür boyu tek bir UEFA kupasıyla yetinmeyecek kadar gerçekçi ve muhteris bir GS’liyim.
Bizim Dış Haberler’den Emre Kızılkaya, sıkı bir blog yazarıdır. Blogunun adı The Istanbulian.
Baktım geçen 13 Mayıs’taki yazısında İzmir’deki cumhuriyet mitinginden girip, Fenerbahçe cumhuriyetinden çıkmış.
Global takılıyor ya, mitingler zinciri ve katılımcıların sayısıyla ilgili bilgi veriyor, ecnebilere hitaben olayın anlam ve önemini kısaca özetliyor.
Ama, miting bahane tabii. "İzmir’de başka bir cumhuriyet daha vardı" diyerek lafı hemen Fenerbahçesi’ne getiriyor. Bir reklamdır, övgüdür gidiyor. İşte İzmir’de Trabzon’la 2-2 berabere kalıp 17. kez lig şampiyonluğunu kazandığını, Galatasaray ve Beşiktaş diye iki büyük takım daha bulunduğunu, ancak en büyük taraftar kitlesinin Fenerbahçe’de olduğunu, o 25 milyonluk kitleyle rahat bir Avrupa ülkesi büyüklüğünde olduğu için de "Fenerbahçe Cumhuriyeti" unvanını kazandığını anlatıyor.
Tabii diğer Fener klasikleri de var yazıda. GS Osmanlı elitinin devamıdır, Beşiktaş emekçinin, FB orta sınıfın takımıdır, Birinci Dünya Savaşı’ndaki işgalci güçlerin takımlarına karşı en başarılı olmuş ekip FB’dir, Türk askerinin direnişini kamçılamıştır, bunun için de Atatürk’ün Fenerli olmasına şaşmamak gerekir gibi. Laik miting ile şampiyonluğun aynı güne denk gelmesinin de sembolik bir anlam taşıdığını iddia ediyor.
"Allah aşkına senin şu 25 milyonluk cumhuriyeti dünyada kim tanıyor" diye GS klasiği bir yorum döşeneyim dedim. Ama, sonra çocuğun daha ciddi bir müdür hak ettiğini düşünerek vazgeçtim.
ÖLÜMÜNE FENERLİ NATHAN
İyi ki vazgeçmişim.
Çünkü Emre, 15 Mayıs günü "Fenerbahçe’nin büyüklüğü bilimsel olarak kanıtlandı" diye bir yazı daha yazıyor. Ve o da ne, düştüğü bloga Amerika’dan bir yorum geliyor. Şahsın adı Nathan L.Redd. Şaka değil, şöyle yazıyor: "Selam, Fenerbahçe ile ilgili araştırma yaparken senin yazını buldum. Harika yazı! Ben Amerikalı bir Fenerbahçe taraftarıyım, ancak aynı zamanda üniversitede spor yönetimi okuyorum. Bu nedenle Fenerbahçe’nin ekonomi üzerindeki etkisiyle ilgili yazıyı çok ilgi çekici buldum." Türkçe teşekkür ediyor ve "Amerikalı Fenerbahçe taraftarı Nathan" diye de imza atıyor.
Biz de şahsı ilginç buluyor ve "Fenerbahce Worldwide" adı altında yazdığı blogdaki kimlik bilgilerine bakıyoruz. Lousville Üniversitesi’nden, Yengeç burcu. Çocuk hem Dave Brubeck dinliyor, hem Bendeniz. Hem Wynton Marsalis’i seviyor, hem de Tarkan ile Gülşen’i. Tuhaf bir karışım yani.
Emre, "Dünyada çok FB taraftarı var ama, Amerikalısına rastlamak benim için sürpriz oldu" diye yazınca, şöyle cevap veriyor:
"Bazı Türk arkadaşlarım ve Türkiye’ye seyahatlerim sayesinde Fenerbahçe’ye aşık oldum. Karım da (kendisi Amerikalı) bir zamanlar İzmir’de yaşamış. Gelecek yıl masterimi tamamlayınca Türkiye’ye yerleşmeyi düşünüyoruz. Pazar günkü maçtan sonra Kadıköy ve Türkiye çapındaki kutlamaları görünce, keşke ben de orada olsaydım dedim. ABD’de çok Fener taraftarı var, ama bildiğim tek Amerikalı taraftar benim. Ama ne derler bilirsin... Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak!:)"
Dikkatinizi çekerim; son cümle Türkçe.
Nathan’ın bloguna göz gezdiriyorum. Appiah’la ilgili Gana gazetelerinde çıkan haberlere linklerden tutun da Osmaniye, Erzincan, Kilis ve Şırnak’taki şampiyonluk kutlamalarının resimlerine kadar, yok yok.
Hatta Gençlerbirliği OFTAŞSpor’a, süper lige yükseldiği için tebrik bile var.
FENER SAYESİNDE ÜRETİM ARTIYOR MU
Peki kendini "Ölümüne Fenerli" diye tanımlayan Amerikalı fanatik Nathan’ı bu kadar etkileyen bilimsel araştırma nedir?
Emre 15 Mayıs’taki yazısında büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in de FB hayranı olduğunu dünyaya ilan etmekle kalmayıp, İslam Çupi’nin "Fenerbahçe Cumhuriyeti olmazsa, Türkiye de olmaz" iddiasını aktarıyor. Fenerbahçe’nin Türk insanının psikolojisi üzerinde ne kadar egemen bir güç olduğunu anlatmak için de Bilkent Üniversitesi’nden Hakan Berument ile Eray M. Yücel’in çalışmasına link veriyor.
Fener’in büyüklüğüne bilimsel temel kazandırmaya çalışan bu ikili, FB her başarı kazandığında, Türkiye’de sanayi üretiminin arttığını tespit etmiş. Fenerbahçe’nin Avrupa maçlarını kazandığı dönemlerde, çalışanlardaki moral yükselmesine paralel olarak aylık endüstriyel büyüme oranının yüzde 0.26’lık artış gösterdiğini bulup çıkarmışlar. Diğer takımların Avrupa galibiyetlerinde ise kaydadeğer bir istatistiki kıpırdanmaya rastlanmıyormuş.
Öyle olsun Emre. Ben FB’nin başarılarına razıyım, maksat ekonomi büyüsün.