İnternetteki seks shoplarda şişme bebekler bu isim altında satılıyor. Ayrıca bayan azdırıcı damla, bayan arama motoru, bayan eskort, bayanuyarici.com da var. Şu kadın-bayan çatışması çok tartışıldı ama hálá çözüme kavuşturulamadı. İşte, "bayan cinsiyet belirtmez, bayın karşılığı bayandır, erkeğin karşılığı da kadın, bay voleybol takımı var mı ki, bayan voleybol takımı olsun" diye uzayıp giden tartışma. Ertuğrul Özkök’ün "Size ’bayan’ diyebilir miyim" başlıklı yazısından sonra forumlardaki yorumlara baktım, tartışma aynı kavrayış içinde sürüyor. Kadınlar ısrarlı bir şekilde "bayan"a karşı çıkıyor, özellikle TV’lerde kadınların kendilerinden bayan diye bahsedilmesine ifrit oluyor. Ama bir de zar problemi olan kesim var. Kadın sözcüğünün "zar"sızlığı çağrıştıracağından feci şekilde korkuyorlar. Kocalarının sürekli "kadın, ne zaman yemek yenilecek" cinsinden çıkışlar yapmasından daralan kadınlar da "bayan"a sığınıyor. Ama o tartışmalar arasında şu çözüm formülüne çok nadir rastlıyorum: Hanımefendiler, beyefendiler...Ben gazeteciliğe "bayan" sözcüğü sayesinde başladım. "Yüzünden" değil "sayesinde" diyorum, çünkü çok iyi oldu. Yıl 1982, 12 Eylül sonrasının iç sıkıcı üniversite ortamı. Ders saatleri dışında kahvede oturuluyor. Hukuk fakültesinden bir grup erkekle tartışma halindeyiz. İçlerinden biri çıkıp "bayan hakları" diyor. Ben derhal kalkıp gidiyorum. Birkaç gün sonra da Nezih Bey’in kapısını çalıp, Dünya Gazetesi’nde işe başlıyorum.
Yanık tost kokusu ve sigara dumanına elveda. Ders biter bitmez Sahaflar Çarşısı’ndan koşarak Cağaloğlu’nda alıyorum soluğu. Ama, gerçekten soluk alıyorum.
Beni gazeteciliğe başlatan o kelime, o gün için sanırım münferit bir hadiseydi. Bir de "Sesu sesu, modern bayanın tutkusu" diye ağda reklamı vardı, hepsi o kadar.
Ama sonra, tam olarak ne zaman, nasıl başladı bilmiyorum, "bayan"lar üzerimize üzerimize gelir oldu. Bayan sporcular, bayan yarışmacılar, bayan vekiller, bayan memurlar, bayan reyonları, bayan iç çamaşırları... "Bütün bayanların Kadınlar Günü’nü kutlarım"lar.
Özellikle televizyonlarda hızla yayılan bir virüs gibi, sabah güllerinden gece bülbüllerine bütün programlarda kadınların "biz bayanlar" diye söze girmesi köşe yazılarına konu oldu. Semantik tartışmalar açıldı. "Bayan sözcüğü, cinsiyet belirtmez, ismin önüne konulur! Kadınlara bayan denilecekse, erkeklere de bay demek gerekir!" şeklinde didaktik yazılar kaleme alındı.
Bunun, kadın cinsiyetini baskılamak isteyen erkek oligarşisinin ürünü olduğunu söyleyen de çıktı, düpedüz magandalık olduğunu söyleyen de. Erkek tahakkümünün kadınları kamusal alanda reddedişi olarak da sunuldu.
Böylece, insanlığın yarısını oluşturan cinsiyeti tanımlayan kadın kelimesi kabalıkla, neredeyse küfürle özdeşleşti.
Ertuğrul Özkök, "Size ’bayan’ diyebilir miyim" yazısında, ki sizi temin ederim, yıllardır yanında çalışıyorum, bir kadından bayan diye bahsettiğini asla duymadım, biz Hürriyet kadınlarının çoğunun bayan kelimesine ne kadar içerlediğini anlatıyor. Muhafazakar kesim hanımı, muhafazakar olmayan kesim de bayanı tercih ediyor.
Ben de bayan tanımlamasından şiddetle nefret ediyorum. İkisinden birini seçmem gerekse, açıkçası "hanım"ı tercih ederim.
CİNSİYET VE CİNSELLİK Şimdi forumlardaki tartışmalara bakıyorum, satır aralarından şu sonuç çıkıyor: Erkeklerin çoğu ve bazı kadınlar, "kadın" deyince cinsiyet değil cinselliği algılıyor. Bu nedenle, bekáreti de kapsadığı düşünülen "bayan" sözcüğü tercih ediliyor. Yani kadının mahrem cinselliği, gündelik iletişimde kadın ya da erkeğin beyninin bir köşesinde sürekli çöreklenmiş vaziyette. Cinsellikten arındırılmış bir cinsiyet tanımı olamıyor "kadın".
İşte görüşler:
- Birinden bahsedilirken, bayan denmeli. Bana çok güzel bir bayansın denmeli. Kızı tercih ederim ama, kadın demesinler.
- Kadın lafı itici. Evlenmeden kimse kadın demesin bana. Kadın olabilmek için kızlıktan çıkmak gerekir.
- Kocam bana 15 yıldır kadın diye hitap ediyor, kadın demesin de ne derse desin.
- Dışardan bakınca zarın durumunu bilemiyor, mecburen bayan diyoruz.
- Kız ve kadın kelimelerinin anlamı farklıdır. Bu iki kavramı da karşılayan kelime olan bayan, kadın yerine
kullanılmaktadır ve bu gayet normaldir.
- Kadın kelimesi evli olan dişiyle eşleştiğinden, bayan kelimesi çıktı. Kadın-kız meselesi devam ettikçe de dilimizden düşmez.
- Kadın kelimesi kültürümüzde cinsel bir olgu olarak algılandığı için bayan demeyi tercih ediyoruz.
- Bayan pazarcı ağzıdır, hanımefendi tercih edilmelidir.
- Hanımefendi diyebilirsin, fakat karşıdaki hiç de hanımefendi değildir.
Görüldüğü üzere bir kadının hanımefendi olup olmadığı konusunda da, erkekler bilirkişi konumunda. "Kadın" kelimesine karşı çıkan bazı erkekler, bunun bir hitap şekli olduğunu da sanıyor. "Şöyle buyurun kadın mı diyelim" şeklinde demagoji yapanlar çıkıyor.
Hayır, "Şöyle buyurun hanımefendi" diyeceksiniz.
CİNSELLEYEN BAYANAhmet İnsel, 2002 tarihli bir yazısında şöyle diyor: "Erkekler erkekliklerini her fırsatta fütursuzca sergilemeye devam ederlerken, kadınların ancak ’bayan’ ya da ’hanım’ olarak siyasette, iş yaşamında, kamu alanında yer almasına izin vardır. Kadının cinsiyeti, onun erkeklerin arzu ve şehvet nesnesi olması gereken yerlerde ortaya çıkabilir. O alanlarda ’kadınlar’ vardır, ’bayan’ ve ’hanımlar’ yok olurlar."
Ancak geçen süre zarfında kadın ile bayan arasındaki o ince terbiye ayarının değiştiği görülüyor. Kadın-bayan özdeşleşmesi "bayan"ı da cinsellik potasına sokuyor. İşte size seks shop ve porno seçenekleri:
Eskort bayan, bayanuyarici.com, bayan azdırıcı hap, krem ve damla, bayan arama motoru, bayana özel erkeğinizi çıldırtın, üç işlevli şişme bayan, bayan partner arama siteleri, Asyalı bayanlar, yabancı bayanlar...