NASA’nın Mars’a gönderdiği iki araç, gezegen yüzeyinde cirit atıyor, jeolojik işlerle uğraşıp, çözünülürlüğü yüksek fotoğraflar gönderiyor.
Fotoğraflarda her şey ayan beyan ortada. Eğer oralı canlılar gizlenmiyorsa, gezegende akıllı hayat olmadığı çok açık. Ama madem araç gönderilmiş, bir şeyleri de tartışmak lazım. Şimdi fotoğraflardan birinde görülen bulanık şeklin ne olduğu tartışılıyor internet ortamında. Atış serbest; tavşan, yengeç, bir çift çorap ve hatta Bop Hope. Ya da bir komplo teorisi klasiği: Orası zaten Mars değil, Nevada Çölü. Tabii daha ciddi tartışmalar da var. Bush’un Mars’a insanlı uçuş yapılacağını açıklamasından alınan ilhamla şu soru gündeme getiriliyor: Tamam, insanoğlu günün birinde uzaya iyice yerleşecek, peki ama dünya dışındaki ihtilaflar nasıl çözülecek, uzay hukuku nasıl düzenlenecek? Yoksa uzay bir Amerikan eyaleti mi olacak?
ABD Başkanı Bush geçen ay açıkladı: 2020’ye kadar ayda daimi üs kurulacak ve 2030’da Mars’a insan gönderilecek.
Kendisi özellikle uluslararası hukuku pek takmadığı için insan işkilleniyor tabii. Yoksa Irak gibi uzayı da mı fethetmeye niyetli diye. Ama neyse ki, ilk insanın Mars’a ayak basmasına daha çok zaman var.
Uzay hep bilimsel çağrışım yapıyor ama günün birinde ayda ve Mars’ta daimi üsler kurulacaksa uzayda hayatı düzenleyen yasalar da gerekli olacak. Dünya dışında asayiş nasıl sağlanacak? Diyelim ki ay üssünde bir suç işlendi, kim bakacak bu davaya? Mülkiyet hakları göktaşları için de geçerli olacak mı?
Uzay hukukuyla ilgili çalışmalar ta 1950’lerde, gezegen ve yıldızların insan erişiminin çok da ötesinde olmadığı anlaşıldığı yıllarda başlamış. Myres S. McDougal ve Ivan Vlasic’in kaleme aldığı, Yale Üniversitesi Yayınları’ndan 1963 yılında çıkan ‘Uzayda Hukuk ve Kamu Düzeni’ adlı 1147 sayfalık kitap, uzay hukukuyla ilgili çalışmaların temel taşı sayılıyor.
1967 tarihli Uzay Anlaşması (Devletlerin Ay ve Diğer Cisimler de Dahil, Uzayı Kullanım ve Keşif Faaliyetleriyle İlgili Prensipler Sözleşmesi) uzayın kullanımıyla ilgili yasal çerçeveyi belirlemiş: Uzay herkese açıktır, hiçbir devlet uzayın hiçbir parçası üzerinde hak iddia edemez ve uzay ancak barışçı amaçlarla kullanılabilir.
Yani bu anlaşmaya göre Mars’ın ABD’nin 51’inci eyaleti olmasına imkan yok. Ama bu da neticede bir BM anlaşması ve BM’nin nasıl çiğnenebildiğini Irak örneğinde gördük.
1979 tarihli Ay Anlaşması da herhangi bir devletin dünyanın uydusu üzerinde hak iddia etmesini engelliyor. Ancak bu anlaşma sadece birkaç devlet tarafından onaylanmış ki, onlar da uzay keşiflerinde öncü rolü olmayan ülkeler.
Diyelim devletler anlaşmalara sadık kaldı, peki özel şirket ve şahıslar uzayın herhangi bir yerini parsellerse ne olacak? Özel mülkiyet haklarını düzenleyen yasa yok. Amerikalı hukukçulara göre uzayın geleceğini ilgilendiren en önemli yasal sorun burada yatıyor.
Örneğin Dennis Hope adlı Nevadalı bir girişimci, bu alanda yasal boşluk bulunduğu iddiasıyla ayı kendince parsellemiş. Adam arsa satıp duruyor. Şimdi ayda mülk sahiplerinin elinde kapı gibi birer tapu var. Ancak hukukçulara göre ortada yasal boşluk filan yok, çünkü bu tapuların kayıtlı olacağı il veya ilçeler olması gerekiyor.
UZAY AVUKATLARI
Daha zorlu hukuki sorunlar da çıkabilir. Ayda bulunan helyum 3 izotopu öyle bir element ki, bunun madenini işleten büyük bir servet yapabilir. Ayrıca aydaki sıfır yerçekimi de imalat açısından mükemmel bir ortam yarattığı için üretimi de kolay. Yani helyum 3 izotopunun üretim haklarıyla ilgili bir yasal rejim gerekiyor.
Tabii ki Amerikan şirketleri ayda yatan bu ticari fırsatın farkında ve ileride helyum 3 izotopuna milyonlarca dolarlık yatırım yapacaklarını hesapladıklarından şimdiden uzay avukatları tutmuşlar. Evet uzay avukatı. Birçok üniversitede uzay hukuku dersleri verildiği gibi, uzay hukuku alanında uzman avukatlar da var. Büyük şirketlere geleceğe dönük danışmanlık hizmeti veriyor ve ‘düz’ avukatların bu işten kesinlikle anlamadığını belirtiyorlar.
Uzay hukuku dersi alan üniversite öğrencileri bu alanda pratik de yapıyor. Örneğin bu yıl içinde düzenlenecek bir yarışmada, uzay asansörlerinin yarattığı yasal sorunlarla ilgili kurmaca bir davayı çözmeye çalışacaklar. Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’ndan üç kişilik bir yargıç heyeti de mahkemeye başkanlık edecek.
Uzaylılarla ilişkiler konusu da ayrı bir hukuki faslı oluşturuyor. New York Times’ın magazin eki, 10 Kasım 1907 günü şu kapak konusuyla yayınlanmış: ‘Marslılar büyük ihtimalle bizden ileride...’
Yani yaklaşık 100 önce Marslıların mevcudiyeti bir kesinlik olarak kabul ediliyormuş da, uygarlığın neresinde oldukları tartışma konusuymuş. Ancak bilindiği kadarıyla şimdilik ne onlardan ne de uygarlıklarından bir iz var.