Mızıkçı generali neden yazmadılar

Haber geçen pazar Hürriyet'te de vardı. ABD ordusu tarihin en büyük ve pahalı tatbikatını icra ederken, emekli bir deniz piyade generali oyunbozanlık ederek manevrayı terk etmişti.

Düşman kuvvetlerine komuta eden bu general, simülasyonlu tatbikatta yeterince Amerikan gemisi batırmasına izin verilmediğini, yani şike yapıldığını iddia ediyordu. Aslında haklıydı da, batırdığı gemiler yeniden yüzdürülerek tatbikata devam edilmişti. Haber AP'de, bazı İngiliz gazeteleri ve Amerikan yerel basınında çıktı. Ancak NY Times, Washington Post gibi Amerikan medya devleri olayın gülünç boyutunu görmezden geldiler.

Üç yıldızlı generalin adı Paul van Riper. Amerika'nın gelecekteki savaş konseptinin test edildiği Milenyum Mücadelesi 2002 tatbikatında ‘‘kırmızı’’ yani düşman kuvvetlerin komutasını üstleniyor.

250 milyon dolara malolan ve üç hafta süren bu tatbikatın, Irak'la ilgili yeni planlarla ilgisi yok. İki yıl önceden planlanmış ama, yine de senaryo İran Körfezi'nde cereyan ediyor. Berbat bir diktatör ve ordusuyla savaşılıyor. İster Irak yerine koyun, ister İran.

ABD çapında dokuz canlı tatbikatı, bunun iki katı kadar simülasyonlu savaş oyununu içeren Milenyum Mücadelesi'ne 13 bin 500 askeri ve sivil personelin yanı sıra CIA ve FBI ajanları da katılıyor. CIA ve FBI'ın Pentagon'a ilk kez istihbarat hizmeti verdiği bu tatbikat geçen 15 Ağustos'ta sona eriyor.

Derken, Army Times adlı gazete, emekli bir generalin, yakın dostu olan bazı meslektaşlarına yazdığı e-mail'i ele geçirip yayınlıyor. Bu general, Paul van Riper'den başkası değil. ‘‘Azizim, benim kuvvetler Amerikan gemilerini birer ikişer batırıyordu ama, savaşı kazanmama izin vermediler. Gemileri yeniden yüzdürüp galip geldiler’’ anlamına gelebilecek satırlar yer alıyordu bu e-mail'de.

Zafere ulaşmasını sağlayacak taktik ve silahları kullanmasına izin verilmediğinden, tatbikatın tamamen mavi kuvvetlerin, yani Amerikan ordusunun galip geleceği şekilde düzenlendiğinden şikayet ediyor ve bu yüzden tatbikatı terkettiğini bildiriyordu. Komutasındaki kuvvetlere karşı hiç de adil davranılmamıştı. Kendi zaferi o kadar önemli değildi ama, bu şartlar altında ABD'nin yeni savaş konseptini mutlaka değiştirmesi gerekiyordu.

ŞİFRELİ SABAH EZANI

ABD teknik olarak savaşı kazandığı halde, büyük ölçüde zaiyat da vermişti. Yani İran ya da Irak karşısında utanç verici kayıplardı bunlar. ABD'nin çevik amfibi gücü ve bir uçak gemisiyle muharebe grubu, eski usul haberleşme taktikleri karşısında gafil avlanarak çok ağır hasar görmüştü.

ABD'nin high-tech keşif yeteneği bir işe yaramamıştı. Kırmızıların kullandığı motosikletli kuryeler, mavi kuvvetlerin yüksek teknoloji ürünü elektronik cihazlarını atlatarak emirleri tam yerine ulaştırmıştı. Böylece, mavi donanma kuvvetleri İran Körfezi'ne girdiğinde Van Riper'in komutasındaki kuvvetler küçük bot ve hafif uçaklarla mavileri kuşatma altına alıvermişti. Kırmızı kuvvetlerin batırdığı gemiler yeniden yüzdürülmüştü.

Bir seferinde de müezzinin sabah ezanında okuduğu şifreli mesaj aracılığıyla emir alan kırmızı kuvvetler sürpriz bir saldırıyla mavileri bozguna uğratmıştı.

Bu bilgiler satırı satırına New York Times'ta da yer aldı. Ancak General Van Riper'in tatbikatı hiddet içinde terketmesi, NY Times ve Washington Post gibi liberal eğilimli gazetelerin başlıklarına yansımadı. Bu gazeteler, Irak operasyonuna muhalif seslere yer vermekle birlikte, orduyu küçük düşürecek, ulusal gururu zedeleyebilecek unsurlara hassas yaklaşımları nedeniyle, generalin isyanını büyütmemeyi tercih ettiler.

ABD askeri yetkilileri ise tatbikatta şike yapıldığını da, generalin rolünü yarıda bıraktığını da, batmış gemilerin yeniden yüzdürüldüğünü de yalanladılar.


Tatbikatlarda olur böyle şeyler


Milenyum Mücadelesi 2002 tatbikatında ABD savaş gemileri, düşmanın sürpriz saldırıları sonucu ağır hasar görmüştü. Basın bunları yazıyordu. Ama açıklamayı yapanlar askerler değildi. Sanal yenilginin basına yansıması, ABD'nin eski Pakistan Büyükelçisi Robert Oakley sayesinde oldu. Tatbikatta, düşman devletin liderini canlandıran Oakley, deniz piyade generali Van Riper'in şikayetlerinin ortaya çıkmasından sonra konuşmaya başladı. Oakley de Van Riper'i doğrulayan açıklamalar yapıyordu. Bunun üzerine NY Times, askeri yetkililerin ağzından tatbikatlarda böyle sanal yenilgiler alınabileceğini yazdı. Bu ağızlara göre tatbikatlar neticede yapaydı ve gerçek savaş tablosunu asla yansıtmazdı. Her bir askerin ölüm-kalım stresi savaş ortamında çok farklı sonuçlar doğururdu. Ayrıca, Amerikan deniz, hava ve kara kuvvetleri topyekün galip ilan edildiği halde tatbikatın kesin sonucu aylar sonra raporlara yansıyacaktı.
Yazarın Tüm Yazıları