Kokoreçi tam unutmuştuk, şimdi başımıza kına çıktı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Avrupa Birliği'ne girmek uğruna kokoreçten vazgeçmek yetmiyor. Muhtemelen kına kültürüne de son vermek zorunda kalacağız.
Kına geceleri, ellere, saçlara kına yakmalar bitecek. Çünkü Avrupa Birliği'nin kozmetik ürünlerinden sorumlu bilim komisyonu, kınanın içinde bulunan bir kimyasalın yüksek miktarda zehir içerdiğine karar verdi. Ve kına özlü şampuanlarla saç boyalarının Avrupa çapında yasaklanması için çağrıda bulundu. Üstüne üstlük, Türkiye'nin, kadınları kınayla saç boyuyor diye AB'ye alınmayacağına dair bir söylenti dolaşmaya başladı.
Geçen gün Hürriyet'in mektup kutusuna ilginç bir e-mail düştü. ‘‘Sevgili AB’’ye hitaben ve biraz bozuk bir İngilizce'yle yazılmıştı. Saçlarını kınayla boyayan bir halkın, sırf bu yüzden Avrupa Birliği'ne alınmamasının kabul edilemeyecek bir durum olduğu belirtiliyordu.
Türkiye'nin ve kınanın haklarını eşit dozda savunan bir tonda yazılmış bu protesto mektubuna göre dünyada kullanılan saç boyalarının dörtte biri kına içerikliydi. Ayrıca kına son derece saf ve doğal bir ürün olarak, saç boyasında kullanılan kimyasal renk açıcılardan çok daha güvenliydi. Bu tür kimyasallar bazı kişilerde şoka neden olabiliyordu. Avrupa Birliği Türkiye'nin kaynaklarını aynı bir sömürge gibi kullanmak istiyordu (ne demekse!). Ve kınayla ilgili olarak çıkarılan bütün söylentilerde esas amaç, Türkiye'ye ‘‘havuç’’ göstermekti. (Acaba havuç yerine sopa mı demek istiyor!)
Mektup şöyle sona eriyordu: ‘‘Utanmalısın AB. Önce kendi evini temiz tut. Fransa bütün güzellik ürünlerinde kına kullanıyor. Yunanistan, Kıbrıs ve ABD de öyle.’’ S F A Gates imzasını taşıyan mektup Türkçe bir sloganla noktalanıyordu: Avrupa Birliği UTANSIN.
S F A Gates'in kim olduğunu bulamadım. Mail'ine cevap verdim ama, karşılık alamadım. Ciddi mi değil mi, bilmiyorum. Bu bir şaka mı çözemedim.
KOMİSYON KARARI VAR
Çözebildiğim tek nokta, Avrupa Birliği'nin gerçekten de kınayı yasaklayabileceğiydi. AB'yi protesto eden mektup 17 Ekim tarihliydi ve AB'nin bilim komisyonu da üç-beş gün önce kınanın zararlarıyla ilgili bir karar almıştı. Kozmetik ürünlerinden sorumlu bilim komisyonuna göre kına bitkisinde bulunan bir kimyasal, yüksek dozda zehir içeriyordu. Bu kimyasal, böbreklerde, kan dolaşımı ve midenin bazı bölümlerinde toksin etkisi yapıyordu. Bu nedenle kına özlü şampuanlarla saç boyaları ve diğer kozmetik ürünlerinin Avrupa çapında yasaklanması gerekiyordu.
Avrupa'da çok geniş bir pazarı bulunan kına özlü kozmetik ürünleriyle ilgili bu sağlık uyarısı derhal etkisini gösterdi. Çeşitli AB ülkelerinde kozmetik sanayiinin temsilcileri, kına özlü ürünlerin yeniden kalite kontrolden geçirileceğini ve bazı firmaların kınalı saç boyalarını piyasadan çekebileceklerini açıkladılar.
İşin tuhaf tarafı, AB'nin bilim komisyonu yasaklama konusunda tavsiye kararı almakla birlikte, kına özlü ürünlerin sağlığa ne denli zararlı olduğu konusunda kesin bir fikre sahip değil. Komisyon Başkanı Dr. Ian White'ın verdiği bilgiye göre, kozmetik endüstrisi ürünlerini yeterince testten geçirmediği için, komisyon kınanın güvenli bir madde olup olmadığı konusunda karara varamamış.
Yani, kınanın içinde yüzde 1-2 oranında bulunan kimyasalın zehirli olduğunu tespit etmişler, ancak bu kimyasalın kozmetik ürenlerinde hangi oranda olduğunu bilmiyorlar. Binlerce yıldır milyonlarca insanın kullandığı bir üründe ansızın zehir tespit edince de mecburen ‘‘yasaklanmalı’’ diye karar alıyorlar.
Şimdi kozmetik ürünlerinin sıkı bir kalite kontrolden geçirilmesi ve zehirli kimyasal oranının minimum düzeyde olduğunun tespit edilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği sağlık bakanlarının bu yıl sonunda yapacağı toplantıdan sonra yeni kontrollerin devreye girmesi bekleniyor.
Esmerleştiren boyalar da zararlı bulundu
Klopatra'nın ve hatta İkinci Ramses'in de saç tuvaletinde kullandığı kına insanlığın en eski kozmetik ürünlerinden biri olarak biliniyor. Ve durup dururken Avrupalı bir bilim komitesi çıkıp ‘‘Bu madde zararlıdır’’ diyor. Tabii doğal bir ürün olduğu için ilk bakışta inandırıcı gelmiyor. Aynı komitenin kimyasal saç boyalarıyla ilgili uyarısı daha ürkütücü, çünkü boyaların yol açtığı zararla ilgili kesin teşhis konuluyor: Kanser. Denemişler, bazı ürünlerin farelerde kansere yol açtığını tespit etmişler.
Özellikle saçları koyulaştıran boyalar tehlikeli. PPD (para-phenylenediamine) adlı maddeyi içeren boyalar 1-1.5 ayda bir kullanıldığı takdirde mesane kanserine yol açabiliyor. Daha doğrusu, mesane kanseri riski iki katına çıkıyor. Kurşun ve cıva içeren boyalar ise alerjik reaksiyona neden oluyor. Saç rengini açan peroksit ise zehirli değil, ancak derinin ve akciğerlerin tahriş olmasına yol açabiliyor. İsveç'te yapılan son araştırmalara göre ise boyaların içerdiği bazı kimyasallar romatizmal artridle sonuçlanıyor, bağışıklık sistemine zarar veriyor.