Hayır, bir yanlış anlamaya mahal vermemek için bunları yazmak zorundayım. Geçenlerde bizim gazetenin arka sayfasında bir haber çıktı. Bazı insan ve hayvan topluluklarında çocuk bakan babaların, annelerle aynı yaşam süresine sahip olduğu belirtiliyordu. Habere erkek aklıyla yaklaştığınız takdirde şöyle bir sonuç çıkıyor: ‘‘Çocuk bak, uzun yaşa’’ ... Ama işin aslı öyle değil. Ansızın çocuk bakma hevesine kapılıp, saçını süpürge eden fedakâr baba rolü üstlenmek kesinlikle ömür uzatmıyor. Bu benim fikrim değil. Hayvanlar ve maymunlar üzerindeki araştırmayı yapan California Teknoloji Enstitüsü uzmanı John Allman öyle söylüyor. Erkek ve dişinin çocuk bakımını paylaştığı insan ve maymun topluluklarında, erkek ve dişinin ömrü eşitleniyor, ancak bunun için kuşakları içine alan uzun bir evrim süreci gerekiyor. Erkeklerin çocuk bakımını üstlenmesi sosyal yapının bir parçası haline geldiği zaman yaşam denklemi eşitleniyor.Yani bugün böyle bir sosyal yapı olmadığına göre boşuna heveslenmeye gerek yok.Hatta erkek ve kadın ilişkilerinin en liberal düzeye ulaştığı İsveç'te bile erkekler dezavantajlı pozisyonda. Söz konusu araştırmada, her bir maymun türünden 1500 kuşağı içine sığdıran uzun bir süreç hedef alınmış. İnsanlarda da 1780'den bu yana İsveç'in nüfus sayım dataları incelenmiş. Erkeklerin doğum izni bile alabildiği bu ülkedeki 200 yıllık verilere göre de kadın ömrü erkeklere oranla yüzde 5-8 daha uzun.Her biri değişik yaşam tarzına sahip maymun topluluklarında ise erkeğin kendini çocuk bakımından soyutladığı oranda, yaşam süresinin de azaldığı görülüyor; dişilerle arasındaki ömür uçurumu büyüyor.Örneğin erkeklerin hiç mi hiç çocuk bakmadığı şempanzelerde, dişi nüfus erkeklerin üç katına çıkıyor. Dağ gorilleri ise yavrularını koruyup, oynadıkları için, ortalama yaşam süresinde dişileri yakalıyorlar. Baykuş maymunu ve titi maymunu denilen türlerde ise; babalar, kısa emzirme süreleri dışında yavrularını taşımakla yükümlü bulunuyor ve dişilerden daha uzun süre yaşıyorlar. Amerika'da görülen marmoset maymunlarından ise durum iyice ilginçleşiyor; babalar yavrulara tapıyor, bazen dört erkek bir araya gelip anne-baba rolünü ortaklaşa üstleniyor. Hatta bazı babalar çocukları öyle seviyor ki, başka erkeklerin çocuklarını bile çalabiliyor. Ve tabii ki, dişilerden uzun yaşıyorlar. Peki erkeklerin çocuk bakımını ne zaman bıraktığını, diğer bir deyişle uzun yaşama şansını ne zaman teptiklerini merak ediyor musunuz? Bazı arkeolojik bulgular da bu konuda ipucu veriyor. Amerikalı arkeolog Olga Soffer'in Slovakya'daki Dolni Vestonice kalıntılarında yaptığı araştırmalar, Taş Devri'ndeki erkek ve kadın imajıyla ilgili bütün teorileri çürüten sonuçlar veriyor. Yeni teoriye göre erkekler sanıldığı kadar cengaver değilmiş, çocuk bakıyormuş. Kadınlar da mağarada oturmayıp, ava katılıyormuş. Av alanlarında bulunan uzunlamasına derin çizgilerin, hayvan avlamakta kullanılan ağların bıraktığı izler olduğunu tespit eden Soffer böylelikle iki önemli keşifte bulunmuş. Birincisi; tarihin ilk dokumasının hangi döneme denk düştüğünü ortaya çıkarmış. İkincisi; bu ağlar sayesinde kadın ve erkeklerin doğanın gücü karşısında eşit yaratıklar olduğu, kadınların da pekala ağla avlanabileceği sonucuna varmış. Yani erkekleri dışarıda vahşi yaratıklarla boğuşurken gösteren resmi prehistorya tamamen erkek arkeologların uydurmasıymış.