Geçen hafta Hürriyet’te küçük bir haber çıktı. Jerry Vlasak adlı bir doktor, hayvanlar üzerinde deney yapan 15 araştırmacının öldürülmesi halinde 2-10 milyon hayvanın hayatının kurtulacağını söylüyordu.
Vlasak’a göre, insan sağlığına yararı olmayan gıda ve ilaç deneyleri uğruna milyarlarca dolar harcanıyor. Vlasak’ın arkasında koca bir hayvan hakları hareketi var. Üstelik Hayvan Kurtuluş Cephesi gibi, FBI’ın terör listesine girmiş azılı vandal grupları da bu harekete dahil. Dahası hayvan kurtuluş savaşı açmak üzere gelecek ay İngiltere’de bir kampta toplanıp, gerilla eğitimi almaya hazırlanıyorlar.
Onların Sansar Fatma ya da Sırtlan Cemil gibi lakapları yok. Aşırı derecede hayvan sevgisi akıllarını başlarından aldı diye meczup gözüyle bakan da yok.
Çünkü global hayvan hakları hareketinin karşısındaki o bakış, sırtlan-kaplan gibi lakaplar yakıştıracak bir sempati içermiyor. Hayvan hakları gruplarının oluşturduğu hareket bir terör şebekesi olarak görülüyor.
Peki kim tarafından? Çıkarları tehdit altında olan gıda, araştırma ve ilaç sektörü tarafından. Hayvan hakları gruplarına göre araştırma laboratuvarları birer cinayet yuvası. Et ürünleri sanayi ise hem hayvanları katledip sömürüyor, hem de ‘her türlü hastalığın müsebbibi’ olan bu ürünleri pazarlayarak insan sağlığını tehlikeye atıyor, dünyayı obezleştiriyor.
Gıda üreticilerine göre ise bu gruplar, insanları sebzeye mahkum etmek için ete, süte çamur atan tüketim düşmanı pis teröristler... Sebzeci ve hayvansever oldukları için, kendi kötücül emelleri uğruna insanları et ürünlerinden soğutmaya çalışan halk düşmanları...
FBI LİSTESİNDEKİ DERNEKLER
ABD ve İngiltere’de yuvalanan irili ufaklı hayvan hakları grupları var. Hayvanlara etik muamele için şiddet içermeyen yöntemlerle mücadele veren PETA, anarşist eğilimli olduğu için FBI’ın terör grupları listesine girmiş bulunan Hayvan Kurtuluş Cephesi (ALF) ve sadece İngiltere’deki Huntingdon Araştırma Laboratuvarı’nı kapatmayı kafaya takmış SHAC (Stop Huntingdon Animal Cruelty) gibi. Bu laboratuvar dev ilaç şirketleri için araştırma yapan bir numaralı kuruluş. İddiaya göre günde 500 hayvanı kesip biçiyor.
Speak adlı örgüt ise Oxford Üniversitesi’nde kurulması planlanan 25 milyon dolarlık primat araştırma laboratuvarı projesini engellemek için elinden geleni ardına koymuyor. Üniversite önünde gösteriler düzenleniyor. Polise göre o kalabalık gösterilerde topu topu 50-100 eylemci başı çekiyor. Ama sonunda, projeyi üstlenen Montpellier adlı şirket geçen hafta ihaleden çekilmek zorunda kalıyor. Çünkü sözde şirket yönetiminin hissedarlara yazdığı mektupta ‘Hisselerinizi hemen satmazsanız, hayvan örgütleri size karşı harekete geçecekler’ diye uyarıda bulunuluyor. Bu düzmece mektup, şirket hisselerinin taban yapmasına yol açıyor.
Oxford ne yapacak belli değil. Cambridge Üniversitesi, caydırıcı eylemler nedeniyle beyin araştırmaları merkezi projesini rafa kaldırmıştı.
KUZU POSTUNA BÜRÜNMÜŞ KURT
Ancak gıda ve ilaç sektörünü en fazla ifrit eden, bu gruplar değil.
ABD’de, et ve sütün sağlığa zararlı olduğu iddiasıyla yıllardır kampanya yürüten Sorumlu Tıp için Doktorlar Komitesi (PCRM), gıda ve ilaç sektörünün karşısındaki en büyük düşman. Halk sağlığını düşünen hekimler kisvesi altında hayvan hakları mücadelesi vermekle suçlanıyorlar. İş dünyasını temsil eden Tüketim Haklarını Koruma adlı kuruluşa göre PCRM, kuzu postuna bürünmüş bir kurt. Çünkü eti, sütü, Amerikan sofralarından kaldırmak ve insan hayatını kurtaracak ilaçların üretiminde hayvan deneylerini yasaklatmak istiyorlar. Halk sağlığı bahane, adamların esas kötücül amacı hayvanları kurtarmak! Üstelik hayvan hareketine bütün mücadele taktiklerini de onlar öğretiyor ve masum obezleri, McDonald’s ve KFC gibi fast food zincirlerine karşı dava açmaya kışkırtıyor, avukat temin ediyorlar. Ayrıca protein yüklemesi yapan Dr.Atkins diyetini uygulayan doktorları mahkemelerde süründürmek için ‘Doktorunuzu dava edin’ diye ilanlar veriyorlar.
ABD’deki hayvan hareketini finanse edenler arasında ise hayli şaşırtıcı isimler var. Örneğin Ted Turner’ın her yıl kendi vakfının kasasından hayvan hakları gruplarına 40 milyon dolar akıttığı iddia ediliyor.
VEJATERYEN TALİBANLAR
PCRM ayrıca kendi üyelerinin maddi çıkarları uğruna entrikalar çeviriyor. Mesela şu Dr. Robert Atkins’in otopsi raporunun The Wall Street Journal gazetesine sızdırılması vakası. Habere göre, karbonhidratı kaldırıp proteine yüklenen diyet gurusu öldüğünde 117 kiloydu. Yani düpedüz obezdi, kalp yetmezliği ve yüksek tansiyonu vardı. Tabii ki kendi beslenme programını uyguluyordu.
PCRM bu altın madeni gibi otopsi raporunu Richard M.Fleming adlı doktordan almıştı. Ve Dr. Fleming tam da o günlerde kendi yazdığı vejateryen diyet kitabının tanıtımıyla meşguldü. Dr.Atkins’in zavallı dul eşi ise Wall Street’teki haber yüzünden sinir krizleri geçiriyor, ‘Ölmüş kocama saldıranlar pis vejateryen Talibanlar’ diye feryat ediyordu.
Tüketim Hakları Derneği’nin aldığı bilgilere göre ise Dr.Atkins’in ölümü kesinlikle beslenme bağlantılı değil, virütik kökenliydi. Doktorun sağlıklı beslenerek nasıl 117 kiloya çıktığına açıklık getiren ise yok.
TERÖR KAMPI
İşte geçen hafta İngiltere’de şok yaratan Dr. Jerry Vlasak da PCRM mensubu. Karşı kampa göre, dünyanın en tehlikeli hayvanseverlerinden biri. Katıldığı çeşitli eylemlerde defalarca tutuklanmış. Vlasak’a göre hayvan deneyleri yapanlardan her şey beklenir. ‘Sigaranın zararlı olmadığını kanıtlamak için köpeklere binlerce sigara içirdiler’ diyor. PETA, ALF ve SHAC ve Speak gibi gruplara danışmanlık hizmeti veren bu eski cerrah, ‘Çok değil, hayvanlar üzerinde deney yapan en fazla 15 araştırmacıyı öldürseniz, 2-10 milyon hayvanın hayatını kurtarırsınız’ diyor.
Medyada çıkan bu sözler üzerine İngiliz hükümeti, hayli cam-çerçeve indirmiş olmakla birlikte henüz fiziksel şiddete başvurmamış hayvan hakları gruplarına karşı önlem almak üzere çalışmaya başlıyor. Amerikalı Dr.Vlasak’ın ülkeye girişini engelleyelim mi diye de düşünüyorlar. Çünkü gelecek eylül ayında hayvan hakları gruplarından 300 kadar genç militanın İngiltere’nin Kent ilinde toplanacağı biliniyor. Üstelik bu toplantının kamp niteliğinde olacağı ve pek yakında patlak verecek hayvan kurtuluş savaşının gerilla taktiklerini de orada öğrenecekleri yönünde duyumlar var.
Şimdi İngiltere’deki bütün laborant ve araştırmacılar korku içinde. The Times’a isimlerini vermeden konuşan bu kişiler, eylemcilerin çocuklarını tartaklayıp, evlerine saldırdığını, araçlarını tahrip ettiklerini söylüyorlar.
İngiliz iş dünyası ise hayvan hakları gruplarına karşı örgütlenmeye başlıyor. Geçen hafta oluşturulan bir işadamları konsorsiyumu, eylemcilerin yargı karşısına çıkarılması için bilgi getirenlere 25 milyon sterlin ödül verileceğini ilan etti.
SÜT KANSER YAPAR
ABD’deki Sorumlu Tıp için Doktorlar Komitesi’nin gıda sektörü ile ilgili iddiaları çok keskin: Sakın et ve süt ürünleri yemeyin; çünkü bunlar kitle imha silahıdır. Bunların üzerine ‘tehlikeli madde’ yazılması gerekir. Tereyağı, yumurta, mayonez, patates cipsi, salam ve pastırmadan oluşan alışveriş listesi aslında intihar mektubudur. Süt, kanser, anemi, diyabet ve kalp hastalığına yol açar. Süt içmek, sigara içmekten farklı değildir. İnsanı obez yapar, kulak enfeksiyonuna ve solunum yetmezliğine yol açar. Et, peynir ve çikolata bağımlılık yapar. Oysa vejetaryen beslenme sayesinde hem hastalıklardan uzak durursunuz, hem de varsa diyabetiniz iyileşir.