Biliyorum güvercinsever bir milletiz. Zubin Mehta, fi tarihinde Spor ve Sergi Sarayı’nın damındaki bin küsur güvercini, New York Filarmoni’nin provalarına parazit yapıyorlar diye itlaf ettirdiğinde ben de içerlemiştim.
Güvercinlere düşman değilim ama, pislikleriyle binaları aşındırmalarına karşıyım. Büyük depremi bekleyen İstanbul’da zaten sağlam olmayan yapılara bir de güvercin gübresini ekleyin. Malum, ABD’de çöken Minneapolis köprüsünün güvercin pisliğine kurban gittiğine dair iddialar var. İçerdiği amonyak ve ürik asit nedeniyle güvercin pisliği tarihi yapıları mahvettiğinden Londra, Basel, Venedik gibi kentlerde güvercinleri beslemek yasak. Şimdi de New York’ta güvercin besleyenlere 1000 dolar para cezası verilmesi gündemde. Onlar güvercin düşmanı mı? Hayır değil. Güvercinleri beslemek sevap da değil. Tam tersi hayvanlara eziyet. Sabahtan akşama tıka basa yemlendiklerinden, boş vakitlerini çiftleşerek geçiriyor, seri şekilde ürüyor, yuva bulamıyor ve tıkış tıkış yaşamak zorunda kalıyorlar. Gelecek 10 yılda dünya çapındaki güvercin nüfusunun, kentleşmeye paralel olarak 50 milyondan 400 milyona fırlaması bekleniyor.
Bizim Hüseyin Gündoğdu, sabahları güvercinlere söverek geliyor işe. Çünkü Taksim’deki güvercinlerin geçtiği yolun ortasına pislemesine, satıcıların kendisine turist muamelesi yapıp güvercin yemini burnunun dibine sokmalarına sinirleniyor.
Facebook’ta da güvercin izolasyonunu savunan muhtelif gruplara üye. Bunlar arasında "Evsizleri güvercinlerle besleyelim" ve "Biz de güvercinlerin tepesine pisleyelim" gibi gruplar var.
Benim yolum güvercinlerle kesişmiyor. Bu yüzden güvercinlere de, yemlenmelerine de karşı değilim. Hatta kırk yılın başı Yeni Cami’nin önünden geçtiğimde yem atmışlığım da yok değil. Ancak İstanbul’un güvercin sorunu, yolların kesişmesiyle ilintili değil. Güvercinler, onları hiç görmeyenlerin de sorunu.
Bu kuşları muhtelif meydanlarda, cami avlularında tıka basa yemlemek anormal şekilde çoğalmalarına yol açıyor. Yem aramak gibi bir dertleri olmadığı için, zamanlarını çiftleşip üremekle geçiriyorlar. Ve pisliyorlar. Evrensel kültürün barış sembolü yaptığı o cennetlik kuş, yılda 12 kilo pislik üretiyor.
KANATLI FARELER
Bu nedenle Londra, Venedik, Basel gibi görkemli tarihi yapıları olan kentlerde meydan güvercinlerine karşı nüfus kontrol mücadelesi veriliyor. Venedik dünyanın en güvercin yoğun kenti. İnsan başına üç güvercin düşüyor. Diğer büyük Avrupa kentlerinde ise 20 kişiye bir güvercin.
Şimdi New York’ta da, güvercinleri beslemeyi suç haline getirmek isteyenler var. Oradaki nüfusları 1 milyon. Aşırı derecede hızlı üredikleri için "kanatlı fare" adını takmışlar hayvanlara. Yemlerine doğum kontrol hapı karıştırıp üremelerini engelleme planı üzerinde çalışıyorlar.
Geçen hafta New York Şehir Meclisi üyesi Simcha Felder, yapılara zarar verip hastalık yaydıkları için kentteki güvencinlere savaş açtığını ilan etti. "Güvercinlere yem atmayı yasaklayalım, yasağı delenlere 1000 dolar para cezası keselim" diye öneri getirdi. Felder’e göre, dilediği yere konup canının çektiği yere pisleyen güvercinlere artık birilerinin dur demesi gerekiyor. Güvercinlere kol kanat geren hayvan hakları savunucularına da "Güvercinleri o kadar seviyorsanız, alın evinizde besleyin, oturma odanıza pislesinler" diyor. Felder’in öneri paketinde, güvercinlere karşı şahin uçurulması da var.
ŞAHİN DENEMESİ
Aslında kadrolu şahin denemesi New York’ta daha önce de yapılmış. 2003 yılında, güvercinleri korkutsun diye Manhattan’daki bir parka eğitimli şahin salınmış. Ancak şahin, bir Chihuahua’ya saldırınca program rafa kaldırılmış. Sonra şahin ve diğer yırtıcı kuş seslerini kaydedip hoparlörle korkutmaya çalışmışlar. Güvercinler yememiş!
Londra belediyesi de Trafalgar Meydanı’ndaki binlerce güvercinle mücadele amacıyla hem yemcileri kaldırmış, hem de kuşları korkutup kaçırmak için meydana eğitimli şahinler salmıştı. Ama, güvercinler hálá orada ve Belediye Başkanı Ken Livingston da, program fazla pahalıya patladığından ateş altında.
Venedik, San Marco Meydanı’ndaki kuşların tarihi yapılarla mermer heykellere zarar vermesini önlemek için hayli zamandır yem yasağı uygulamaya çalışıyor. Ancak ruhsat sahibi yem satıcıları işi bırakmak istemedikleri gibi, hayvan hakları savunucuları da yasağa şiddetle itiraz ediyor.
Los Angeles ise geçen yaz aylarında OvoControl P adı verilen güvercinlere özgü doğum kontrol hapını kullanmaya başladı.
YUMURTALARI ÇALDILAR
Güvercin pisliği, içerdiği amonyak ve ürik asit nedeniyle çeliğin paslanmasına, yapıların aşınmasına yol açıyor. Bir iddiaya göre, geçen ağustos ayında ABD’nin Minneapolis kentinde meydana gelen köprü faciası da güvercinlerin eseri. Faciada 13 kişi ölmüştü. Amerikan Kimya Derneği’nden bir uzmana göre kuruyan pislikler konsantre tuza dönüşüp suyla temas ettiğinde meydana gelen reaksiyon köprünün metal iskeletini zayıflatmış olabilirdi.
Güvercin pisliğindeki potansiyel tehlike nedeniyle İsviçre’nin Basel kenti 1980’lerden beri mücadele veriyor. Neler yapmamışlar ki. Hayvanlar kuluçkada boş boş yatsın diye yumurtalarını çalıp, yerlerine sahtelerini bile koymuşlar. Sonuçta güvercin nüfusu dört yılda üçte iki oranında azalmış. Geçen hafta Almanya’nın Essen kentinde düzenlenen 1. Şehir Güvercinleri Konferansı çerçevesinde Der Spiegel, Basel Üniversitesi’nden Prof. Daniel Haag-Wackernagel ile görüşmüş. Bu güvercin uzmanı, Basel’de asla yem yasağına başvurmadıklarını, halkı ikna yoluyla yemlemeyi önlediklerini anlatıyor. Wackernagel, 20. yüzyılın başlarından itibaren kentlere uyum sağlayan güvercinlerin zehirlenip vurulduğunu, üstlerine ağ atıldığını, hatta yemlerin yüksek voltajlı platformlara konulması suretiyle "elektrikli sandalye"ye bile oturtulduklarını söylüyor; "Ancak öldürmek çözüm değil. Yine de çoğalırlar. En iyi çözüm beslememektir. Biz Basel’de halkı ikna etmeyi başardık" diyor.
Ancak ikna olmayanlar varmış. Basel’li bir güvercinsever, 89 yaşında ölene kadar kuşlara yılda tam 12-15 ton yem vermiş.