Dünyanın muhtelif coğrafyalarında da bayrak satışları, siyasi vaziyet ve milli hislerdeki iniş çıkışlara göre grafik çiziyor.
Şu miting yoğun dönemde Türk bayrağı satışları yine patladı. "Yine" diyorum, çünkü yakın geçmişte başka patlamalar da var. Cumhuriyetin 75. yıldönümünde, 2002’de milli takım dünya üçüncüsü olurken ve 2005’teki Nevruz kutlamalarında Mersin’de Türk bayrağını yakma girişimi üzerine.
O Nevruz tepkisi nedeniyle, iki günde 5 milyon metre bayrak siparişi verilmişti ki, normalde Türkiye’de bir yılda satılan bayrak 10 milyon metre kadardı. Tandoğan ve Çağlayan’daki mitingler ise bayrak satışlarını cumhuriyetin 75. yıldönümünden bu yana ilk kez yüzde 60 artırdı. Çağlayan’da tek günde neredeyse yarım milyon bayrak satıldı. İki liralık bayrağı 7 liraya satanlar büyük paralar kırdı.
Dünyanın muhtelif coğrafyalarında da bayrak satışları, siyasi vaziyet ve milli hislerdeki iniş çıkışlara göre grafik çiziyor.
Mesela İsrail, bayrak satışlarını en sıkı takip eden ülkelerden biri. Ancak son dönemde durum kesat, satış grafiği ulusal gururda bir şahlanış belirtisi göstermiyor. 59. Bağımsızlık Günü kutlamalarına rağmen satışlarda yüzde 7’lik düşüş var. Üstelik satılan bayrakların çoğu da Çin malı, üretici sinek avlıyor. Bu arada tuhaf bir kıyaslama da yapılıyor. Bayrak satışları düşerken et tüketiminin artması biraz ayıplanıyor. Hamursuz’dan sonra başlayıp Bağımsızlık Günü’nde zirve yapan dönem, İsraillilerin gayrı resmi "mangal ayı"dır. İşte son günlerde kişi başına et tüketimi geçen yıla göre 1 kilo artmış durumda.
Bayrak-et zıtlaşmasının temelinde biraz da geçen yılki Lübnan operasyonunun başarısızlığı yatıyor. Lübnan demişken; bu ülkede son yıllarda bayrak sevgisi müthiş tırmanış gösteriyor. 2005’te eski Başbakan Refik Hariri’nin öldürülmesinden sonra başlayan bir trend bu. İç savaşın mezhep bayraklarını bırakan on binlerce Lübnanlının on binlerce sedirli bayrakla sel olduğunu hatırlarsınız.
Avustralya da son dönemlerde bayrak sever bir ülke haline geldi. Anzac günlerinde satılan bayrak sayısı her yıl arttıkça, "artık daha gururlu bir millet olduk, 20 yıl önce böyle değildi" yorumları yapılıyor. Sadece bayrak değil, bayrak direği satışları da artıyor. Bahçelerinde göndere çekiyorlar bayrakları. Dünya futbol ve kriket şampiyonalarında da satışlar patlıyor.
Almanya da bayrağını geçen yıl Dünya Kupası sırasında keşfetti. Nazi geçmişi nedeniyle milli sembolleri bastıran Almanya, geçen yıl kupaya ev sahipliği yaparken ani bir yurtseverlik ateşiyle bayrağına sarıldı, satışlar yüzde 300 arttı.
Fransa’da da hava değişti. Daha düne kadar aşırı milliyetçi kesimin tekelinde olan milli bayrak, sosyalist cumhurbaşkanı adayı Segolene Royal’in seçim mitingleriyle sol cepheye taşınıverdi. Milli marş Marseilles de öyle.
Ancak milli bayrak satışı patlamasında bütün zamanların rekoru 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’de kırılmış ve 57 milyon dolarlık bayrak satılmış, talep karşılanamadığı için Çin’den ithalat yapılmıştı.
Acaba bu rapordaki bayrak eğilimleri, milliyetçilik sınıfına mı giriyor, yurtseverlik sınıfına mı? Yoksa ikisine birden mi?