Paylaş
Bilim dünyası bugün büyük başarılara imza atıyor. Laboratuvarda parmak yetiştiriliyor, insanın kök hücresi izole ediliyor, yedek organ yapılıyor. İnsanın gen haritasının üç yıl içinde deşifre edilmesi bekleniyor. Oysa yüz yıl önce kimse bu olasılıklardan söz etmiyordu. Eski tahminlere göre örneğin şu günlerde herkesin evinde robot hizmetçiler olması gerekiyordu.
Güya 2000'e gelindiğinde insanoğlu Mars'a ayak basacak, yeryüzü yemşeyil bir cennete dönüşecek ve de herkes sentetik gıdalarla beslenecekti. Yani açlık problemi filan olmayacaktı.
Geçmişin fütüristleri her türlü olasılığı attı tuttu da, insanın günün birinde etten kemikten bir parmak yetiştireceği, insanın çekirdeğini oluşturan o ilk hayati hücrenin çoğaltılabileceği kimsenin aklına gelmedi.
Haber dünkü Hürriyet'te çıktı. Amerikalı bilimadamları tüm doku hücrelerine kaynaklık yapan ‘kök hücre’yi izole etmeyi başardılar. Böylelikle kök hücreye ana rahminin dışında gerekli müdahaleler yapılarak sınırsız yedek organ üretilebilecek. Hem de karaciğerinden, böbreğine, kola ve bacağa kadar.
Geçen pazartesi günkü Hürriyet'in manşetiydi. Amerikalı bilimadamları, iş kazasında baş parmağını kaybeden fabrika işçisine kendi dokusundan yeni bir parmak üretmişlerdi. Oysa bugüne kadar işlevini yitiren organlar yerine başka bir insandan alınan organlar naklediliyordu. Bunlar da genellikle iç organlar oluyordu.
Organ naklinde de çok önemli bir hamle gerçekleştirildi. Fransa'nın Lyon kentindeki bir hastanede ilk el kez gerçek el nakli yapıldı.
Şimdi de Liverpool Üniversitesi'ndeki bilimadamları önümüzdeki 10 yıl içinde insanın kendi dokusundan kalp yetiştirmeyi hedefliyor.
BÜYÜK YANILGILAR
1894 yılında Fransız kimyager Marcelin Berthelot, ‘‘2000 yılında kimyanın anlamı’’ başlıklı makalesinde şöyle bir gelecek resmi çiziyordu:
‘‘Geleneksel tarım ortadan kalkacak, 100 yıl sonra bildiğimiz gıda maddeleri kalmayacak, bütün besinler sentetik olarak üretilecek, tarlalar zevk bahçelerine dönüşecek. Enerji yer kabuğundaki kor ateşten elde edilecek. İnsanlar gündelik ekmek kavgasından kurtulacak ve asla savaşlar olmayacak...’’
Berthelot'un 100 yılının üzerinden bir de dört yıl geçti ama, Afrika'da insanlar hala açlıktan ölüyor. Ekmek kavgası bitmiyor.
1969 yılında insanın ilk kez aya ayak basmasından sonra ABD Başkan Yardımcısı Spiro Agnew, 2000 yılında Mars'a ilk insanlı uçuşun gerçekleşeceğini iddia etmişti.
Ancak Mars hayalinin gerçekleşmesine daha yıllar var.
Bilimadamları 1960'ların ortalarından itibaren, 2000 yılında bütün evlerde robot hizmetçilerin bulunacağını ileri sürmeye başladılar. 1980'lerde ise bu iddialarından vazgeçtiler.
İyi de ettiler. Çünkü ev temizlik robotları Japonların fuar malzemesi olmaktan öteye gidemiyor.
1962 yılında Decca plak şirketi Beatles'ı geri çevirmişti. Gerekçe de şuydu: ‘‘Biz bu çocukların soundunu beğenmedik.’’
Sonra o çocuklar yüzyılın en büyük müzik efsanelerinden biri haline geldiler.
1968 yılında IBM'in ileri bilgisayar sistemleri bölümünden bir mühendis, mikroçipin ilk versiyonlarından birini gördüğünde şöyle tepki göstemişti: ‘‘İyi de, ne işe yarayacak bu?’’
Oysa mikroçip denilen malzeme elektronikten tıbba kadar birçok alanda bilimin temel taşı haline geldi.
1876 yılında Western Union şirketinde şöyle bir not kaleme alınmıştı: ‘‘Bu telefon cihazı, iletişim alanında ciddiye alınmayacak kadar çok kusurları olan bir alet. Bizi ilgilendirmiyor.’’
İngiliz Kraliyet Derneği'nin Başkanı Lord Kelvin 1895 yılında şu açıklamayı yapmıştı: ‘‘Havadan daha ağır uçan makineler yapılmasına imkan yoktur.’’ Aynı şahıs 1897 yılında da ‘‘Radyonun geleceği yoktur’’ diye kestirip atmıştı.
Ayrıca fiberoptik ve genetik mühendisliğinin adını ağzına alan tek bir fütüriste bile rastlanmadı. Hiç kimse, günün birinde insanın tek bir saç telinden alınan DNA örneğiyle cinayetlerin çözümlenebileceğini tahmin edemedi.
BAŞARISIZ YÜZYIL
Geçenlerde bir ‘‘20'inci Yüzyıla Girerken’’ yazısına rastladım. 1 Ocak 1901 tarihli Chicago Tribune gazetesinden alınmıştı. Yazının son pasajı şöyleydi:
‘‘Maddecilikten yorulan insan ruhu belki artık daha yüce değerlere yönelir. 20'inci Yüzyılın eşiğinde bulunduğumuz şu günlerde dünya, önümüzdeki yüzyılda bütün insanlar için hümanizm ve kardeşlik gezegeni olacak gibi görünüyor; ki eğer bu gerçekleşirse, bilimin bütün keşiflerinden, sanatın bütün zaferlerinden daha büyük bir başarı olacaktır.’’
20'inci Yüzyıl bu başarıyı gösteremedi. Bilimin büyük keşifleri, sanatın çok görkemli zaferlerine rağmen, 20'inci Yüzyıl hümanizm ve kardeşlik yüzyılı olmayı başaramadı.
Yanlış hesap
21'inci Yüzyılın ne zaman başlayacağı konusundaki tartışma henüz tatlıya bağlanmış değil. Dünyanın dört bir yanında 31 Aralık 1999 gecesi için büyük parti hazırlıkları yapılıyor. Ancak bazı önemli kaynaklar, içinde bulunduğumuz yüzyılın bitiş tarihi olarak 31 Aralık 2000'i gösteriyor. Brockhaus-Lexikon'a göre, ‘‘İ.S 20'inci Yüzyıl 1 Ocak 1901'de başlıyor ve 31 Aralık 2000'de sona eriyor.’’ Aynı hesap geride bırakacağımız bin yıl için de geçerli. 1001 yılında başlayıp 2000 yılının son gecesi tamamlanıyor ve üçüncü bin yıla giriliyor.
‘‘0’’ yılı diye birşey asla varolmadığı ve miladi takvim ‘‘1’’le başladığı için, 1000 yıl ancak bininci yılın sonunda tamamlanıyor. Bütün bu mantık hesaplarına göre: 21'inci Yüzyıl, ya da diğer deyişle üçüncü bin yıl 1 Ocak 2001 günü başlıyor.
Bir yüzyıl ne kadar sürer
Yüzyılların takvimlerin gösterdiği tarihlerden bağımsız olarak ne zaman başlayıp bittiği de tartışma konusu. Örneğin İngiliz sosyal tarihçi Eric Hobsbawn'a göre 19'uncu yüzyıl alabildiğine uzundu, 20'inci yüzyıl ise kısa sürdü. Hobsbawn, 19'uncu yüzyılın 1789 Fransız Devrimi'yle başlayıp, 1914'de Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle sona erdiğini söylüyor. Bu konsepte göre 20'inci yüzyıl da Birinci Dünya Savaşı'yla başlayıp, 1989'da Demir Perde'nin inmesiyle son buluyor.
Paylaş