İddiaya göre dünyada herkes birbirine altı tanışıklık mesafesindeymiş. Yani herkesin, altı kişi üzerinden hamle yaparak birbiriyle temas kurması mümkünmüş.
Columbia Üniversitesi ‘smallworld’ projesinin iddiası böyle. Deneye katılmak istiyorsanız, size bir hedef isim veriliyor. Öncelikle, irtibatı sağlayabilecek en isabetli kişiyi bulmak gerekiyor. Örneğin ben Fransız kütüphaneci Monique ile temas kurmaya çalışıyorum. Kolay bir hedef. Paris'teki Pompidou Centre'da çalışıyor. Ona ulaşabilmesi muhtemel birine mail attım. O da yine, doğrudan Monique'i ya da onun bir tanıdığını tanıması muhtemel birine benden haber gönderecek. Teoriye göre sonuçta, araya beş kişiyi koyarak Monique'i bulmam gerekiyor. İlk hamleyi yaptım ve üç gündür beklemedeyim.
Bir Aborijinle temas kurmak niyetindeyseniz, hiç heveslenmeyin. Pigmelere, Hutu ve Tutsilere de ulaşamazsınız. Tamam dünya küçüktür ama o kadar da değil. O küçük dünya, online olmayan şahısları kapsamıyor.
Yani teori daha baştan defolu. Bu deney e-mail trafiğiyle yapıldığına göre, elektronik ortamda aktif olmayan birine öyle altı hamlede ulaşmak mümkün değil.
Hatta 66 hamlede bile mümkün değil. Ben şahsen, Güney Afrika'daki Zulu kabilesinin bir üyesiyle askerlik arkadaşı olan birini 66 hamlede bile bulamayacağımdan eminim.
Olmayacak biriyle, olmayacak bir yerde karşılaşınca, dünya küçüktür deriz ya. İşte bu klişe aynı zamanda bilimsel bir çalışmanın da konusu.
Teori ilk kez 1967 yılında ortaya atılıyor. Harvard Üniversitesi'nden psikolog Stanley Milgram, ‘‘smallworld’’ başlıklı çalışmasında, dünyadaki herhangi iki kişinin, altı kişilik tanıdık zinciri üzerinden birbiriyle temas kurabileceğini hesaplıyor.
Dünya üzerindeki herkesin birkaç aracı sayesinde birbiriyle bağlantılı olduğu hipotezini test etmek üzere Boston-Omaha arasında birkaç yüz kişiyle bir deney yapıyor. Milgram, bu kişilerden Boston'da hiç tanımadıkları, adresini bilmedikleri bir hedefe mektupla ulaşmalarını istiyor. Denekler, hedef kişiyi tanıması muhtemel olan dostlarına mektup yazıyorlar. Sonuçta Milgram, hedefin eline geçen mektupları incelediğinde bunların sadece altı kez el değiştirdiklerini tespit ediyor.
Milgram hipotezi kanıtlamayı başarıyor, ancak istatiksel verilerin yetersizliğinden ötürü bu çalışmadan bilimsel bir kural çıkmıyor. Alaska Üniversitesi'nden Judith Kleinfeld'in tezine göre bunun nedeni, yöntem hatası yapılması. Kavraması daha kolay, karmaşık olmayan küçük bir dünyada yaşama özlemi, araştırmada yöntem hatası yapılmasına neden oluyor. Yani psikolojik faktörler devreye giriyor.
Sadece psikolojik faktörler değil, Milgram'ın araştırmasında global çapın yetersizliği de sonucu etkiliyor.
Bu da Columbia Üniversitesi'nden matematikçi Duncan Watts'ın iddiası. Modern yöntemlerle daha geniş çaplı bir deney yapmaya soyunan Watts 166 ülkeden 61 bin gönüllü topluyor. Bu kişilerin e-mail aracılığıyla tanımadıkları kişilere ulaşmaları gerekiyor. Örneğin Estonya'daki bir arşiv memurunun, ABD'nin doğu kıyısındaki bir profesörle iletişim kurması bekleniyor.
Böylece tam 24 bin iletişim zinciri kuruluyor. Ne var ki, bunlardan sadece 384'ü hedefini buluyor. Bu başarılı zincirler, Milgram'ın araştırmasında olduğu gibi altı ya da yedi iletişim hamlesinde gerçekleşiyor. En çok da Amerikalı profesöre e-mail gittiği görülüyor. Katılımcıların çoğu Kuzey Amerika'daki öğrenci ve akademisyen çevrelerinden olduğu için, söz konusu profesör de o kişilerin iletişim ağı içinde bulunuyor.
Watts'a göre sonucun fazla başarılı olmaması, katılımcının hedefe isabet edecek iletişim zincirini başlatırken uygunsuz kişileri seçmesinden kaynaklanıyor.
Bu araştırmanın amacı matematik oyunu değil. Amaç, ırk, sosyal sınıf, milliyet, meslek grubu ve eğitim düzeyine göre insanların nasıl sosyal gruplar oluşturduğunu, bu grupların davranış biçimlerini, fikirlerin dünyaya nasıl yayıldığını, zincirlerin uzunluğuna göre grupların çapını tespit etmek. Duncan Watts, şu anda dünyada yaklaşık 100 milyon kişinin e-mail kullandığını, bunun da önemli bir sosyal iletişim ağı oluşturduğunu ve istatistiksel olarak yeterli sonuçlar vereceğini söylüyor.
Bu çalışmadan çıkacak sonuçların ileride iş dünyasına da bazı yararlar getireceğini savunuyor Watts. Ne de olsa matematikçi ya, insanın sosyal bir varlık olduğunu tamamen bir kenara bırakıyor. Altı hamlede hedefe isabet teorisi sayesinde, artık önemli kişilere yanaşmak için saatlerce golf oynamaya ve barlara takılmaya gerek kalmayacağını düşünüyor.
ALAIN DELON'A MESAJ YASAK
Watts'ın araştırması henüz bitmiş değil. Columbia Üniversitesi smallworld sitesine girip hedefe atış yapmak serbest. Ancak hedefi seçme şansınız yok. Artık karşınıza kim çıkarsa.
Benim hedefim, Paris'teki Pompidou Centre'da çalışan kütüphaneci Monique Laroze-Travers. Yaş grubu 50-54, Katolik ve 1981'den beri Paris'te yaşıyor. Bunların yanı sıra geçmişte nerelerde yaşadığı, hangi işlerde çalıştığı gibi bilgiler de veriliyor ki, ipucu olsun. Bu ipuçları, iletişim zincirini başlatırken en isabetli kişiye e-mail atmamı sağlıyor. Böylece hedefi tutturma şansı artıyor.
Bu deneyde, mesleki avantajlar çok da fazla işlemiyor. Bir dış haber editörünün Paris'in göbeğindeki Pompidou Centre'a ulaşması zor olmamakla birlikte, bu deneyin kurallarına göre, irtibat için memur seçtiğiniz kişinin de sizi tanıması gerekiyor. Yani Pompidou Centre'daki herhangi birine mesaj göndermeniz yeterli değil. İlk temas halkasında karşılıklı tanışıklık şart. Tabii sonraki halkalarda da öyle.
Yoksa, Paris'te oturuyor diye Alain Delon'a da mesaj atabilirsiniz. Ancak bu hamle kabul edilmiyor. Çünkü bildiğim kadarıyla Alain Delon beni tanımıyor.
Dünya küçüktür projesinden Kevin Bacon oyununa
Stanley Milgram'ın dünya küçüktür teorisi 1997 yılında ‘‘The Kevin Bacon Game’’ adlı bir oyuna esin kaynağı olmuştu. ABD'de üniversite derneğinden bir grup genç, Hollywood aktörü Kevin Bacon'un sinema evreninin merkezinde yer aldığı iddiasından hareketle, sinema tarihinde yer alan her oyuncuya Kevin Bacon üzerinden dört hamlede ulaşabileceği teorisini geliştirmişti. Örneğin Kevin Bacon'la aynı filmde oynayan bir oyuncu Bir Numara'yı alırken, Bacon'la aynı filmde oynayan bir oyuncuyla birlikte film çeviren başka bir oyuncu da İki Numara oluyor. Sıralama böyle devam ediyor. Ve sonuçta internetteki 504 bin 733 oyuncu arasında Bacon numaralarının en fazla dörde kadar çıktığı görülüyor. Yani teori doğrulanıyor. Matematikçi Duncan Watts da sonucu doğruluyor. Gerçekten de her Hollywood yıldızının yolu, her dört hamlede ya da daha az hamlede birbirine çıkıyor.