Hayır, bugün uluslararası özürlüler günü değil. O geçen 3 Aralık’ta idrak edildi, bitti.
Ancak dünyadaki 600 milyon özürlünün sorunları bitmedi. 600 milyonun 8,5 milyonu da Türkiye’de yaşıyor. Daha doğrusu yaşamaya çalışıyor. Çünkü özellikle bedensel engelli olanlar bırakın bir işte çalışmayı, sokağa bile çıkamıyor. Oysa gelişmekte olan ülkeler arasında mükemmel örnekler var. Örneğin Vietnam’da özürlü nüfusun yüzde 80’i topluma tam entegre edilmiş durumda. Gelişmiş ülkelerde ise amaç, özürlünün toplumun üst katmanlarına çıkarılması. Örneğin BBC, istifa eden yönetim kurulu başkanının yerine mümkünse özürlü birini arıyor.
İçişleri Bakanı David Blunkett topyekûn görme engelli, Hazine Bakanı Gordon Brown’ın tek gözü görmüyor, Dışişleri Bakanı Jack Straw’un da sağ kulağı ağır işitiyor. İngiliz kabinesinin özürlü kontenjanı böyle.
Özellikle Blunkett, bakışları tamamen bloke olduğu halde içişleri gibi önemli bir bakanlık koltuğunda oturuyor. Tabii sadece oturmakla kalmıyor, köpeğini alıp sahaya da çıkıyor. Kendisini özürlü olarak da tanımlamıyor; ‘Zahmetli bir durum’ diyor.
İngiliz Yayın Kurumu BBC de gazetelere verdiği ilanla kendine yeni bir yönetim kurulu başkanı arıyor ve bu görev için kalifiye kişiler arasında özürlülerin tercih nedeni olacağını belirtiyor. BBC, öncelik tanınacak dezavantajlı gruba kadınlarla etnik azınlıkları da dahil ediyor. Bu son ikisi özürlüler kadar dezavantalı mı, orası şüpheli.
BBC’nin Yönetim Kurulu Başkanı Gavyn Davies ile Yayın Yönetmeni Greg Dyke, skandal yüzünden istifa etmişti malum. Silah uzmanı David Kelly, ‘Hükümet Irak’ın silahlarını abartıyor’ diye BBC’ye demeç verdikten sonra, adı hükümet tarafından basına sızdırılınca intihar etmiş ve soruşturma raporunda fatura olduğu gibi BBC’ye kesilmiş, Tony Blair hükümeti de aklanmıştı.
Yılda 81 bin 320 pound gelir getirecek bu iş müthiş yüksek profilli. Dünyanın en büyük yayın kuruluşu olan BBC’yi, 77 yıllık tarihindeki en kritik süreçten çekip çıkaracak maharetli birine ihtiyaç var. Bu iş için şu özellikler aranıyor: Dünya sahnesinde rekabet eden bir şirket olduğu için, uluslararası yöneticilik deneyimi, iş dünyasıyla yakın ilişkiler, hiçbir siyasi partiyle dirsek temasında olmamak, kurumun bağımsızlık ilkesi ve BBC habercilerinin sorumlulukları konusunda yeterli anlayışa sahip olmak.
BBC’nin bu zor görev için özürlü arayışı göstermelik bir çaba değil. Çünkü özürlü istihdamı için başka bir programı daha var. Kurum dört ay süreyle 40 özürlüyü, program yapımcılığına kadar uzanan çeşitli birimlerde dört ay süreyle çalıştırıyor. Proje 18 ay önce başlamış ve 40 kişinin yarıdan fazlası hálá BBC’de istihdam ediliyor.
Özürlülerin iş gücüne katılımını yükseltme kaygısı duyan tek şirket BBC değil. Volkswagen de öncüler arasında yer alıyor. Alman yasalarına göre şirketlerin yüzde 5 oranında, ciddi bedensel engeli bulunan personel çalıştırması gerekiyor. Ancak Volkswagen bu oranı aşıyor; çalışanların yüzde 6,4’ü özürlü.
Avrupa Birliği geçen yılı Avrupa Özürlüler Yılı ilan etmişti. Volkswagen de, özürlüler sorununun sosyal ve siyasal gündemdeki ağırlığının artırılmasını öngören projeye destek veren şirketlerden biriydi. Bu projeye katılan şirketler arasında geçici iş gücü temin eden Manpower, Adecco ve Blue Arrow gibi büyük ajanslar da var. Adecco, geçtiğimiz yıl içinde 7 bin özürlüyü AB iş piyasasında istihdam edeceğine ilişkin taahhütte bulunmuştu ve dokuz ay içinde bu rakamı aştı.
SEKİZ KİŞİDEN BİRİ ÖZÜRLÜ
AB ülkelerinin 2006 yılı sonuna kadar özürlüleri de içeren ayrımcılık yasalarını çıkarmaları gerekiyor. Peki AB üye adayı Türkiye özürlülerin topluma entegrasyonu alanında tam olarak nerede bulunuyor?
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre bugün dünyada 600 milyon özürlü yaşıyor. Bu nüfusun yüzde 80’i yoksul ülkelerde. Türkiye’deki özürlü sayısı ise yaklaşık 8,5 milyon. Yani her sekiz kişiden biri özürlü. Devlet Bakanı Güldal Akşit’in deyişiyle bu nüfus, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlara tam katılamıyor, fırsat eşitliğinden yararlanamıyor. ‘Maalesef, kamu da, özel sektör de çalıştırması gereken oranda özürlü çalıştırmıyor. Bu konuda yeterince zorlayıcı olamıyoruz’ diyor Akşit.
AVRUPALI’NIN UMURUNDA
Oysa özürlüler için toplumsal rehabilitasyon programları uygulayan bazı yoksul ülkeler bile mesafe alıyorlar. Örneğin Vietnam’da özürlülerin yüzde 80’i topluma entegre edilmiş. Hedef, 2020’de bu oranı yüzde 100’e çıkarmak. Afrika’nın Eritre’si bile aynı yolda.
AB üyesi ülkelerde de 38 milyon özürlü bulunuyor ve Avrupa Özürlüler Yılı’nın beklenen toplumsal etkiyi yarattığı anlaşılıyor. Eurobarometer’in araştırmasına göre AB vatandaşlarının büyük çoğunluğu geçen yıl özürlüler için yapılan çalışmalardan haberdar. Bunların yüzde 81’i de haberleri medyadan almış. Hangi ülkenin medyasında kaç haber çıktığına ilişkin rakamlar mevcut. Hepsini sıralamak zor, ancak Fransa yılda 964 haberle birinci sırada. Lüksemburg 279 haberle sonuncu.
Geçen yıl bir özürlüler otobüsü AB’nin 15 ülkesinde 105 kenti dolaşıyor, 45 bin km yol tepilirken, bu organizasyona 80 bin kişi katılıyor, yürüyüşler yapılıyor. AB’liler doğrudan ya da medya kanalıyla haberdar oluyor. Bir yandan hükümetler, özürlülere fırsat eşitliğini içeren ayrımcılık yasası üzerinde çalışırken, diğer yanda büyük şirketler, sivil toplum örgütleri, özürlüler için daha onurlu ve adil bir dünya yaratmaya çalışıyor.
PEKİ TÜRKİYE’DE NE YAPILIYOR
Devlet Bakanı Akşit, özürlünün istihdam edilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanması için sivil toplum örgütleri ve özel kuruluşların daha fazla katılımı gerektiğini söylüyor. Bir de tabii özürlünün sokağa çıkabilmesi için Avrupa standartlarında yol ve kaldırım istiyor:
‘Yarım metre yüksekliğinde kaldırımlar yapılıyor, üst üste asfalt dökülüyor. Gerekçe olarak araçların kaldırıma park etmemesi gösteriliyor. Bunlar yeterince bir kültüre ulaşamadığımızı gösteriyor. Özürlü vatandaşımızı arabaların park etmesinden daha çok düşünmemiz gerekiyor.’
MARMARA BÖLGESİ BİRİNCİ SIRADA
Türkiye Özürlüler Araştırması’nın sonuçlarına göre 68 milyon 622 bin 559 olan toplam nüfusun 8 milyon 431 bin 937’sini özürlü nüfus oluşturuyor. Özürlülerin 3 milyon 783 bin 197’si erkek, 4 milyon 648 bin 740’ı ise kadın. Özürlü oranında Marmara Bölgesi yüzde 13.13 ile birinci sırada, Güneydoğu ise yüzde 9.90 ile son sıralarda. Özürlü nüfusun yüzde 77.80’i işgücüne hiç katılmıyor. Bu oran kadınlar için yüzde 92.94. Yüzde 40’a yakını hiç tedavi görmemiş, yüzde 43.90’ı ise özrünün nedenini bilmiyor.