Küresel mali krizin yere yatırdığı ekonomiler elbet ayağa kalkacak ama, bu kriz yüzünden ölecek milyonlarca insan geri gelmeyecek.
Dünya Bankası’na göre kriz yüzünden gıda yardımlarının azalması nedeniyle 100 milyon insan açlıktan ölüm tehlikesiyle burun buruna gelecek. Kriz, bölgesel gerilla hareketlerini de tırmandırabilir. Tarım ürününü satamayan ülkelerin kırsallarında işsiz gençlerin gerilla hareketlerine katılımı hız kazanabilir. Bu yüzden kanlı iç savaşların çıkması muhtemel. Bir de Starbucks teorisi var. Newsweek yazarı Daniel Gross, kahve zincirini barındıran bütün finans merkezlerinde bankaların battığını söylüyor, "Dikkat et Türkiye" diyor.
New York Times’ın ünlü köşe yazarı Thomas Friedman’ın McDonald’s teorisi çökeli hayli zaman oldu. "Her ikisinde de McDonald’s zinciri bulunan iki ülke arasında savaş çıkmaz" demişti. Çıktı. 2006’da İsrail-Lübnan savaşı çıktı. Geçen ağustos ayında da Rusya ile Gürcistan çatıştı. Hepsi de McDonald’slı.
Friedman’a göre, orta sınıfı Big Mac alabilecek kitlesel tüketim kapasitesine ulaşmış bir ülke, ihtilaflarını silahla değil, barışçı yollarla çözebilirdi. Ancak realpolitik teoriye uymadı.
Şimdi de Newsweek’in ekonomi yazarı Daniel Gross, benzer bir teoriyi öne sürüyor. Gross’a göre bir ülkede Starbucks dükkanlarının sayısı ne kadar fazlaysa, o ülkenin mali sorunları da o kadar kabarık oluyor. O ülkenin finans merkezi olan kentinde bankalar batabiliyor. Şu yaşadığımız küresel mali krizde olduğu gibi.
İşte New York. Manhattan’da 200 Starbucks dükkanı var, bankalar battı. İşin ironik yanı o dükkanlar strateji gereği, hep büyük yatırım bankalarının çevresinde kümelenmiş bulunuyor. Londra; 256 Starbucks şubesi var, batık bankalar da var.
Bu örnekleri çoğaltıyor Gross. Sonra karşı örneklere geçiyor. Starbucks’ı olmayıp, mali sistemi de güçlü olanlara. İtalya’da yok, batan banka da yok. 200 milyon nüfuslu Brezilya’da sadece 14 Starbucks dükkanı var, bankacılık sistemi sağlam. Afrika ve Güney Amerika ülkeleri ile Avrupa’nın kuzeyindeki ülkeler de öyle. Çünkü bu ülkelerdeki bankalar, Starbucks ekonomisinin bankalarıyla entegre olmamışlar. Danimarka’da sadece iki şube, Hollanda’da üç şube var. İsveç, Norveç ve Finlandiya’da hiç yok.
Starbucks ile batık bankaların alakası şu: Gross’a göre Starbucks’ın bir ülkedeki yaygınlığı, tüketimdeki aşırılığın dozu açısından önemli bir gösterge oluşturuyor. Starbucks’ın yaygınlığı aynı zamanda o ülkenin iş dünyasında geleneksel yöntemleri terk edip, Amerikan usullerini benimseme eğiliminin de göstergesi. Starbucks’ın yayıldığı bütün ülkelerin aslında kendi kahve (hane) geleneği var. Ancak o ülkelerdeki tüketicinin, parasını bu pahalı kahve çeşitlerine akıtması, mali iyimserliğin de yüksek olduğunu gösteriyor. Sonuçta krediler ödenemiyor vs.
Peki bu teorinin tutmayan ayağı neresi? Türkiye. Şöyle yazıyor Gross: "İstanbul’dan henüz döndüm. Orası, Batılı fonlarla sıkı bağları bulunan, yükselen bir finans başkenti. Köklü bir kahve kültürü var ama, ben en merkezi mekanları işgal eden Starbucks dükkanlarını sayamadım bile. 67 tane olduğunu öğrendim. Dikkat et Türkiye!"
KAN AKACAK MI
Mali krizle bağlantılı bir diğer teori de, bu krizin iç savaşlara neden olabileceği şeklinde. Teorinin esin kaynağı, Harvard Üniversitesi ekonomistleri Oeindrila Dube ve Juan Vargas’ın Kolombiya ile ilgili çalışması. Dube ve Vargas’a göre emtia piyasalarındaki iniş-çıkışlar, bazı ülkelerde savaş ve barış durumunu da belirliyor. Örneğin Kolombiya’nın petrolü, altını ve kahvesi var ama, iç savaştan yakasını kurtaramıyor. İki ekonomist, 1990’lı yıllarda kahve ve petrol piyasalarındaki fiyat dalgalanmalarına göre çatışmaların dozunu inceliyor. Sonuçta, kahve fiyatları arttığı zaman, kahve yetiştirilen bölgelerde çatışmaların durulduğunu, fiyatlar düştüğü takdirde ise şiddetin arttığını tespit ediyorlar. Petrol bölgeleri de aynı seyri izliyor.
Özellikle kahve üretimi gibi emek yoğun bir sektörde fiyatların düşmesi, tarım kesiminde işsizlik yaratıyor. Böylece gerilla hareketleri beslenecek insan kaynağı buluyor.
İşte şimdi de mali kriz nedeniyle uluslararası piyasalarda tarım ürünlerine talep azalıyor. Acaba bu ortamda Güney Amerika’da ya da Afrika’da işsiz gençler gerilla hareketlerine mi katılır? Sonuçta şiddet tırmanır mı?
"Ekonomik Gangsterler" kitabının yazarı Ray Fisman’a göre tam tersi de olabilir.
Altın, elmas, petrol gibi hammaddesi olan bazı ülkelerde iç çatışmalar, yüksek değerdeki bu malların paylaşımı yüzünden çıktığına göre, fiyatların düşmesi çatışmaların durulmasını da sağlayabilir. Çad’da, Sierra Leone’de daha az insan ölür.
ONLAR ÖLECEK Mİ
Çad’da, Sierra Leone’de daha az insanın ölebileceği teorisi umut verici, ancak çok karamsar öngörüler de var. Dünya Bankası’na göre mali kriz öncesinde artan gıda fiyatları yüzünden dünyadaki aç insan sayısı 967 milyona çıktı. Bunların 100 milyonu açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Zenginleri vuran mali kriz, yardım kuruluşlarına yapılan bağışları etkilediği için Kızılhaç, World Vision, Oxfam, CARE International gibi örgütler nakit sıkıntısı çekiyor.
Bu nakit sıkıntısı yoksul ülkelere daha az gıda yardımı, daha az AIDS aşısı anlamına geliyor.
Hayır kurumları uyarıyor: Bu krizin yoksul Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkeleri üzerindeki ölümcül etkilerini hemen şimdi değil, aylar sonra göreceksiniz!