Bizden de özür dilesinler

Ayşe Özek KARASU
Haberin Devamı

Af dilemek gündelik politikanın araçlarından biri haline geldi. ABD'den Japonya'ya birçok devlet, ya da herhangi bir kusur işleyen politikacılar şahsen özür dileyip büyük prim yapıyor. Örneğin Clinton, seks skandalı nedeniyle özür dileye dileye reytingini yükseltti. Çünkü özür dilemek insanlar üzerinde sempatik bir etki bırakıyor ve hiçbir zararı da olmuyor.

Hürmüz Boğazı'nda seyreden Amerikan kruvazörü Vincennes, İran'a ait Airbus yolcu uçağını içindeki 290 kişiyle birlikte ‘‘yanlışlıkla’’ düşürmüştü.

İran-Irak savaşının son günleriydi ve Körfez çok gergindi. Amerikalı mürettebat radarda görünen Airbus 300'ü, saldırıya hazırlanan bir İran savaş uçağı zannetmiş, füzelerini ateşlemişti. ABD bu yanlışlık nedeniyle, resmi olmamakla birlikte özür diledi ve tazminatını da sonuna kadar ödedi.

İran'a gelince, Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri'ni kafasına taktığı kadar uğraşmadı bu meseleyle. Ancak geçen 3 Temmuz'da facianın 10'uncu yıldönümü nedeniyle ABD'den resmen özür dilemesini istedi.

Gerçi ABD, İran'ın isteğini yerine getirmedi ama, bu yılın af rekorunu da ABD Başkanı kırdı. Geçen mart ayında birkaç Afrika ülkesini kapsayan bir özür turuna çıkan Bill Clinton, uğradığı her durak için ayrı bir özür buldu. Önce soğuk savaş nedeniyle özür diledi. ABD ve Sovyetler Birliği'nin soğuk savaş günlerinde Afrika ülkelerini birer maşa olarak kullanıp, halkların yoksulluğunu görmezden geldikleri için af diledi.

Uganda ziyareti sırasında ise köle ticareti nedeniyle Amerika'nın affını rica etti. Ancak bu özür biraz garip karşılandı. Çünkü ABD'nin köleleri Uganda'dan değil, binlerce kilometre öteden, kıtanın batı kıyılarından geliyordu. Ayrıca Gana gibi bazı ülkelerde köle ticareti halen devam ettiği ve siyahlar siyahları sattığı için, beyaz adamın gelip bütün suçu üstlenmesi herkesi şaşırttı.

Afrika kökenli Amerikalılar ise bu özürlerin hiçbirini kabul etmeyip, ABD'nin köle ticareti nedeniyle 400 milyar dolar tazminat ödemesi gerektiğini bildirdiler.

Ruanda'ya geçince de, daha yakın tarihe rastlayan Ruanda'daki soykırım nedeniyle özür diledi Clinton. Bu da yerinde bir özür sayılmazdı. Nazilerin işlediği soykırım suçu nedeniyle Almanya'dan özür dilemek gibi birşeydi. Neticede birbirini kesen Hutular da Tutsiler de Ruandalı'ydı.

CİNSEL ÖZÜR

Afrika'daki özür turu sırasında Clinton, daha sonraki aylarda Monica Lewinsky macerası yüzünden kendi ülkesinde de özür turuna çıkacağını bilmiyordu tabii ki. Seks skandalı nedeniyle koltuğu tehlikeye giren Clinton en dokunaklı ses tonuyla, karısından, kızından, bütün ulustan, Monica ve ailesinden af diledi.

Yılın en prestijli özrü ise geçen 9 Ekim'de Japonya'dan geldi. Başbakan Keizo Obuchi, 1910-1945 yılları arasındaki sömürgecilik döneminde Korelilere verdikleri acılardan ötürü duydukları derin üzüntüyü yazılı bir özür bildirisiyle resmen açıkladı. Güney Kore Yönetimi bu içten özürü kabul etti. Ancak savaş yıllarında Japon askerlerinin fahişe olarak kullandığı Koreli kadınlar özrü kabul etmediler, çünkü onlar tazminat istiyordu.

RÜŞVETÇİ ÖZRÜ

Aslında Uzakdoğu'nun özür sicili dünyanın diğer bölgelerine göre daha kabarık. Örneğin Güney Kore'nin eski devlet başkanlarından Roh Tae-woo. Beş yıllık iktidarı sırasında iş çevrelerinden gizli fonlara aktarılmak üzere topladığı 650 milyon doların 220 milyon dolarını cebine indiren Tae-woo, 1995 yılında TV'ye çıkıp gözyaşı dökerek ulusundan özür dilemişti. Rüşvetçiliği nedeniyle derin bir utanç ve üzüntü duyduğunu açıklayan Tae-woo, sekiz yıl içinde 900 milyon dolar götüren selefi Chun Doo-hwan'la birlikte mahkum oldu, ancak daha sonra ikisi de affedildi.

Avustralya ise bu yıldan itibaren, özür dilemeyi artık bir yaşam biçimi haline getirmeye karar verdi. Aborjin diye bilinen yerli halka yapılan mezalimden ötürü ‘‘Ulusal Özür Günü’’ ilan edildi. Bundan böyle her yıl Ulusal Uzlaşma Haftası içinde Ulusal Özür Günü de kutlanacak.

TERÖRİST ÖZRÜ

Yılın en inanılmaz özürü ise Real IRA'dan geldi. Ateşkese muhalif bir grubun IRA'dan ayrılarak kurduğu bu örgüt geçen ağustos ayında Kuzey İrlanda'nın Omagh kentindeki bombalı eylemde 29 kişiyi öldürdükten sonra şöyle bir bildiri yayınladı: ‘‘Özür dileriz. Bombayı yanlış yere yerleştirmişiz. Aslında sivilleri öldürmek istemiyorduk.’’

Arjantin Devlet Başkanı Carlos Menem de özür modasına uymak istedi ama, sonra çarkediverdi. Geçen hafta İngiltere'yi ziyaret eden Menem, bir gazeteye verdiği demeçte, Falkland Savaşı'ndan ötürü büyük üzüntü duyduğunu açıkladı; İngilizler de bunu özür olarak algıladılar. Ancak Menem, ‘‘Üzüntü duymakla özür dilemek ayrı şeylerdir’’ diyerek işin içinden sıyrıldı.

Biz bu yıl özür furyasının dışında kaldık. Ne rüşvetçiler Türk halkından özür diliyor, ne de yabancı devletler Türkiye'den.

Aslında bizim yakın tarihimizde de bir ABD özürü var. 1992 yılında Ege'deki bir tatbikat sırasında Amerikan uçak gemisi Saratoga yanlışlıkla ateşlediği bir füzeyle bizim Muavenet zırhlısını vurup, beş mürettebatın ölümüne yol açmıştı. Sonra da özür dileyip tazminat ödemişlerdi.

İster misiniz, günün birinde Suriye de, Apo'yu yıllarca beslediği ve yüzlerce insanın kanı eline bulaştığı için Türkiye'den özür dilesin.

Yazarın Tüm Yazıları