Biri bu adama atlas alsın

ABD’ye ikinci kez başkan seçilen George W. Bush’un coğrafya alanındaki engin bilgisizliği o kadar derin ki, ‘Biri bu adama atlas alsın’ diye internet sitesi bile var.

Bush sadece ülkelerle kıtaları karıştırmakla kalmıyor, bazen Florida ile Teksas’ı bile karıştırıyor. National Geographic’in yaptığı bir araştırmaya göre de Amerikalıların yüzde 78’i harita üzerinde Irak’ın yerini gösterememiştir. Ancak adamların harita bilmemesi de kimseye zarar vermez. Bununla birlikte Bush savaşçı bir ruh taşıdığı için ülke ve kıtaları karıştırması önümüzdeki dört yıl içinde dünya açısından zararlı olabilir.

Woody Allen böyle olacağını söylemişti. Der Spiegel’deki söyleşide ‘Sizce Michael Moore’un filmi Bush’un yeniden seçilmesine engel olabilir mi?’ sorusu üzerine Allen şu yanıtı vermişti: ‘Film iyi ama, hiç etkilemez. Çünkü o film ancak bizim gibilere işler. Bush taraftarının umurunda bile olmaz.’

Gerçekten de Cannes’da ödül alan, ABD’de binbir zorlukla gösterime giren Fahrenheit 9/11, Amerikalı seçmeni zerrece etkilemedi. Bush ve Bin Ladin aileleri arasında çok girift bağlar varmış da, Bush 11 Eylül’ün faili Usame bin Ladin’in adını belleklerden silmiş de, yalan dolanla Irak’a savaş açmış da, bini aşkın vatan evladı oralarda can vermiş de... Amerikalı seçmen bunları hiç umursamadı. Ekonomi ve istihdam alanında sorunlar yaşanırken, Bush’un çizdiği ahlaki değerler üzerine kurulu dünya görüşünün peşinden giden 59 milyon kişi onu başkan seçti. Ancak Demokrat aday John Kerry’ye oy veren 55 milyon insanın varlığını da unutmamak gerekiyor.

Şimdi Bush’la geçecek yeni bir dört yıla daha giriyoruz ve Amerika’da ‘Bu bilgisiz başkanla halimiz ne olacak?’ diye düşünen aklı başında insanlar da var. Ama, işin iyi tarafı o dört yıldan sonra yeni bir dört yıl daha olmayacak.

BİLMEZ AMA SORU SORAR

Karanlıklar Prensi diye tanıdığımız Richard Perle, Bush için şöyle diyor: ‘Onu daha ilk görüşümde farklı biri olduğunu anlamıştım. Bilgi yönünden zayıftı. Ancak diğer yandan pek bilgili olmadığı konularda soru soracak kadar büyük bir güvene sahipti.’

Bush’un kendine çok güvendiği kesin. İngilizce’si de pek parlak olmadığı için komedi şovlarına malzeme olan Bush, zaman zaman kendi dil yeteneğiyle dalga geçerek zaafını örtmeye çalışıyor. Ama yine de alaya alınmaktan kurtulamıyor. Son olarak seçim kampanyası sırasında ‘Laura İngilizce’yi benden daha iyi konuşur’ deyince, komedyen Jay Leno ‘Bush en büyük düşmanına saldırıda bulundu; İngilizce’ye’ diye dalga geçti.

Aslında Bush, ABD’nin bilgisi kıt tek siyasetçisi değil. Örneğin Baba Bush’un ‘patates’ sözcüğünü hecelemeyi beceremeyen yardımcısı Dan Quayle, Latin Amerika’da Latince konuşulduğunu ve Latin Amerika’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olduğunu zannediyordu. Daha da beteri, ABD’nin Avrupa’da olduğunu söylemişti. Eski başkanlardan Gerald Ford da Doğu Avrupa ülkelerinin, özellikle de Polonya’nın Sovyetler Birliği’nin güdümünde olmadığını söyleme gafletine düşmüştü.

Bush ise özellikle coğrafya alanında bütün bu gafları aşmış durumda. Çünkü kendi bilgisizliğinin yanı sıra bir dezavantajı da, bağımlı olduğu danışmanlarının coğrafya notunun da zayıf olması. Örneğin Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’ın coğrafya bilgisinin kıt olduğu söyleniyor. Bush coğrafya bilmediği gibi bazı ulusların adını da yanlış söylüyor. Örneğin Yunanlılara ‘Greeks’ yerine ‘Grecians’ diyor. Üstelik Amerika’da on binlerce Yunanlı yaşadığı halde.

Ülkeleri ve eyaletleri karıştıran, İngilizce’de çoğul ve tekilleri yanlış kullanan Bush’un seçme saçmaları gazetecilere koleksiyon malzemesi oldu. Bu koleksiyonların en ünlüsü Jacob Weisberg’in slate.com sitesinde topladığı büyük gaflardan oluşan ‘Bushisms’. Bush’un Aptallığı, Büyük Coğrafya Üstadı gibi daha nice koleksiyon da var.

Bush’un coğrafya gaflarından oluşan 1999-2004 arası koleksiyonu, başkanın adını andığı ülkelerin tam olarak nerede olduğu konusunda hiçbir fikri olmadığını gösteriyor. Coğrafya bilgisi İngilizce’sinden bile kötü olan bir Amerikan başkanı da dünya için tehlikeli bulunuyor. Haritaya bakmaktan aciz bir kadro dış politikada nasıl rota çizer diye soranlar, hatta bu bilgisizliğin ABD’nin uluslararası ilişkilerine zarar verdiğini iddia edenler bile var.

İşte Bush’un gaflarından seçmeler

‘Slovakya hakkında bildiğim tek şey, bizim Teksas’a gelen dışişleri bakanından ilk elden öğrendiklerim.’ (22 Haziran 1999)

Aslında Teksas Valisi Bush’u ziyaret eden kişi Slovenya Başbakanı Janez Drnovsek.

‘Eve yapılan baskında o Kübalı çocuğun (Elian Gonzalez) nasıl korktuğunu gördüm ve Amerika’ya yakıştıramadım. Hemen Teksas’ın büyük valisi olan kardeşim Jeb’i arayıp söyledim. (27 Nisan 2000)

Bush’un bu sözleri üzerine kendisiyle röportaj yapan televizyoncu, ‘Florida’ diye düzeltiyor. Çünkü olay Florida’da geçiyor ve kardeşi Jeb Bush da Florida valisi. Olay meydana geldiği sırada, Teksas valisi olan ise Bush’un kendisi. Televizyoncu ‘Florida’ diye düzeltince Bush şöyle diyor: ‘Florida bir eyalettir.’

‘Ulusumuz büyük miktarda yabancı petrole bağımlıdır. Ve ithalatlarımızı giderek artan miktarda yurtdışından yapıyoruz.’ (25 Eylül 2000)

Petrolde büyük miktar ne demek pek anlaşılmıyor. Ayrıca ithalat ve yurtdışı sözcüklerinden ne anladığı da pek belli değil.

‘Size ne Fransızca, ne İngilizce, ne de Meksikaca cevap verebilirim.’ (21 Nisan 2001)

Amerika kıtası zirvesi sırasında gazetecilerin ısrarlı sorularını yanıtlamayı bu cevapla reddediyor. Ancak kendisi de az buçuk İspanyolca bildiği ve bir dönem valisi olduğu Teksas, Meksika’ya komşu olduğu halde, Meksikaca diye bir dil bulunmadığını, orada İspanyolca konuşulduğunu bilmiyor.

‘Uzun uzun Afrika’dan söz ettik. Afrika korkunç hastalıklarla boğuşan bir ülke.’ (14 Haziran 2001)

İsveç’in Gothenburg kentindeki ABD-AB Zirvesi sırasında liderler Afrika kıtasını konuşmuş ama, Bush orayı ülke zannediyor. Daha önce de Nijerya’nın kıta olduğunu söylemişti.

‘Sizde de siyahlar var mı?’ (8 Kasım 2001)

Brezilya Devlet Başkanı Fernando Cardoso’ya soruyor.

‘Kölelerin dini inanç ve özgürlükleri adına Amerika’ya gelip, Amerika’nın değişimine katkıda bulunmaları çok ilginç.’ (8 Temmuz 2003 - Senegal)

Afrika dışında en çok Afrika kökenlinin Brezilya’da yaşadığını bilmediği gibi, dini özgürlük arayışı içinde Avrupa’dan Amerika’ya göç edenlerle zorla kıtalarından koparılan siyahları birbirine karıştırıyor. Köle ticaretine kurban giden 75 milyon siyahı da hiçe sayıyor.

‘Körfez kıyısı ülkelerinden Başkan Mübarek, Veliaht Prens Abdullah ve Ürdün Kralı ile çok iyi ilişkilerim var.’ (29 Mayıs 2003)

Basra Körfezi’ni kastederek Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün’den bahsediyor. Ancak Mısır ve Ürdün’ün bu körfeze kıyısı yok.

‘Fas Kralı Ürdün Kralı Abdullah, yani orada, Katar, Umman, Bahreyn gibi özgürleşmeye başlayan toplumlar var.’ (29 Ocak 2004)

Sözde Ortadoğu’yu anlatıyor. Ancak Fas ve Ürdün krallarını aynı kişi zannettiği gibi birbirine binlerce km uzaklıktaki ülkelerin hepsini Ortadoğu’nun içine yerleştiriyor. Fas ile bölge arasında beş saat kuşağı fark var. Adını saydığı Körfez emirlikleri ise jeopolitik olarak kesinlikle Ortadoğu’nun içine girmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları