Benim elektronum senin protonunu döver

Dan Brown iyi ki Melekler ve Şeytanlar’ı yazmış. Onun sayesinde parçacık fiziği áleminde olup bitene dikkat kesilebiliyoruz.

Malum, din-bilim çatışmasına odaklanan roman, gizli Illuminati cemiyetinin, İsviçre’de yeraltındaki uçsuz bucaksız CERN laboratuvarında işlediği bir cinayetle başlar. CERN’de dev bir parçacık hızlandırıcı (LHC) vardır ki, romanda öldürülen fizikçinin tanrının varlığını bilimsel olarak kanıtladığı 27 kilometrelik bu acayip alet gerçekten var. CERN fizikçileri bu yıl o devasa makineyle protonları çarpıştırıp káinatın başlangıcındaki Büyük Patlama’yı elde edecekler. Maksat káinatın oluşumunu daha iyi anlamak ve başlangıçta var olduğu varsayılan tanrının zerreciklerini ortaya çıkarmak. CERN’de protonlar ışık hızıyla çarpıştırılırken, bir başka projede de elektronlar çarpıştırılacak. Çünkü protonlardan daha hafif olan elektronlar daha bir kaliteli çarpışıyormuş.

Fizikçiler meslekleri gereği çok meraklı insanlar. Ancak bazen en basit problemleri bile çözemiyorlar. Mesela evreni kavramaya çalışırken, nesnelerin neden ağırlığı vardır, gerçekten sadece üç boyut mu bulunmaktadır diye kafa yoruyorlar ki, biz normal insanlar bu soruları asla sormuyoruz. Çünkü cisimlerin, ağırlıkları olan üç boyutlu nesneler olduğunu biliyor ve gerisine karışmıyoruz.

Ayrıca aşırı merak pahalıya da mal olabiliyor. Mesela, evrenin yüzde 80’ini oluşturduğu söylenen, ancak bugüne kadar kimsenin görmediği "kara madde"nin sırrını çözmek ve zannedilenden iki kat daha fazla atom parçacığı bulunup bulunmadığını anlamak için öyle deneylere hazırlanıyorlar ki ateş pahası.

Parçacık fizikçilerinin geçenlerde Pekin’de yaptığı toplantıda kararlaştırılan projenin maliyeti 6,7 milyar dolar. Uluslararası Lineer Çarpıştırıcı (ILC) denilen 31 kilometre uzunluğundaki devasa bir cihaz planlanıyor. Yapımında 13 bin kişi çalışacak ve tamamlanması yıllar sürecek. Yeraltındaki bu makinede elektronlarla kötücül ruhlu karşıtları olan pozitronlar 500 milyar elektron voltluk bir enerjiyle çarpıştırılacak. Böylece evrenin ilk salisesindeki koşulları andıran alevden enerji topları yaratılacak.

Biz "dünyadan habersiz" yeryüzünde gezerken, yeraltındaki bir laboratuvarda Büyük Patlama olacak.

Daha sonra makinenin uzunluğu 50 kilometreye, çarpıştırma enerjisi ise 1 trilyon elektron volta çıkarılacak.

California Teknoloji Enstitüsü fizikçilerinden Prof. Barry Barish liderliğindeki 60 kişilik çok uluslu ekip makinenin tasarımını tamamlamış durumda ama, o 31 kilometrelik azmanın hangi coğrafyada, nereden nereye uzanacağı henüz belli değil. Üç muhtemel mekan var. Biri İsviçre’nin Cenevre kenti yakınlarında, ünlü CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) laboratuvarına komşu bir mahal. İkincisi, ABD’nin Illinois eyaletindeki Fermi Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı ve üçüncü muhtemel mekan da Japon dağlarında bir yer.

Dolayısıyla elektron-pozitron çarpışmasına daha çok zaman var. Ancak CERN yeraltı laboratuvarındaki 27 kilometrelik "Geniş Hadron Çarpıştırıcısı"nda vuku bulacak proton çarpışması pek yakında.

SONBAHARDA PATLAMA

Dan Brown, Melekler ve Şeytanlar’da, CERN laboratuvarı ve LHC’yi etkileyici bir entrika örgüsüyle anlatır. Rahip-fizikçi Leonardo Vetra bir gözü çıkarılıp göğsüne de Illuminati sembolü dağlanarak öldürülür. Çünkü Vetra, hızlandırıcı tüpte küçük çaplı bir Büyük Patlama yaratarak, maddeyi yoktan var etmiş ve evrenin başlangıcına tanrının müdahale ettiği yönündeki teorisini destekleyen bir sonuca varmıştır. Bilimi yücelten Illuminati cemiyetinin tetikçisi olan Haşhaşin, Vetra’nın gözüyle retina taramasından geçip laboratuvara girerek deneyde ortaya çıkan "karşı madde"yi çalar ve gidip Vatikan’ın altına yerleştirir. Vatikan’da papa seçimi vardır ve karşı madde 24 saat sonra nükleer enerjiden bin kat daha güçlü bir şekilde patlayacaktır...

Romanda da tasvir edilen LHC dünyanın en büyük makinesi. Cihaz gelecek sonbaharda çalıştırıldığı zaman mıknatısla tünelde hızlandırılarak yaklaşık ışık hızına ulaşacak protonlar, karşı yönden gelen protonlarla çarpışacak. İşte bu çarpışma sonunda, "Higgs boson" denilen tanrının zerrecikleri ortaya çıkacak. Peter Higgs adlı fizikçi, Büyük Patlama sırasında maddeye kütle kazandıran tanrının zerrecikleri teorisini ortaya atan kişi olduğu için zerrecikler onun adıyla anılıyor. Fizikçiler bu deneyle birlikte yeni tabiat yasaları ve maddenin yeni biçimlerini de keşfedeceklerini düşünüyorlar.

Peki evrenin sırlarını keşfetmek için madem ki protonlar çarpıştırılacak, elektron deneyine neden gerek duyuluyor?

Aslında iki deney birbirini tamamlayıcı nitelikte. Protonlar, daha küçük parçacıklar olan kuarklardan oluşuyor ve bunların çarpışması sonucu dağınık, kaotik bir ortam oluşuyor. Elektron ve pozitronlar ise boş olduklarından daha temiz çarpışıyorlar. Böylelikle CERN deneyinde ortaya çıkacak yeni parçacıkların niteliği daha hassas bir şekilde etüt edilebilecek.

Káinatın başlangıcındaki sırları çözmek, maddenin yeni biçimlerini keşfetmek isteyen fizikçiler, deneylerle ilgili bu izah tarzını çok makul bulabilir. Ancak hükümetleri aynı fikirde olur mu, elektron deneyinin fuzuli olmadığına inanır mı? Fizikçiler enerjiyi büyüte büyüte zamanda geriye doğru yolculuğa çıksınlar diye milyarlarca doları gözden çıkarırlar mı acaba?

ABD bir zamanlar, süper iletken çarpıştırıcının yapımını planlarken, maliyet 10.3 milyar doları bulduğu için Kongre projeyi iptal etmişti.

Uluslararası Lineer Çarpıştırıcı (ILC) projesinin maliyeti ise o kadar yüksek değil. Yaklaşık 100 katılımcı ülke olduğu için yük hafifliyor. Yeraltındaki tünel inşaatının maliyeti 1.8 milyar dolar olarak hesaplanıyor ve bu paranın da laboratuvarın kurulacağı ülke tarafından karşılanması gerekiyor. Adaylar da ABD, İsviçre ve Japonya. Cihazın yapımı için geriye kalan 4.9 milyar dolarlık fatura ise diğer katılımcı ülkelere çıkarılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları