Bar kapanma saatinde kadınlar neden daha güzel görünür
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Nobel mevsimi yaklaşıyor. Ödül sahiplerini ekim ayında öğreneceğiz. Gerçek Nobel'lerden bir hafta önce de Alternatif Nobel ödülleri açıklanacak.
Harvard Üniversitesi'nden bir grup, yıl boyunca bütün bilimsel araştırmaları tarayarak en lüzumsuz buluş ve çalışmalara veriyor bu ödülü. Hepsi de birbirinden parlak oluyor. Eh biz de biraz araştırma taraması yapıyoruz. En ciddi bilim dergilerinde bile Alternatif Nobel ödülü alabilecek adaylar var. Bakalım aşağıda verdiğimiz örnekler arasından Harvard'ın ödülünü kazanan olacak mı?
BİR country şarkısıyla psikoloji bilimi arasında normal olarak hiçbir ilişki yoktur. Ancak Amerikalı bir grup psikolog, Mickey Gilley'in ‘‘Barın kapanış saatinde kızlar daha güzel olmuyor mu?’’ adlı şarkısındaki derin anlamı çözmeye karar verirler.
‘‘Kafayı bulduktan sonra her kadın güzel görünür’’ şeklindeki Türk özdeyişi, o derin psikolojiyi gayet güzel açıkladığı halde, Amerikalı uzmanlar bu veciz sözden habersizdir. Ve Amerika'yı yeniden keşfe kalkışırlar. ‘‘Kişilik ve Sosyal Psikoloji Bülteni’’ adlı yayında yer alan habere göre araştırmacılar, günün değişik saatlerinde barları ziyaret ederek, müşterilere karşı cinsin dış görünüşüyle ilgili fikirlerini sorarlar. Ve hayrettir (!), kapanış saati yaklaştıkça, karşı cinsin daha çekici görünmeye başladığını tespit ederler. Ancak çekici bulunan kişilerden biriyle yakın ilişki kurmamak kaydıyla. Çünkü ertesi sabah o kişinin yanında uyanıldığı takdirde, kanaat notu değişikliğe uğrayabilmektedir.
İngiltere'de 27 hamburger yaralanması vakası oldu
Son birkaç yıldır bilim haberleri müthiş prim yapıyor. En basit sağlık haberinden kaos teorisine kadar her türlü bilimsel yenilik günlük medyada yer buluyor. Bu haberler genelde, uluslararası bilim dergilerinde yayınlanan makalelerden üretiliyor. Çoğu da geniş kitleleri etkileyen sağlık sorunlarıyla ilgili oluyor. Ancak bu dergilerde daha kısıtlı sayıda insanı ilgilendiren konular da var. Örneğin evde hamburger hazırlamak üzere satılan preslenmiş donuk kıyma dilimleri var ya, onlar çok ciddi yaralanmalara neden oluyormuş. British Medical Journal'da çıkan habere göre, birbirine sımsıkı kenetlenmiş olan kıyma kalıplarını ayırmak olağanüstü çaba gerektirdiği için, dilimleri bıçakla kanırtma girişimi son zamanlarda mutfaktaki en tehlikeli eylemlerden biri haline gelmiş. İngiltere'de altı ay içinde 27 hamburgerden yaralanma vakası olmuş.
Bilim adamları şerefe darbesine en dayanıklı bardağı buldu
İngiltere'deki önemli bir yaralı grubunu da, publarda kadeh tokuştururken kazaya uğrayanlar oluşturuyor. The Journal of Trauma'daki habere göre uzmanlar barlarda kullanılan bardakların ‘‘şerefe’’ darbelerine ne kadar dayanıklı olduğunu test etmişler. Ve şu sonuç çıkmış: Barda kadeh tokuşturmanın en güvenli yolu, Arcoroc bardakta içmekten geçer. Çünkü bu bardakların dayanıklılık derecesi 4 jül çıkmış. Diğer bardaklarınki ise 1.17 jül civarında.
En pis araştırma ise Hindistan'dan. Konu başlığı Rhinotillexomanie. Tıp dilinde bir hastalık adı. Türkçesi ise burun karıştırma. Klinik Psikiyatri dergisinde yer alan yazıya göre Hintli bilimadamları, gençler arasında bir burun karıştırma taraması yapıyor ve bu kuşağın günde ortalama dört kez Rhinotillexomanie nöbetine tutulduğunu tespit ediyorlar. Gençlerin sadece yüzde 3.5'i ‘‘Ben asla burun karıştırmam’’ diye beyanda bulunuyor. Peki bu gençler burun karıştırırken acaba hangi parmağını kullanıyor? Hintli araştırmacılar bunun cevabını aramayı da ihmal etmemişler. Gençlerin yüzde 65.1'i işaret parmağını, yüzde 20.2'si serçeyi, yüzde 16.4'ü de baş parmağını kullanıyormuş.
Aç karnına hırsızlık yapmak çok sakıncalı
DNA testinin bu kadar geliştiği bir ortamda aç susuz hırsızlık yapmak tam bir çılgınlık. Norveç'teki bir hırsızlık vakası, suçlunun olay mahallinde bıraktığı diş izi sayesinde çözülüyor. Eve giren hırsız soda şişesini ağzıyla açtıktan sonra kapağı mutfakta ortalık yerde bırakıyor. Kapaktaki diş izlerini tespit eden polis hırsızı yakalıyor.
American Journal of Forensic Medicine and Pathology dergisindeki haber de, girdiği evdeki peynirin cazibesine dayanamayan hırsızın acıklı öyküsünü anlatıyor. Suç mahallinde bırakılan ısırılmış peynir üzerindeki tükrükten DNA örneği alınıyor ve yakalanan zanlının DNA örneğiyle karşılaştırılınca şüphelinin gerçekten de söz konusu eve giren hırsız olduğu anlaşılıyor.
Adli tıp don zanlısını nasıl temize çıkardı
DNA testiyle harikalar yaratan adli tıp bilimi sadece esrarengiz cinayetleri çözmekle kalmıyor, ufak tefek hırsızlık vakalarına da ışık tutuyor. Örneğin Journal of Forensic Sciences adlı yayında yer alan habere göre don adli tıbbı diye birşey var. Şöyle: Adamın biri mağazada soyunma kabinine girerek çamaşır denedikten sonra aynı kabinde bir torbanın içinde iki adet don bulunuyor. Adam yakalanıyor ve üzerinde, mağazada eksik olan donun aynısından bulunduğu tespit ediliyor. Adam üzerindeki çamaşırı aynı mağazadan daha önce satın aldığını iddia ediyor. Sonunda olay adli tıbba intikal ediyor ve uzmanlar 13 Watt'lık bir kromatografi lambası kullanarak 510 - 578 nanometre dalga boyundaki idrar ve sperm lekelerini ortaya çıkarıyorlar. Gözle görülmeyen bu lekelerin kısa sürede oluşmasının mümkün olmadığı tespit ediliyor ve don zanlısı temize çıkıyor.