Son günlerde Türkiye ile Arjantin'in karşılaştırmak çok moda. Ancak tek benzerlik ekonomik kriz değil.
İki ülke de futbol aşığı. Futbol başarıları iki ülkeyi de çılgın sevinçlere sürüklüyor. İki ülkenin milli takımı da Dünya Kupası'nda. Ancak Arjantin'in hikayesi burada farklı bir yöne sapıyor. Bir kere kupanın bir numaralı favorisi. Ayrıca Arjantin halkı, milli takımdaki futbolcuları şöyle doya doya seyredemiyor, çünkü tamamı Avrupa takımlarında top koşturuyor.
Birkaç ay önceydi. Arjantin'in büyük gazetelerinden La Nacion, ‘‘Bu takım artık ülkemizi temsil etmiyor’’ diye yazıyordu. Ancak bu, milli takıma yönelik bir beğenmemezlik ifadesi değildi. Tam tersine ülkedeki yoz siyasetçileri hor görüp, erdemli futbolcuları yücelten bir ton vardı yazıda.
Çünkü milli takım çıktığı her sahadan başı dik, gururla ayrılırken, Arjantin halkı elinde kalan son gurur kırıntılarıyla başını dik tutmaya çalışıyordu.
Marcelo Bielsa önderliğindeki milli takım Dünya Kupası eleme grubunda puanları silip süpürüyor, Güney Amerika'nın tozunu attırıyordu. Grubun zorlu maçlarında tek bir futbolcu bile kırmızı kart görmemişti. Oysa rakiplerin her biri en az iki fire vermişti.
Yani takım, kurallara uygun top koşturuyordu. Arjantinli politikacılar ise yasalara zerrece saygı göstermiyor, halkın sesine kulak vermiyordu. Takım başarıdan başarıya koşarken, ülke içinde başarının kırıntısı bile yoktu. Yani eziklerin böyle aslan parçası gibi takımı olamazdı.
ÜLKE TEPETAKLAK
Futboldaki başarıları ülke gerçeğinden tamamen soyutlayan bu yazının yayınlanmasından birkaç ay sonra, milli takımla Arjantin arasındaki uçurum iyice açıldı. Takım net 12 puanla Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı ve favoriler arasında ilk sıraya yerleşti. Aynı günlerde ülke rayından çıktı. Ekonomik krizin getirdiği sosyal patlama can aldı, hükümeti istifa ettirdi, Devlet Başkanı Fernando de la Rua'yı koltuğundan indirdi.
Ekonomik, siyasi ve sosyal kaos futbolu da etkiledi. Arjantin'in San Lorenzo ve Brezilya'nın Flamengo takımları arasında oynanması gereken Mercosur Kupası finali bu ay sonuna ertelendi. Yerel karşılaşmaların tarihleri değiştirildi. Ancak Arjantin'in yaşadığı fırtınalı günler Dünya Kupası'ndaki şansını hiçbir şekilde etkilemedi.
Çünkü ülkenin içine sürüklendiği siyasi istikrarsızlık yeni bir durum olsa da, ekonomik krizin yıllarca geriye giden bir geçmişi vardı. Yokluk içindeki Arjantin takımları en gözde futbolcularını birer ikişer Avrupa kulüplerine satmışlardı. Brezilyalı futbolcular Avrupa'ya ayak uydurmakta güçlük çekerken, Arjantinliler yüksek kültürel düzeyleri ve taktik disiplinleri sayesinde çabucak entegre oluyor ve Avrupa takımlarında iyice yıldızlaşıyorlardı. Örneğin iki golüyle Barcelona'yı Galatasaray karşısında yenilgiden kurtaran Saviola. Ya da Manchester United'in yıldızı Juan Sebastian Veron.
Sonuçta Arjantin milli takımı toptan Avrupalı oldu. Oyuncularından uzak kalan Arjantin de takımın bir adım gerisine düştü. Spor yazarları, futbolcuların fazla koşup Avrupa stilinde oynadığından yakınıyor, Teknik Direktör Bielsa'yı eleştiriyordu.
SAHADA KAMPANYA
Oyuncular ise Arjantin'le aralarında oluşan uçurumu kapatmak için atağa kalktılar. Avrupa'da yaşamak onları doğdukları topraklardan uzaklaştıracağı yerde, toplumsal kaygılarını artırdı. Memleketlerinden binlerce kilometre ötede, her biri sosyal görevler üstlendi. Devletin eğitime olan katkısını artırması için kampanya başlattılar. Kimisi sahaya pankartlarla çıktı, kimisi de formasının altına sloganlı tişörtler giydi. İşte bu çaba Arjantin'deki kalplere çok çabuk ulaştı. Ekonomik kriz yüzünden başarı öykülerine hasret kalmışlardı ve şimdi her zamankinden daha çok başarıya ihtiyaçları vardı.
Avrupa merkezli Arjantin Milli Takımı şimdi bu başarıyı vaat ediyor. 1998'de çok genç olduğu için yeterince performans gösteremeyen takım şu anda bir numaralı favori durumunda. Kupa kazanılırsa Arjantin kısa bir süre için ekonomik krizi unutup bayram edecek.
Tabii bu bayram Devlet Başkanı Duhalde'nin de çok işine yarayacak. Delo gazetesindeki bir yoruma göre Duhalde acayip şanslı. Çünkü uzun uzun haftalar futbolla dolu geçecek ve takım ne kadar başarılı olursa, yönetim de o oranda halkın sabrını satın almış olacak.
Futbolcu kazanıyor, ailesi harcayamıyor
Arjantin'de uygulanan bankalardan nakit çekme limiti nedeniyle, Avrupa'daki futbol yıldızlarının kazandığı dolarlar banka kasalarında kalıyor. Futbolcuların Arjantin'deki yakınları tam bir sanal yoksulluk içinde yaşıyor. Örneğin Manchester United'in 26 yaşındaki Arjantinli yıldızı Juan Sebastian Veron 40 milyon dolarlık sözleşmeye imza atmıştı. Şimdi televizyondan Arjantin görüntülerini izlerken yüreğinin sızladığını anlatıyor. ‘‘Yüreğim ve aklım ülkemin insanında. Arjantin halkı büyüktür. Bu zor günlerin üstesinden gelecektir’’ diyen Veron duygusal çöküntü yaşadığı için Teknik Direktör Alex Ferguson tarafından zaman zaman dinlendiriliyor. Futbol otoriteleri Veron'un Dünya Kupası'nın parlayan yıldızı olacağı görüşünde birleşiyorlar.
FUTBOLCULARI SATTILAR, TOPTAN AVRUPALI OLDULAR
En gözde futbolcularını birer ikişer Avrupa kulüplerine satmışlardı. Sonuçta Arjantin Milli Takımı toptan Avrupalı oldu. Oyuncularından uzak kalan Arjantin de takımın bir adım gerisine düştü. Bir de kupa kazanılırsa Arjantin ekonomik krizi unutup bayram edecek