Arap kadını seksi, Türk kadınından daha mı çok seviyor, yoksa sekste Arap erkeği Türk erkeğinden daha mı başarılı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Geçen hafta şu korkunç gerçekle yüzleştik: Seksten hoşlanan Türk kadınlarının oranı yüzde 25. Ortadoğu genelinde ise kadınların zevk alma oranı yüzde 37’ye çıkıyor.
Bu haber geçen perşembe Hürriyet’in birinci sayfasında, "Arap kadını seksi, Türk kadınından daha çok seviyor" başlığıyla verildi. Peki araştırma sonuçlarına bakıp haberi verirken, "Sekste Arap erkeği Türk erkeğinden daha başarılı" başlığı atabilir miydik? Evet, haber rahatlıkla böyle verilebilirdi ama böyle bir başlık olsa olsa "çirkin feministlerin" kötü bir şakası olurdu! Ve zaten araştırma Türkiye’yi "erkek merkezli cinsel rejimler" kategorisine dahil etmişti. Bu başlıkta da erkek merkezli olmayan bakış açısı, seksi seviyorum diyen kadınların oranının ikiye, üçe katlanması kadar uzak bir hayaldi!
Haberi ilk gördüğümüzde Türk kadını ile erkeği arasındaki cinsel uçurum yüzünden çarpıldık. Erkeklerin yüzde 51’i "seks iyidir" derken, kadınların ancak yüzde 25’i cinselliğe "iyi" sıfatını yakıştırıyordu. Yani yaptığı seksi iyi bulan erkeklerin yarısı tek taraflı bir faaliyet içindeydi.
Ünlü Viagra’nın mucidi Pfizer firmasının finanse ettiği Chicago Üniversitesi araştırması 29 ülkede 27 bin 500 kadın ve erkek üzerinde yapılmıştı. Ve 40 yaş üstünü hedef aldığı için de türünün ilk örneğiydi. Bu önemli araştırmayla ilgili haber Hürriyet’in birinci sayfasında yerini buldu: "Arap kadını seksi, Türk kadınından çok seviyor." Çünkü Ortadoğu genelinde kadınların yüzde 37’si sekse "iyidir" demişti. Peki, Türk erkeklerinin yüzde 51’i seksi severken, Türk kadını neden geride kalıyordu? Nankör müydü? Soğuk muydu? Vajinismusu mu vardı? Neydi?
Şimdi hem Pfizer araştırması ışığında, hem de konuyla ilgili diğer çalışmaları dikkate alarak Türk kadınındaki bu acayip durumun analizini yapalım.
1- KAFAN BATILI OLACAK
Bir kere, Chicago Üniversitesi araştırmasına göre cinsellikten zevk alabilmek için ille de gelişmiş, Batılı bir ülkede yaşamak gerekiyor. Kadın-erkek eşitliğinin ileri derecede olduğu bu ülkelerde her iki cinsin de seksten zevk alma oranı daha yüksek. Bu ülkeler de sırasıyla Avusturya, ABD, İspanya, Kanada ve Fransa oluyor. Sadece birinci ülkenin rakamlarını vereyim: Avusturya’da erkeklerin yüzde 80’i, kadınların ise yüzde 63’ü "seks iyidir" diyor.
2- ERKEK MERKEZLİ OLMAYACAKSIN
Kadın ve erkeğin seksi sevmesi için "gelişmiş ülke" kriteri yeterli değil. O ülkeye hakim kültürün çok fazla erkek merkezli olmaması gerekiyor. İşte bu yüzden Japonya’nın erkek egemen kültürü şu faciayı ortaya çıkarıyor: Erkeklerin yüzde 18’i, kadınların ise yüzde 10’u seksten hazzediyor. Türkiye bu araştırmada "Ortadoğu" kapsamında ve "erkek merkezli cinsel rejimler" arasında değerlendirilmiş.
Kadınların baskı altında tutulduğu, kadın cinselliğinin hiç önemsenmediği bu ülkelerde doğal olarak kadınların libido görüntüsü de düşük çıkıyor. Bu ülkeler de Asya’nın doğusu ve Ortadoğu’da yoğunlaşmış bulunuyor.
Kimse Türkiye’ye önyargılı davranıldığını düşünmesin, çünkü İtalya da erkek tarafı baskın ülkeler arasında. Mısır ve Cezayir gibi.
Ayrıca Türk kadınındaki bu hal ve gidişin Müslümanlıkla da ilgisi yok. Çünkü çoğunluğu Müslüman olan Malezya’da seksi seven kadınların oranı kapı gibi: Yüzde 50. Erkeklerinki de yüzde 46.
3- KADIN BEYNİYLE SEVİŞİYOR
Şimdi burada erkeklerin ille de cinselliklerinde kusur aramaları gerekmiyor. Çünkü Pfizer’ın sekiz yıl boyunca 3 bin kadın üzerinde yaptığı bir başka araştırmaya göre kadının cinsel uyarı alamaması, ya da tatmin olamaması, erkeklerinki gibi cinsel organ merkezli değil; beyin odaklı. Pfizer’ın araştırmacıları sekiz yıllık uğraştan sonra kadının en esaslı cinsel organının "beyin" olduğuna karar verdiler. İşte bu yüzden de erkeklerin mucize hapı Viagra’nın kadınlarda işe yaramayacağını anladılar ve kadının beynindeki kimyasallarını harekete geçirip sevişme isteği yaratacak ilacı geliştirmek üzere çalışmalarını başka yöne kaydırdılar.
Bu araştırmada baktılar ki, erkek çıplak kadın gördüğünde erekte oluyor. Eğer erekte olamıyorsa Viagra sayesinde kan akışı hızlanıyor ve sorun çözülüyor. Kadının cinsel tepki vermesi ise sadece erkek bedeniyle ilintili değil. Bedensel, duygusal ve ilişkinin seyriyle ilgili faktörler de cinsel uyanışta devreye giriyor.
4- SİGARA ERKEĞİ BOZUYOR
Chicago Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada kurul üyesi olan Prof.Dr. Ferruh Şimşek’in Türk insanındaki cinsel işlev bozukluklarıyla ilgili önceki çalışmalarını da araştırdım.
Şimşek’e göre Türk erkeklerinde en çok sertleşme bozukluğu görülüyor. 40 yaşın üstündeki erkeklerde bu sorundan mustarip olanların oranı yüzde 60. Yani son araştırmada hedef kitle olan 40 yaş üstü erkekler! Üstelik yaş arttıkça oran da artıyor. Bu da ağır sigara içici bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor. İlaç, alkol kullanımı ve depresyon da sertleşme bozukluğuna yol açabiliyor. Prof. Dr. Şimşek Türkiye’deki erken boşalma probleminin de, ABD ve İngiltere’ye göre daha yüksek oranda olduğunu söylüyor. Bu da kültürel farklılıklardan kaynaklanıyor.
5- DERECE 3.7 DAKİKA
Türk erkeklerinin de dahil edildiği global araştırma çok. Mesela bir tanesinde Türk erkeklerinin adı en çabuk boşalanlar hanesinde yazılı. Hollanda, İspanya, Türkiye, İngiltere ve ABD’de yapılan bu araştırmada, ilişkileri en azından altı aydır devam eden 70-130 çift denek olarak alınıyor ve kronometre işliyor. Türk erkekleri 3.7 dakika ile en düşük performansı tutturuyor; İngilizler ise 7.6 dakika ile birinci geliyor. Bu araştırmaya dahil edilmedikleri için Araplarınki bilinmiyor.
Uçan sincapların seks hayatı
Chicago Üniversitesi-Pfizer araştırmasında seksten iyi not alan ilk beş ülke arasında yer alan Kanada kadın-erkek cinselliğinde bütün sorunlarını çözmüş olmalı ki, bu ülkede şimdi uçan sincapların seks hayatı araştırılıyor. Ontario eyaletindeki bir üniversitede yapılan "global ısınmanın uçan sincapların çiftleşme alışkanlıkları üzerindeki etkisi" başlıklı çalışma için yerel yönetim 150 bin dolarlık ödenek sağlamış. Ancak eyalet meclisindeki muhafazakar kesim, vatandaşın ödediği vergilerin böyle sudan bir araştırma için çarçur edilmesine şiddetle karşı çıkıyor. Hatta içlerinden biri "Sincapları bırakın, hemşirelere zam yapın" diyor. Araştırmayı yöneten ekolog Dr. Albrecht Schulte-Hostedde ise bu itirazlar karşısında şok geçirdiğini, kendisinin ciddi bir çalışma içinde olduğunu söylüyor. Doğal yaşamın, çevredeki değişimlere nasıl uyum sağladığını araştıran ekolog, sincaplardan sonra sineklerin seks hayatını inceleyecekmiş.