Paylaş
Esnek kanatlara ölüm
Kadın cinsini hedef alan büyük bir komplo ortaya çıkarıldı. Meğerse, regl olmadan da yaşanırmış. Bu periyod meselesi zannedildiği kadar gerekli değilmiş. Üstelik periyodsuz yaşamın çaresi de bulunmuş, ancak 30 yılı aşkın süredir bütün kadınlardan gizlenmiş. Şimdi iki kadının araştırmaları sayesinde gerçekler nihayet gün ışığına kavuştu.
ARTIK herkes esnek kanatlılara veda edebilir. Kadınları regl döneminde, normal günlerinden ‘daha rahat ve güvenli’ gösteren o sinir reklamlar da ortadan kalkar.
Çünkü herkes biliyor ki, regl denen müsibet kadınlara çifte azap çektiriyor. Gençlik ve olgunluk yıllarında çekilen sancıları, ileri yıllarda ‘işte bitti bitiyor’ korkusu izliyor. Regl olmayan kadın kendini yararsız ve eksik hissetmeye başlıyor.
Dile kolay; araştırmalara göre çağdaş kadın hayatı boyunca yaklaşık 400 kez adet görüyor. Yani eski çağlarda, ya da günümüzde ilkel bölgelerde yaşayan kadından üç-dört kat fazla. Periyodlar yaşamın koskoca bir kesitine damgasını vuruyor, kadının kapasitesini sınırlıyor. Üstelik kalp hastalıkları, anemi, yumurtalık ve göğüs kanseri riskini artırıyor. Çünkü sürekli yumurtlama ve östrojen salgısı hücre bölünmelerine yol açıyor. Epilepsi ve artrid gibi hastalıkları da körüklüyor. Yani regl ortadan kalktığı takdirde bu hastalıklara yakalanma riski azalıyor.
TIBBIN EN BÜYÜK SIRRI
Ve şimdi bütün sıkıntıların boşuna çekildiği ortaya çıkıyor. Bu bilgiyi Dünya Nüfus Konseyi'nin Meksika ofisinde görevli Sarah Thomas ve Charlotte Ellertson'ın hazırladığı rapordan öğreniyoruz. Bu iki kadın araştırmacının kaleme aldığı ‘‘Modern Tıbbın En Büyük Sırrı’’ başlıklı raporu geçenlerde bilim dergisi Lancet'te yayınlandı.
Rapora göre periyodsuz yaşamın sırrı doğum kontrol hapını icat eden John Rock and Gregory Pincus tarafından bulundu. Yumurtlamayı tamamen önleyen bu haplar aslında adet dönemini de ortadan kaldırabilirdi. Ancak Katolik Kilisesi'nin aşırı tepkisinden çekinen Rock ve Pincus hapların periyodunu, gerçek bir yumurtlama değil, sadece yapay bir kanamaya yol açacak şekilde ayarladılar. Böylelikle hayatın doğal ritmini bozmadıkları görüntüsü verdiler. Neticede bu haplar, 21 hormon + yedi placebo düzeninde alınıyor ve kadınlar da 28 günde bir adet gördüklerini zannediyorlar. Ancak bu kanamanın yapay olduğunu bilmiyorlar.
İşte Lancet'te yayınlanan rapor bu noktada bir gerçeğe işaret ediyor: ‘‘Eğer haplar 21 hormon + yedi placebo değil de, sürekli 28 hormon şeklinde alınırsa regl dönemi diye birşey kalmaz. Bütün dertler, sıkıntılar biter. Ağrı kesici alma zorunluluğu da ortadan kalkar. Üstelik sürekli doğum kontrol hapı kullanmanın hiçbir yan etkisi de yoktur.’’
Rock ve Pincus'un kadınlar için büyük bir hizmette bulunurken, aynı zamanda başka bir büyük hizmeti saklı tuttukları anlaşılıyor. Ancak bunda doğum kontrolüne şiddetle karşı çıkan Katolik Kilisesi kadar kadınların da rolü bulunuyor.
Lancet'teki raporu kaleme alan Thomas ve Ellertson'a göre geleneklerin etkisinde kalan kadınlar bütün sıkıntılara rağmen ille de adet görmek istiyor. Çünkü regl dönemini dişilikle özdeşleştiriyor ve kanamayla birlikte vücutlarındaki atıklardan kurtulduklarını zannediyorlar. Oysa böyle bir temizlenme söz konusu bile değil.
Raporun yazarları Thomas ve Ellertson'un dikkat çektiği çok önemli bir başka olgu da, erkek egemen düzenin kadınları regl dönemi yüzünden işe yaramaz yaratıklar olarak damgalaması. Bu nedenle de şu öneride bulunuyorlar:
‘‘Gelin reglden gönüllü olarak vazgeçin. O zaman kimse size kanamanız var diye iş vermemezlik edemez.’’
Paylaş