Paylaş
Küfrün coğrafyası
Bir Alman dilbilimcinin araştırmasına göre dünyanın en masum küfürbazları Almanlar. Onlar bir başka kızıyor; belden aşağı küfrederken asla cinsel yaklaşımda bulunmuyorlar. Almanya'dan batıya gidince cinsel içerikli küfrün dozu biraz artıyor. Doğuya doğru ilerleyince de Rusya'da doruğa varıyor.
Biz söyleyenlerin yalancısıyız. AGİT Zirvesi'nde Yeltsin, Çeçenistan konusunda kendisine çok fena gol atan Clinton'a küfretti. Hem de ölmüş annesine. Bu bir iddia ama, doğrusu Yeltsin'de de küfürbaz tipi yok değil. Daha önce de çeşitli platformlarda kafası bozulunca sayıp sövdüğü biliniyor.
Bizim Moskova Temsilcisi Nerdun Hacıoğlu'nun söylediğine göre Ruslar son yıllarda artan miktarda cinsel içerikli küfür savuruyor. Aralarında Sırp, Makedon, Bulgar ve Çeklerin bulunduğu Slav ırkı genelde belden aşağı küfretmeyi seviyor. Ancak bu trend Rusya'da doruk noktasına çıkıyor.
Rusya'dan çıkıp Batı'ya gittikçe cinsel küfrün dozu azalıyor. Alman dilbilimci Hans-Martin Gauger'in araştırması bu durumu açıkça ortaya koyuyor. ‘‘Dil ve Cinsellik’’ başlıklı makalesinde Almanca ile Latin kökenli diller arasında bir küfür kıyaslaması yapan Gauger'e göre Almanlar olumsuz duygularını açığa vururken cinsel göndermeler yapmıyorlar. Gerçekten de bildiğim kadarıyla Almanca'daki bütün belden aşağı küfürler vücudun boşaltım sistemleriyle ilgili. Gerisi aptal kaz ve ineklerle ilgili. Lügat o kadar dar ki, ayı boyutuna bile varamıyor.
Gauger de Alman küfürlerinin genelde tuvalet ihtiyacıyla ilgili olduğunu, Latin dillerinin ise bu kavramlara kesinlikle yabancı kaldığını yazıyor. Tabii dışkısal küfürler savuran Latin halkları da var ama, bu kategori kesinlikle Almanların uzmanlık alanına giriyor. Almanların bu saplantısı Hollandalılar gibi en yakın komşularında bile bulunmuyor.
Alman dilbilimci Gauger Latin halklarının nahoş ifadelerde bulunurken cinselliğe başvurmalarıyla Katolik mezhebi arasında bağlantı kuruyor. Bu görüşe göre dinsel tabular yıkıldıktan sonra cinsel küfürler de makara gibi boşalıyor. Meryem Ana'nın dokunulmazlığı kalkıyor ve İtalyanlar ‘‘Porca Maria’’ diye küfrederek peygamberin annesine fahişeliği yakıştırıyor. Protestan Almanlar'da tabular çok güçlü olmadığı için Meryem Ana'ya küfretmek İtalyanlar'da olduğu gibi dramatik etki yaratmıyor.
Katı ahlakçı Anglosaksonlar da pekala cinsel küfür ediyor, aynı Latinler gibi davranıyor. Hani bizim ‘‘Allah'ın belası’’ dediğimiz türden ısrarlı bir yağmura küfreden İngiliz cinsel (f...... rain) yaklaşımda bulunurken, Alman yağmura ‘‘kaka’’ (Scheiss-Regen) gözüyle bakıyor.
Kadınların küfür nesnesi haline gelmemesinden ötürü büyük gurur duyduğunu söyleyen Gauger Alman siyaset tarihinin en sıkı küfüründen de bir örnek veriyor. Eski Başbakan Helmut Schmidt, aşırı sağcı CSU Lideri Franz Josef Strauss için şöyle demiş: ‘‘İneğin bir oraya bir buraya dışkı yapması gibi bu adam da bir öyle bir böyle konuşuyor.’’
Gauger, Almanların anal küfür saplantısına ‘‘bir dil felaketi ve ilkellik’’ diye sataşan Amerikalı folklör araştırmaları uzmanı Alan Dundes'e de yanıt veriyor:
‘‘Ben bizim küfürlerimizi hiç de ilkel ve tatsız bulmuyorum. Çünkü olumsuz şeyleri olumsuzca dışa vuruyor. Tamam fanteziden yoksun olabilir, ancak en azından cinsellik gibi güzel birşeye ahlaksızlığı bulaştırmıyor.’’
Yüzde 90 cinsel imajlı sövüyoruz
ULUSLARARASI alanda küfür ve cinsellik bağlantısına ilişkin araştırmalar yapan Dr.Haydar Dümen, Türk halkının ettiği küfürlerin yüzde 90'ının cinsel içerikli olduğunu ve bunların arasında anneyi hedef alanların ağırlıkta olduğunu söylüyor. Geri kalan yüzde 10'u da muhtelif aşağılamalar oluşturuyor. Yani Türk insanı en kutsal değerlere saldırmaktan hiç mi hiç çekinmiyor. Üstelik anneye küfrederken kendi özgeçmişine tarihine de sövmüş oluyor. Şu örneği veriyor Dümen:
‘‘Bana da çok sık küfür ediliyor. En çok da anama. Benim annem 90 yaşında. Uşak'ta, Yunan işgali altında düşmanın kalk borusuyla uyanmış, köyü yakılmış. Bu cumhuriyeti oluşturanlar benim annem ve annelerimiz. Onlara küfredenler özvarlığımıza küfretmiş oluyor.’’
Dümen Türk insanının demokrasi ve özgürlükler, yaratıcılık veya salt yaşamak için değil, namusu için yaşadığını belirtiyor. Bu durumda cinsellik çok fazla önem kazanıyor ve küfürlerimizin odak noktası haline geliyor. Türklerin cinselliği küfür bazında bu kadar öne çıkarmasının nedeni de cinselliğin baskı altına alınmış olması. Toplumsal baskılar sonucu hem küfürlerimiz, hem de mizahımız (bu da yüzde 90) cinsel imajlı oluyor.
Reklam mezarlığı
BENCE yenisi de eskisi kadar itici. ‘‘Vat iz dis’’li sinir reklamdan söz ediyorum. Yeni versiyonunda, sözde günümüz yükselen değerlerine entegre olmuş yaşı geçkince, ancak bakımlı bir öğretmen tipi çiziliyor. İnanılmaz sinir bir tip.
Bu kampanyanın televizyondan çok daha fazla yakışacağı bir yer var. İnternet'teki ‘‘Reklam Mezarlığı’’. Reklamcı Jeffrey Zeldman'ın zeldman.com adresindeki kişisel web sitesine girdikten sonra ulaşılıyor bu sayfaya. Reklam ajansları, müşterilerin beğenmediği kampanyaları çöpe atarken bu siteye de gönderiyor. Böylelikle bir reklam mezarlığı oluşuyor. Gerçekten kampanyaların çoğu toplumsal tepki oluşturacak cinsten.
Dileyen ajans kullanılmayan reklamları e-mail'le bu siteye gönderebiliyor. İnanın zeldman.com'daki öldürülmüş reklamlardan hiçbiri ‘‘Vat iz dis’’ kadar itici görünmedi bana. İşte örnekleri:
Beatles otobüs reklamı
‘‘Beatles'i birleştirmek için üç kurşun yeterli.’’
Bu reklam Jeffrey Zeldman tarafından yaratılmış ve geri çevrildikten sonra mezarlık fikrini veren kampanya olmuş. Zeldman reklamı, ABC Televizyonu'nun yayınladığı Beatles Anthology dizisinin tanıtımı için hazırlamış. Ancak ABC otobüs afişini çok tatsız ve kaba bulduğu için geri çevirmiş. Gerçekten de bütün Amerikalı sapıkları, Beatles'ın hayatta kalan üç üyesini John Lennon'un yanına göndermeye teşvik edecek kadar tehlikeli bir reklam.
İşgal çağrışımı
New Jersey'de yeni açılacak bir birahane için hazırlanan reklamın metni kısaca şunu anlatıyor: İlk yudumda kendinizi Almanya'da hissediyor, ikinci yudumu aldıktan sonra da Polonya'ya girer gibi oluyorsunuz. Birahane açılmadığı için reklam ölmüş.
Kral erkek değil mi?
İsveç'in turistik tanıtımı için hazırlanan bir afiş de geri çevrilmiş. Afişte şunlar yazıyor: ‘‘İsveç'te gay evlilikleri serbesttir. Bizim ülkemizde kral bile kraliçeyle evli...’’
Ericsson vibratör
Young & Rubicam Europe ajansı, İsveçlilerin cinsellik konusunda çok açık görüşlü olduğunu düşünerek, titreşim özelliği bulunan Ericsson cep telefonu için hayli müstehcen bir afiş hazırlamış. Ericsson Vibrator başlığı, altında bir telefon ve vibratörler. Ancak müşteri reklamı fazla açık bulmuş.
Paylaş