Paylaş
Geçen gün Nevşin Mengü, Ahmet Taşgetiren, Kadir Topbaş ve Abdullah Gül’ü kaleme aldığı yazısında “Çok mu zalimim?” diye sormuş. Cevap vermek istedim kendisine, zalimliğiniz baki kalmakla birlikte çok saygısızsınız Mehtap Hanım, hem de en kıdemlisinden.
Etrafınıza bir bakın bakalım; hakkında verip veriştirdiğiniz Kadir Topbaş, Abdullah Gül ve Ahmet Taşgetiren’le ilgili geçmişi ve hukuku olanların tavrı hali nasıl, sizin ki nasıl?
En başta da çok sevdiğinizi (!) iddia ettiğiniz Tayyip Bey’i takip ediniz bakalım bu isimlerle ilgili ne söylemiş.
Yoksa kendileri “Mehtap Hanım, ben konuşamıyorum. Siz benim adıma arkadaşlara bir racon kesin.” mi dedi size?
Ama pardon; bahse konu isimlerle ilgili dalga geçmeyenler, saygı duyanlar sizin için “Bizim mahallenin sevgi pıtırcıkları” değil mi?
Bizim mahallenin ağabeyleri geçmişte çok şeye gözünü kapatmıştır, doğrudur, lâkin gördüğüm kadarıyla duruşunuzla bizim mahallenin ağabeylerini eleştirecek durumda değilsiniz. Şahsen onların dününü, bugünün sizine tercih ederim.
Hangi görüşten olursa olsun insanların bir anlık hataları sebebiyle işlerinden olmalarına üzülenlerdenim. İnanır mısınız, Nevşin Mengü’ye üzüldüm. “Keşke yaşanmasaydı.” Dedim.
Henüz 18 yaşında bir genç kızın sorumsuzca yaptığı bir sosyal paylaşımı nedeniyle tacının elinden alınmasına da üzüldüm.
O kadar ilim tahsil edip, geleneksel bakışa teslim olan müftünün sosyal medya paylaşımı nedeniyle görevinden uzaklaştırılmasına da üzüldüm.
İkisi de özür dileyerek paylaşımlarının yanlış olduğunu açıkladı. Bu neden yetmiyor bize? İnsanların işini ve itibarını kaybetmeleri neden sevindiriyor bizi? Açıklamalara ikna oluruz olmayız ayrı mesele, biz Allah değiliz.
Hadi kişilere üzülmüyoruz, işsiz kalsınlar, sürünsünler ama toplum olarak geldiğimiz noktaya alkış mı tutalım?
Gidenlerin ardından çirkinleşmek sizi daha iyi bir insan yapmaz, sadece çirkinleştirir unutmayın.
Paylaş