Yeni Türkiye'nin Kabe'si...

Ali Şeriati’nin “dine karşı din” söylemi bugünü öylesine net anlatıyor ki! Tarihte, dine ve dindar insanlara çok zulüm yapıldı diye üzülüyorduk ya, onlar bir şey değilmiş meğer. En azından inançlar, değerler temiz kalmıştı. Yanlışla doğru bu kadar birbirine karışmamıştı.

Üsküdar Belediyesi’nin Kâbe maketinden sonra karar verdim; Dindarların kendilerine ve dine verdiği zararı kimse vermedi ve veremeyecek…

Hangi ülkede İslam adına birileri çıktıysa başımız öne eğildi. “Bunlar hakiki Müslüman değil” demekten, “ama”larla başlayan cümleler kurmaktan da yorulduk artık.

Allah aşkına kendimize bir çeki düzen verelim. Allah’ı da, evini de, kitabını da bir rahat bırakalım. Peygamberi karikatürize ettiler diye dünyaya meydan okuyoruz ama kendimiz daha beterini yapıyoruz.

Dini söylemlerin içini boşaltıp, dalga geçenleri kınamadığımız sürece; dini, siyasi bir çıkar amacı olarak görenlerin saçmalıklara şirinlik olarak baktığımız sürece hiçbir şeyi düzeltemeyiz.

Cemaat liderlerinin söylemlerine yetişemezken, liderlerinin adeta ilahlaştırılmasının önüne geçemezken, kurumların dini yozlaşmaya alet olmalarının mazereti olabilir mi?

Kâbe’nin maketini yapmak nedir? Ebrehe’nin hikâyesini hiç mi duymadınız? “Ebrehe’nin niyeti kötüydü, bizimki masum” demekle kurtarabilir misiniz sorumluluktan?

İnsanımızı bunca yıldır ölülerden medet ummaktan vazgeçirememişken, sakızın orucu bozup bozmadığında dahi ittifak sağlayamamışken, bir de “Üsküdar’daki Kâbe’de tavaf olur mu olmaz mı?” fetvalarını mı dinleyeceğiz?

Size bir şey söyleyeyim mi? Bugün dünün CHP’sinin dini uygulamalarının ve yasaklarının üzerine siyaset yapılıyor ya; yarın bugünün AKP’nin dini uygulamalarının üzerinden siyaset yapılacak.

Bugünün yarına bıraktığı enkazın sorumluluğunu kim üstlenecek?

Dini değerlere saygılı olmayı, sadece dindar olmayanlardan bekleme mantığının izahını nasıl olabilir mi Allah aşkına ?

Ey cemaati müslimin; Din, yasaklardan ziyade içini boşaltmakla zarar görür.