Paylaş
“…Vatandaşların sandığa, anayasa değişikliklerinin neler olduğuna çok da bakmadan, siyasi parti aidiyeti ile gideceğini defalarca söyledik. 2010 anayasa değişikliği referandumunda da durumun böyle olduğunu örneklerle, rakamlarla izah etmeye çalıştık. Referandumda siyasi parti aidiyeti ile kesin karar vermiş olanlar ile Evet ve Hayır oyu kullanacak olanların dışında kararsız seçmen var.”
Gür, kararsızları da iki gruba ayırmış “Sandığa ilgisiz olanlar” ve “ Gerçek kararsızlar”
Gür, yazısını şöyle tamamlıyor: “Kararı net olan seçmen, kampanyalarından etkilenmeyecek, referandum sonucunu kararsız seçmen belirleyecek. Dolayısıyla kararsız seçmene doğru yöntemlerle ulaşan ve kafasındaki soru işaretlerini gideren kazanacak. Değişikliğin ne getirdiğini veya ne götürdüğünü iyi anlatabilen bu yarışı önde tamamlayacak.”
Siyasi Partiler için çok önemli bir yazıdır bu. Neden bu kadar çok kararsız seçmen olduğunun da cevabıdır aslında.
Evet, önemli bir seçim arifesindeyiz. Ama bu önem, siyasiler dışında bu ülkede yaşayan her birey için aynı önemi teşkil ediyor. “Evet” ve “Hayır”cıların birbirine verip veriştirdiği bir ortamda iki tarafın da sert ve ayrıştırıcı söylemlerinin ortasında kalan insanlar var. 13 Şubat tarihli yazımda başta Tayyip Bey olmak üzere, siyasilerden ortamı yumuşatmasını istemiştim.
Bir araştırma şirketim yok. Ama yaşadığım toplumu iyi tanıyorum, “Evet” diyeni de “Hayır” diyeni de gözlemlediğim gibi kararsız olanları da çok iyi gözlemliyorum.
Bakın işte sonuçlar ortada; ne “Hayır diyenler 15 Temmuz’un yanındadır.” söylemi ne de “Evet diyenler ülkeyi tek adama teslim ediyor.” söylemi netice getiriyor.
Maalesef seçim kampanyası yanlış bir strateji üzerine inşa edildi ve bu yanlış bugün 5 milyon kararsız seçmen doğurdu.
Kampanyalar “Neden Evet / Hayır demeliyiz?” üzerinden değil de, “Neden Evet / Hayır diyorsun?” söylemi üzerinden yapılıyor.
Siyasilerden ricam; danışmanlarının dışındaki seslere de kulak versinler artık.
Paylaş