Paylaş
Neden türban değil de başörtüsü ; Türban Kenan Evren ve İhsan Doğramacı ikilisinin “başı arkadan bağlama” modelini önererek başörtüsü sorunu çözmek adına Fransa’dan ithal ettikleri bir tanımdır. İsmi kaldı uygulama tutmadı.
Başörtüsü Türkçe bir kelime ve tam olarak yapılan eylemi anlatıyor. “Başı örtüyor.”
Benim çocukluğum ölçü mü ; Ortaöğrenimde başörtüsü serbestliğiyle ilgili düşüncelerimi “kendimden örnekleyerek” anlatmak istedim. Tabii yazıyı “ben şimdi anlatacağım herkes ikna olacak” iddiasıyla yazmadım. Korkuların yersiz olduğunu ifade etmek istedim.
Benim çocukluğumun mutlu geçmesi başka çocuklar için ölçü olamaz elbette. Ama aksi de ölçü olmamalı.
Devletin dini eğitime karışması; Yazımın sonunda belirtmiştim, devletin çocukların (ideolojik olarak) eğitimine karışmasını doğru bulmuyorum. Ne kimse İmam Hatip Okulu’na gitmek zorunda kalsın ne de mecburi İslami eğitimi almak zorunda bırakılsın.
Eskiden başörtüsüne üniversite için özgürlük istiyordunuz, bugün ortaöğrenim için istiyorsunuz, gidiş nereye?
Bu sorunun anlamı, çok oldunuz-şımardınız demektir.
Geçen gün Tayyip Bey’e hitaben bir yazı yazarak, madem demokrasi çıtamızı yükselttik. “ Öteki mahallenin istekleri şımarıklık olarak görülmesin.” diye seslendim. (henüz cevap gelmedi)
Hak ve özgürlüklerin sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini kim belirleyecek?
Nasıl yapacağız? Sizin isteklerinizin ne kadarı fazla ne kadarı az “ben mi karar vereceğim?” Benimkine de siz mi karar vereceksiniz?
Ailelerin çocukları kendi kafalarına göre yetiştirme hakkı yoktur; Peki aile çocuğunu yetiştirirken hangi kafayı baz alacak. Doğurduğu çocuğa “benim yaşam tarzım kötü, komşunun yaşam tarzını uygulayalım diyen bir aile gördünüz mü?
Çocuğunu kafasına göre yetiştiremez iddianız, sadece dindar aileler için mi geçerli olacak, yoksa genelleyecek miyiz?
Kız çocuğunun başını kaç yaşında örtmesi gerekir ; Olayı değerlendirirken özellikle böyle bir yaklaşımda bulunmadım. Başörtüsünün İslam’daki yerini ve gerekliliğini konuşmuyoruz. Ortaöğrenimdeki başörtüsü serbestliğini tartışıyoruz.
Yıllarca “neden örtüyorsunuz” sorusunu tartıştık. Ayetler söylendi, hadisler okundu. Bir sonuca varamadık.
Şimdiye kadar çıkmayan sonuç bundan sonra da çıkmaz emin olun. Bu sebeple “kişinin inancını yaşamak istemesinin arkasında bir sebep” aramayı bırakalım artık.
Başörtü bir insanı ahlaklı yapamayacağı gibi başını örtemeyen birini de ahlaksız yapmaz.
Eğitim de bu kadar aksaklık varken bu konunun gündeme gelmesinin sebebi nedir? Bunun cevabını en sağlıklı verecek kişi Milli Eğitim Bakanımızdır. Elbette eğitimde bir yığın sorun var. Bu kararı savunurken diğer sorunlar çözülmesin-görmezden gelinsin demiyorum.
Nasıl bir ülke istiyorum; Herkes için daha özgür bir Türkiye. İster başını örtsün, ister örtmesin, birbirinden farklı, bin bir renkli Ayşeler olsun istiyorum.
Katkılarınız için teşekkür ederim.
.........
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP milletvekili Aysel Tuğluk'un askere taş atmasını eleştiren bir konuşma yaptı. Eleştirmek en doğal hakkıdır. Ortada eleştiriye açık bir eylem var neticede.
Taş atmak Aysel Tuğluk’a yakışmadığı kadar olayı “büyük bir nankörlük” tanımlayan Yalçın Akdoğan’a da yakışmadı.
“Taş atma” fiiliyatı ne kadar çirkin ve çözüm sürecine yakışmıyor ise, bunun karşılığında, Sayın Akdoğan’ın, Sayın Tuğluk’a yaptığı “nankör” yakıştırması da çözüm sürecine yakışmayan yanlış bir dildir.
Nankör “bir iyiliğin değerini bilmeyen” kişilere söylenir. Söyleyen kişi karşıdakine bir lütufta bulunduğunu düşündüğünde kullanır bu kelimeyi.
Ortada bir iyilik söz konusuysa bile, bu iyilik doğrudan Aysel Tuğluk’un şahsına yapılan bir iyilik değildir. Bu iyilik Sayın Akdoğan, Sayın Tuğluk ve tüm Türkiye içindir.
Aysel Hanımın taş atmasına tepki olarak “nankörsün” demek, iki yanlıştan bir doğru çıkarmaktan başka bir şey değildir.
Paylaş