İcat törenler

Geçenlerde Yeni Şafak gazetesinin yazarı Fatma BARBAROSOĞLU, köşesinde bir okurunun mektubunu yayımladı.

Haberin Devamı

“Baş örtme törenleri” yapılıyormuş. Okur da bu durumu kendince sebeplerle eleştirip dindarların ne kadar yozlaştığından bahsetmiş.

Kendi adıma söyleyeyim şimdiye kadar böyle bir törene davet edilmedim ve bu tarz bir töreni de ilk defa duyuyorum.

Şahsen davet edilsem seve seve giderdim. Böyle bir töreni icat edenlerin dine ne kadar zarar verdiğini değil, hayatlarını neşelendirmeye çalıştıklarını düşünürdüm.

Eskiden biz de arkadaşlarımızla bu tür organizasyonlar yapardık. Ama bizimkiler “biz bize” tarzında olurdu. Öyle salon tutup kalabalıklar toplamazdık. Zira yapsaydık kesin “deli” ilan edilirdik.

Haberin Devamı

Biz, grup içinde bir arkadaşa “söz takardık”, diğerine “kına gecesi” yapardık. Yani uyduruktan eğlence icat ederdik. Yalnız bugünkü yozlaşmanın sorumlusu kesinlikle biz değiliz (!)

…..

Ben daha çok “baş örtme töreni”ne gösterilen tepkiye takıldım.

Hakikaten yoldan mı çıktık? Konuşalım bakalım…

Organizasyon işlerini az çok bilirim. Önce genel bakalım, sonra da bizim mahallenin törenlerine göz atalım isterseniz.

Bir sürü yeni yeni kutlamalar, törenler girdi hayatımıza; babyshower’lar, diş buğdayları, anaokuluna giden çocukların dahi baloyu andıran kutlamaları vs.

Hatta bu gözler 1,5 yaşındaki kızına her ay doğum günü yapan ve bunu “ay günü” olarak adlandıran anne gördü. Ve bu bahsettiğim grup, öyle çok da zengin olmayan insanlar…

Haberin Devamı

Sosyal Medya’nın varlığı yeniliklerin çok çabuk yayılmasına neden oluyor. Özellikle kadınlar müthiş takip ediyor. Parası olan organizasyon firmasına yaptırıyor,olmayan da Eminönü’nün yolunu tutuyor.

Bizim mahallenin yani “orta sınıfın” kutlamalarına gelince… Eski nesil çok renksizdi. Çünkü her şey günahtı; eğlencenin, insanı Allah’tan uzaklaştıracağına inanılırdı. Yirmi yaşındaki bir gençten, yetmiş yaşındaki bir insanın hayata bakışı beklenirdi. “Sabredin, cennet var!” sloganını yeni nesil tutmadı.

Haksızlar mı?

Düğünlerimizi dahi renksiz-ruhsuz yaptık din adına.

Gençlerin ve kadınların enerjilerini “din” ile bastırmaya çalıştık.

Hâlbuki Allah’ın helâl kıldığını kimsenin yasak ilan etmeye hakkı yoktu. Yeni nesil isyan etti.

Haberin Devamı

Günümüzü sorguluyoruz ama bence hata geçmişte.

Fatma Hanım’a mektup gönderen vatandaşın neden bu kadar rahatsız olduğunu anlamadım cidden. Farz edelim ki, bir arada olmak için bir tören icat etmişler. Bu neden bid’at olsun. Bu insanlar bu töreni “Peygamber sünnetini yerine getiriyoruz.” diye ilan mı ettiler?

....

Dindar insanların helâl dairesinde harcadıkları her kuruş neden bu kadar abartılıyor? Dindarların eğlenmeye hakkı yok mudur?

Ortada bir görgüsüzlük, nezaketsizlik var elbette ama bunun sorumlusu olarak yanlış hedef gösterilmiş.

Din adına dine yapılan bu kadar haksızlık varken masum insanların törenlerine takılmayalım derim.

*Sayın BARBARASOĞLU’na da konuyu köşesine taşıdığı için teşekkür ederim.

Yazarın Tüm Yazıları